Bir geçiş anayasasına doğru

Yeni bir anayasa isteyenlerle istemeyenler artık tamamen netleşti.

Ortaya çıkan tablo şaşırtıcı değil.

Anayasa önerilerine bakıldığında, mevcut 12 Eylül anayasasından gerçekten farklı, sahiden yeni bir anayasadan yana olan iki partinin AK Parti ve BDP olduğu görülüyor.

Yeni bir anayasa istiyormuş gibi yapıp 12 Eylül anayasasını en temel olumsuzluklarıyla sahiplenen iki parti ise CHP ve MHP.

Süslü sözlerin ötesine geçip, Rıza Türmen’in demokrasi retoriğiyle bile gizleyemeyeceği öze, partilerin “kırmızıçizgimizdir” dedikleri maddelere bakmak gerek, kimin ne istediğini gerçekten anlamak için.

Gelin şimdi bu dört kırmızı çizgiye bakalım:

1. Devletin ideolojik tarafsızlığı ve resmi ideoloji:

AK Parti ve BDP başlangıç hükümlerinin değiştirilmesini ve Atatürkçülüğü devletin resmi ideolojisi olarak belirleyen ifadelerin çıkarılmasını istiyor, CHP ve MHP istemiyor.

AK Parti ve BDP “Cumhuriyetin nitelikleri”ne ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir” demekle yetinirken, CHP ve MHP “millî dayanışma, Atatürk milliyetçiliği ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan ...” diyerek resmi ideolojiye atıf yapıyor.

2. Değişmez maddeler:

CHP ve MHP, “Anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” derken AK Parti ve BDP değiştirilemeyecek hüküm önermiyor.

3. Vatandaşlık:

Dört partinin vatandaşlık maddesi de şöyle:

AK Parti: Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.

BDP: Türkiye vatandaşlığının kazanılmasında, kullanılmasında ve kaybedilmesinde, dil, din, ırk, etnik köken, kültür, cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri farklılıklar gözetilemez.

MHP: Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

CHP: “Türk vatandaşlığı” dil, din, ırk, cinsiyet, etnik köken, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplere bağlı olmaksızın herkesin “eşitlik” temelinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması anlamına gelir.

4. Anadilde eğitim:

MHP ve CHP anadilde eğitime karşı çıkıyor. CHP anadil öğretimine evet, ama anadilde eğitime hayır diyor, maddenin “Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçeden başka bir dilde eğitim yapılamaz” şeklinde bir hüküm içermesini istiyor.

BDP “Herkesin anadilinde eğitim ve öğrenim görmesini sağlamak devletin başta gelen ödevlerindendir” derken, AK Parti ise bu konuda kısıtlayıcı hükümleri kaldırarak, yani “eğitim dili Türkçedir” şeklindeki yasaklama hükmünü kaldırarak anadilde eğitime açık bir anayasa oluşturmaktan yana.

Kuşkusuz dört partinin de birbiriyle örtüşen ve örtüşmeyen çok sayıda önerisi var, ama özgürlükçü bir anayasanın ana direklerini eksen alarak bakınca, bütün bu farklılıkların ötesinde iki anayasa çıkarılabilir görünüyor.

***

“Bu anayasa kadim sorunlarımızı çözmeyecek, ama o sorunları çözmenin önündeki anayasal blokajı kaldıracak” diyor Mustafa Şentop.

“Öyleyse bir geçiş anayasası mı olacak?” diye soruyorum:

“Biz geçiş anayasası olsun diye bir anayasa yapmıyoruz, biz bir anayasa yapıyoruz, ama muhtemeldir ki öyle olacak. Ülkemiz 5-10 yıl sonra, çok daha kalıcı bir anayasa yapmak istediğinde, önünde engel kalmamış olacak” diyor.

Statüko anayasasını aştığımızda abidevi bir anayasamız olmayacak. Ama onu gerçekleştirmenin koşulları sağlanacak.

Mutabakatla olmazsa kasmayıp “ikinci en iyi” için kolları sıvamak gerek.

Özgürlükçü bir anayasa için en yakın alternatifle beraber, o da olmadı tek başına.