Selahaddin E. Çakırgil
Selahaddin E. Çakırgil
Tüm Yazıları

Bir geceliğine ‘Nişantaşı’lı olmak

'Nişantaşı’na gideceğimi söylediğimde.. ‘Orası insanı değiştirir, döndürür’ dediler..

Yani, ‘Gitme, oraya giden, bir şeyler yitirmeden dönemez’ demek istercesine..

Ama bizim nesilden bir arkadaşımız ‘irtihal-i dâr-ı beqa’ eylemiş..

Onun cenazesine de mi gitmeyelim?

‘Ama, Nişantaşı’na gidenler değişiyorlar, oraların ‘cafe’lerinden etkileniyorlar, yabancılaşıyorlar, sosyetikleşiyorlar, kendi kimliklerinden ve değerlerinden uzaklaşıyorlar’ imiş..

N’apalım yani, biz de ‘değişir, başkalaşır, değerlerimize yabancılaşırız’ diye kendimizden şüpheye mi düşelim?

***

Gittim gördüm ve bir gece de geçirdim.. Nişantaşı müthiş bir yer..

İsterseniz ve inanmıyorsanız siz de gidebilirsiniz..

Değiştiyseniz yeniden değiştirir, yeniden kendinize döndürür sizi..

***

Korkmayın, gidin Nişantaşı’na..

Orada bazılarının zannettiği gibi levantenler, kendi kimliklerinden soyunmayı marifet zanneden lünpenler ve lünpenlikler yok..

Bir asalet atmosferi ki, insana kendi özünü, köklerini hatırlatıyor.

***

Yahyâ Kemâl’in, hani,

Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada.

Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rü’yâda.’ 

diye başlayan ünlü, uzuuuun ‘Koca Mustâpaşa..’ şiiri var ya, işte orada anlatılan havayı soluyabilirsiniz, yeniden Nişantaşı’nda..

***

Şair nasıl devam ediyordu:

(...)Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,

Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allâh’a” diyen

Yaşıyor sâde maîşetlerin en sâfında;

Rûh esen kuytu mezarlıkların etrâfında.

(...) 

Bir ziyâretçi derin zevk alarak manzaradan,

Unutur semtine yollanmayı artık buradan.

Gizli bir his bana, hâtif gibi, ihtâr ediyor;

Çok yavaş, yalnız içimden duyulan sesle, diyor:

“Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost insansın;

Onların meşrebi, iklîmi ve ırkındansın.

(...)

Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan.

Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan;

Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;

Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.

(...)

Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda .

Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!

***

Evet, şair öyle dese bile siz ümitsiz olmayınız ve gidiniz Nişantaşı’na da; görünüz, o topraklarda hâlâ doğuyor muyuz, doğmuyor  muyuz..

Değişirim , kendime yabancılaşırım..’  diye korkmayınız.. Oradaki değişim ve dönüşüm, Yahyâ Kemâl’in mısralarında anlattığı manevî iklime göre olumlu bir değişim olur ancak..

***

Ama bu Nişantaşı nerede mi?

Bayburt’un 20 km. kadar batısındaki Nişantaşı köyü..

Almanya- Köln’de tanıdığım aziz insan merhûm Zühdî Yeneroğlu’nun köyü bu Nişantaşı..

Geçen Cumartesi sabahı vefat etmişti. Köln’de Fâtih Câmii’nde kılınan namazdan sonra dostlar onu köyüne getirdiler. Ben de, Almanya’da yıllarca birlikte olduğum ve son 1 yıldır ise, ülkeye dönmek imkanı ortaya çıkıp uzak kaldığım IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve diğer o dostlar grubuna İstanbul’dan katıldım ve uçakla Trabzon’a ve oradan karayoluyla Bayburt’a geçtik.

Her yerin kar ve buzlarla kaplı olduğu o küçücük Anadolu köyünde, Bayburt Milletvekili Şahab ve Belediye Başkanı Mete Memiş beylerin de katıldığı ve oturulacak yerin bile kalmadığı ‘köyodası’nda sedir ve minderlerde oturup sıcacık bir sohbette kocaman bir İslam Ümmeti idik o gece..

Ve merhumu dün Nişantaşı köyünde toprağa verdik.

***

Merhûm Zuhdî Efendi, Almanya’ya çalışmaya gidenlerden bazıları gibi mal-mülk yığmaya değil, insan yetiştirmeye hasretmişti ömrünü.. Onun yetiştirdiği güzel insanlardan birisi de yıllarca Almanya’da IGMG (Millî Görüş) teşkilatında Hukuk Sorumlusu ve Genel Sekreter olarak çalışan ve son seçimde de AK Parti’den İstanbul milletvekili seçilen genç ve değerli hukukçu arkadaşımız Mustafa Yeneroğlu’dur.

Bu vesileyle, Nişantaşı köyüne iftihar vesilesi olan Zühdî Efendi’ye rahmet ve Yeneroğlu Ailesi’ne de başsağlığı diliyorum.

Ayrıca bize Bayburt’un Nişantaşı’nda Bayburt Valisi Yusuf Odabaş, Bayburt Milletvekili Şahab Kavcıoğlu, Belediye Başkanı Mete Memiş olmak üzere ev sahibi durumunda olan bütün herkese de sıcak misafirperverliklerinden dolayı teşekkürler..