Bir gelecek muhasebesi

Tayyip Erdoğan çok ağır şeyler söylüyor. Seçimi kazandığında da Hizmet’i yok edecek. Öyleyse o asla desteklenmemeli, oylar, onun yıprandığı sonucunu çıkaracak biçimde kullanılmalı, CHP, MHP, BDP, SP, BBP gibi partilere oy verilmeli.”

Sandık öncesinde Camia bünyesinde tedavül eden söylem bu.

Bu söylem, kuşkusuz bir muhasebeye dayanıyor olmalı. “Tayyip Erdoğan korkusu ve öteki partiler umudu” denebilir bu muhasebenin ana ekseni için.

Bu muhasebenin muhasebesini yapmak istiyorum bugün.

“Korku”nun, Başbakan’ın miting ortamındaki sert sözlerinden çıkarıldığını tahmin etmek zor değil. Ben zaman zaman bu “ağır ifadeler”in kullanılmaması düşüncesini seslendirdim. Ama Başbakan aynı tonda konuşmaya devam ediyor. Peki seçimi kazanırsa ne yapacak Tayyip Erdoğan?

Şu tahmin edilebilir: Başbakan, paralel yapının nasıl bir tehdit oluşturduğunu belki en geniş boyutlarıyla bilen, kamuoyunun bilmediği boyutlarıyla bilen insan. Bir “Arkadan harçerlenme” duygusu yaşadığı ve tepkilerinin onunla bağlantılı olduğu açık. Yenikapı mitinginde “Bizden ne istediniz de alamadınız? Ne istediniz? Bizden inanç değerleri noktasında ne istediniz de alamadınız?” sözleri o duygu yıkılmasını yansıtıyor. Bundan çıkan bir öfke var, evet, ama “Yarınki Tayyip Erdoğan iktidarında ne yapılır?” sorusu sorulduğunda benim aklıma gelen şu: Paralel yapı niteliğindeki bir oluşum ortadan kaldırılır, bu kesin. Stratejik alanlarda böyle bir yapılanmaya imkan verilmez. Ama onun ötesinde, camia çevresinde bulunan her insanın tedirgin edileceği bir süreç yaşanmaz. Çünkü Tayyip Erdoğan da bilir ki, Camia mensubu insanlarla kendi tabanı son derece geçişli bir nitelik arz etmektedir. Birine vurduğunuzda, onun yanındaki, kardeşi, annesi, babası, dayısı, halası bundan rahatsız olacaktır.

Ayrıca Tayyip Erdoğan yönetiminin, Camia’nın mesela manevi duyarlılıklarını rahatsız edici bir tavrın içine girmesi söz konusu olamaz. Çünkü o, kendi varlık sebebine aykırıdır. Ve ayrıca, herhangi bir camianın yaptığına benzer şekildeki “iyilik hareketleri” de asla müdahaleye maruz kalmayacaktır.

Peki farz-ı muhal bir CHP iktidarı söz konusu olduğunda Camia bundan ne gibi bir “iyilik” ümit edebilir?

Ülkeyi “paralel yapı” ile birlikte yönetmesi mi? Kılıçdaroğlu, özel kalemini Camia’dan seçecek öyle mi? Ya da MİT’in başına Camia’nın Emniyet İstihbarat’taki adamını getirecek?!

Bir kere CHP mono-blok bir yapı değildir, kemalist odaklardan oportünist odaklara kadar çok renkli bir yapı söz konusudur, ve hatta taa İnönü’den bu yana “Erken kalkanın yönetime el koyabildiği” bir hareketlilik içindedir. Türkiye’nin son 12 yılda, özellikle dindar toplum kesimlerinin elde ettiği özgürlük imkanlarını, CHP’nin içine sindirip sindirmediği kuşkuludur. Mesela, şu anda başörtülü kadınların kamu görevi yapabilmesinin, Meclis’te başörtülü milletvekili olarak bulunabilmesinin zemini hazırlanmıştır, oysa CHP, başörtülü kamu görevinin laikliğe aykırı olduğu görüşündedir. Kılıçdaroğlu dahil.

Camia mensubu dostlara şöyle bir soru sormak isterim:

Herhangi bir CHP mitingine gitsinler. Orada bulunmanın kendi ruh iklimlerini nasıl etkilediğine baksınlar. Oradaki kitle ile bütünleşip bütünleşemediklerine baksınlar. Bir de, Pazar günkü mitinge katılan insanlarla yan yana dursunlar, hangisine kendilerini daha yakın buluyorlar?

Bir CHP iktidarında, sadece vitrin önünde bulunan insanlar iktidar olmazlar. 90 yıllık CHP, bütün hafızası ile gelir oturur iktidara. Ondan sonra gelsin artık “Tek parti” dünyasından, kemik CHP sosyolojisinden ne varsa yerleşsin... Bir iklimin iktidarıdır bu. Tıpkı şu anda bir iklimin teneffüs edilmesi gibi. 2 milyon insan, bir meydana niye toplanır? Bu kumpas sürecinden çıkacak bir CHP’li formülde, nefes alma alanlarının daralması riskini gördükleri için.

“CHP’yi desteklersek CHP daha özgürlükçü bir laiklik yorumuna gelirmiş?” Kimden, nasıl bir garanti alındı bunun için? Size garanti verdiği düşünülecek adam veya adamların CHP’deki ömrü ne kadar, buna dair bir garantileri var mı? Bir kaset bir genel başkanı üç gün içinde yedi bitirdi o dünyada.

Bir CHP iktidarından umut üretmek?

Bu ancak bir akıl tutulması olabilir.

Tarihi bir yanılgı...

CHP’nin kodlarını - genlerini değiştirebiliyor musunuz? Şu an girilen kol kola hali, bu ümidi veriyor mu? Yoksa “Tayyip’e vurma” motivasyonu her şeyi gölgeliyor mu?