Bir Fuat Sezgin geçti yeryüzünden

Prof. Fuat Sezgin Hakk'a yürüdü. 94 yaşındaydı, çok değerli bir bilim tarihçisiydi. Ardında kütüphaneler dolusu kitaplar kaldı, kendi yazdıklarıyla birlikte düşünüldüğünde, o bir okyanustu. Allah rahmet eylesin. 

Çoğumuz onu, basına düşen meşhur ''Kütüphane Davası''yla tanıyoruz, Alman Hükümeti, Sezgin hocanın kütüphanesini Türkiye'ye nakletmesine izin vermiyordu. Kültür Bakanımız Numan Kurtulmuş'un her anını büyük titizlikle takip ettiği bir kültürel kazanımdır, hocanın yeniden Türkiye'ye taşınan kütüphanesi. Ama bu kısacık malumatın tülünü az biraz kaldırdığınızda Almanya ile Türkiye arasında gidip gelen çok eskilere dayalı bir başka macerayı okursunuz... Almanya ile Türkiye, beyin ve emek göçünün karşılıklı dalgalar haline yaşandığı iki ülkedir. 

Sezgin Hoca, 1960 darbesiyle üniversitelerden uzaklaştırılan akademisyenlerdendi. ''147'lik''ler deniyordu, ''devrim karşıtı'' hocalara o günlerde... 1961'de misafir hoca olarak gittiği Frankfurt Üniversitesi'nde başlayan ikinci bilimsel devresi, tüm dünyanın dikkatini çekecek ihtişamdaydı. Ne yazık ki kendi ülkesinde yeterince bilinemeyen, tanınamayan, istifade edilmeyen bir alimdi artık Fuat Sezgin. 

Peki onu Almanya'ya taşıyan rüzgar neydi, kimdi... Elbette antidemokratik darbe şartlarıydı hocamızı muhacirliğe zorunlu kılan. Ama yanında yetiştiği büyük Şarkiyatçı Hellmut Ritter'in hazin hikayesi ve büyük tesirini de zikretmek gerek. Alman Nazi hükümetinin ırkçı tutumuyla Alman Üniversitelerinden savrulan değerli hocaların sığınağıydı Türkiye o dönemlerde... Prof. Ritter de 1943-1951 yıllarında İstanbul Edebiyat Fakültesine gelmiş değerli üstadlardandı. 

Fuat Sezgin'i bilim tarihinde İslam tarihsel izleğine aşık eden süreç, Hocası Ritter'in; ''bilimlerin temeli, İslam bilimleridir'' şeklindeki savıdır. Tabiri caizse, 93 yıllık ömrünü, son nefesine kadar bu ''sav''ı ispat etmeye adamıştır Sezgin... ''Geschichte des arabischen Schrifttums'' adlı 17 ciltlik eseri (18.cildi yazmaktaydı, yarım kaldı), İslam’ın ilk dönemine ait dini ve tarihi birikimi, edebiyattan, coğrafya ve haritacılığa kadar bütün ana ve yan bilim dallarının medeni külliyatını anlatır. 1982 yılında İslam Bilim Tarihi Enstitüsünü, ardından müzesini kurdu. 

Fuat Sezgin Hocamız Ursula Hanım'la evliydi. Kızı Hilal Sezgin Hanım da yazardır. 2008'de Fuat Sezgin'in öncülüğü ve Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, İstanbul İslam, Bilim ve Teknoloji Müzesi kuruldu.

*** 

Bizim İslam kaynağı olarak Kuranı Kerim'den sonra en çok okuduğumuz ve güvendiğimiz külliyat İmam Buhari hazretlerinin topladığı sahih hadislerdir. Fuat Sezgin hocamızın doktora tezi ise İmam Buhari'nin yaslandığı kaynaklar üzerineydi. Tabiri caizse, ''kaynağın kaynağı'' idi onun peşine düştüğü...