Üstad’ýn deyimiyle “Zaman bendedir ve mekan bana emanettir diyen bir gençlik” hayalimizden vazgeçmiþ olabilir miyiz?
Avrupa’nýn en genç nüfusuna sahip olmakla övünen biz…
Nüfus artýþ oranýmýzý korumak için Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn önayak olmasýyla “3 çocuk” olgusunu neredeyse rutine baðlamaya çalýþan biz…
Nedense bu gençlerin ve bu çocuklarýn eðitimi konusunda yeterli duyarlýlýðý sergileyemedik… Sergileyemiyoruz.
Neden acaba?
Hem mütevazý evlerimizde… Hem Kur’an kurslarýnda… Hem okullarda…
Sýklýkla eðitim ve öðretim üzerine neler dinlemedik ki?
Aile büyüklerimizden, Peygamber sünneti olarak…
Hocalardan vaaz-u nasihat olarak…
Öðretmenlerden, çaðdaþlýk, ilerleme, modernite olarak…
Hep eðitim üzerine, nice cümleler, nice ifadeler duyduk.
Sonra ayný cümleleri, ayný ifadeleri bizden sonrakilere bizler kurduk!
Sonuç: Moderniteye, hýza ve haza neredeyse esir olmuþ genç nesil!
Hep kazanmak, daha çok kazanmak ve daha çok tüketmek üzerine kurulu bir nesil!
Peki, hep “kazanmak üzerine” kurgulanmýþ ruh halleriyle gençliðimizden ne bekleyeceðiz?
Ýdealler vardý hani… Hayal ettiðimiz aile… Hayal ettiðimiz memleket… Hayal ettiðimiz toplum… Hayal ettiðimiz bir dünya vardý hani?
O hayal ettiðimiz memleket, toplum, dünya böyle bir þey miydi?
Tüketme üzerine kurulu… (Tüketme dedimse her þeyi deðerleri de tüketmekten söz ediyorum.)
Kazanmak üzerine kurulu… Rekabet üzerine kurulu bir kafa ile hangi ideale yürüyebiliriz ki?
Diyeceðim o ki küçücük evlerimizde, belki yatýlý kurslarda ve elbet öðrenci evlerinde ve hatta hocalarýn dizlerinin dibinde eðitim üzerine duyduðumuz; sonra kurduðumuz cümlelerin gereðini yerine getirmenin zamaný gelmedi mi?
Elbette önce karnýmýz doysun istedik. Önce güvenlikte olmak istedik…
Lakin “Ýnsanlar kendi hakkýndaki hükmü deðiþtirmedikçe Allah onlarýn hakkýndaki hükmü deðiþtirmez” (Rad/11) ilahi hükmünün gereðini yerine getirmenin zamaný gelmedi mi?
Biz kendi hakkýmýzdaki hükmü deðiþtirmek için bir adým atalým ki Allah da bizim hakkýmýzdaki hükmünü deðiþtirsin.
Eðitim ve aile konusunda önümüzdeki dönemde çok daha kapsamlý çalýþmalar yapýlacaðýný umarak…
Medeniyet perspektifimizin temeli aile, yolu eðitim diyorum.
Siz ne dersiniz?
Kelepçeli baþörtülü kadýn görüntüsü üzerine
Paralel Yapý’ya yönelik operasyonlarda dün kameralara kelepçelenmiþ baþörtülü kadýnlar görüntüsü takýldý. Bu görüntünün nasýl servis edildiði baþka bir tartýþma konusu olsun.
Lakin, o görüntü üzerinden “Sen vicdanlý adamdýn buna da mý sözün yok” diyenlere bir çift sözüm olacak elbet. Ben sizin gibi ikiyüzlü deðilim. Ben sizin kadar kývrak kumpasçý da deðilim. Ben sizin kadar çatal dilli de...
Yakalanan zanlýlarýn þiddete baþvurmadýðý sürece ve polise mukavemeti söz konusu deðilse kelepçe takýlmasýna karþýyým. KCK operasyonlarýnda kullanýlan plastik kelepçeye de karþýydým.
Ali Fuat Yýlmazer gibi þovmenlerin, Yurt Atayün gibi “arkadan vurun kelepçeyi” diye sufle verenlerin gazýna gelenleri de eleþtirmiþtim.
O baþörtülü kadýnlarýn kelepçelenmiþ görüntüleri pespayeliktir. O görüntülere neden olanlar hakkýnda mutlaka iþlem yapýlmalýdýr.
Ama o görüntüler üzerinden Paralel Yapý’nýn perdeleme giriþimi de not edilmelidir. Zira ne Çaðlayan Adliyesi’nden servis ettikleri görüntüyü, ne nezarethanelerden servis edilenleri hala unutmuþ deðiliz!
Fýrat’ýn batýsý tahkim edilecek
G20 zirvesi için liderler Antalya’ya akýn edecek. Elbette bu zirvenin ana konularýnýn baþýnda Suriye gelecek. Hatýrlayacak olursanýz Türkiye Temmuz ayýnda yaptýðý diplomatik ataklarla Fýrat’ýn batýsý konusunda çok önemli kazanýmlar elde etti. Þimdi bu kazanýmlarýný tahkim etmek üzere. G20 zirvesinde Fýrat’ýn batýsýna sýðýnmacýlar için kurulacak þehirleri konuþacaðýz.
Yakýn gelecekte ise DAEÞ terör örgütü meselesinin en azýndan Suriye baðlamýnda denklemden çýkarýlmasý için “altýn vuruþ” hazýrlýðý var.