Önce bir ilginç tabloyu gözümüz önüne getirelim..
Vladimir İllich Ulyanov, (yani, Lenin)1924’de öldü, ama ölmeden önce de uzun bir hastalık dönemi geçirdiği için, Joseph Jughashvili (yani, nâm-ı diğer) ‘Stalin’ lâkabıyla meşhur komünist lider 1922’den itibaren dizginleri ele geçirmiş ve 5 Mart 1953’de ölünceye kadar da 30 sene Sovyet Rusya’yı demir yumrukla yönetmişti.
5 Mart 1953’de ölümünü, 27 yıl Sovyet Dışişleri Bakanlığı yapan Andrei Gromiko hâtırâtında anlatırken, -özetle- şöyle der: ‘Bütün Yüksek Presidium üyeleri yatağın etrafında dizilmiştik. Stalin acı çektiği anlaşılıyordu. Sonra başı yan tarafa devriliverdi..
TANRI ölmüştü.. Nasıl olur? Korkunç bir boşluğa düşmüştük. TANRI’sız ne yapacaktık şimdi?’
***
Tabiî, ‘tanrı’larının ölümünü duyup intihar eden, kafalarına ve ya kalblerine birer kurşun sıkanlar da vardı..
Ama, Stalin’den kısa süre sonra Sovyet Rusya lideri olan Nikita Kruşçef’in hâtırâtı daha bir ilginçtir. -Özetle- der ki:
‘Stalin’in ölümünden sonra, çalışma odama döndüm. Çekmecemde tabanca hazır.. Çekmece açık vaziyette.. Biraz sonra KGB (Sovvet döneminin ünlü İstihbarat- Gizli Polis teşkilatı)lideri Lawrenti Beria odama geldi.. Belinde tabancası.. Üzgün gözüküyordu. Ama, onun yeni planları olduğunu biliyordum. Onun beni öldürmesine fırsat vermeden, tabancamı açık çekmeceden alıp ona ateş ettim..
Rapor tutuldu: ‘Üzüntüden intihara teşebbüs etti!..’
(Bir Yahudi olan Beria, 6 -7 ay sonra da ‘Stalin zamanında KGB’nin işlediği cinayetler’den dolayı muhakeme edildi ve kurşuna dizildi.)
***
Kruşçev, 1956’da Stalin’i, ‘Tarihimizin en korkunç cânisi’ diye lanetlemişti. Nâzım Hikmet’in o zaman yazdığı, Stalin’i lânetleyen şiiri ise ibretliktir.)
(Beria dadiyor kinotlarında,-özetle-: Akşamları Stalin ve etrafıyla birlikte yemek yer, günün gerilimlerinden uzaklaşmak için fıkralar anlatırdık.
Stalin bir fıkra da benden istedi. Ben de anlattım:
‘Ekmek kuyruğunda yüzlerce insan..
Bir yaşlı kadın nihayet bir ekmek alınca.. ‘Ohh.. Tanrı’ya şükür..’ der.. Hemen bir gizli polis kadına yaklaşır:
-Tanrı’ya şükür demek yok..
-Pekiy, kime şükürdiyeceğim..
-Stalin’e şükür diyeceksin..
-Anladım tovariş (yoldaş..) İkazınız içn teşekkürler..
Ama yaşlı kadın biraz sonra gizli polise seslenir:
-Towariş!. Anladım da, Stalin ölünce kime teşekkür edeceğim..
Gizli polis der ki:
-Haa, o zaman, ‘Tanrı’ya şükür!.’ dersin..
Beria, ‘Bu fıkraya Stalin de dakikalarca güldü..’ der.
Evet, komünizme karşı çıkanları, ’İhtimal ki, bazı kelleler uçurulacaktır..’ diye tehdit eden Stalin, o kadar acımasız birisi olduğu halde, insan olarak o da gülermiş..
***
Bu vesileyle belirtelim, ünlü rus romancı Alexander Soljenitsin, ‘Lenin ve Stalin döneminde 60 milyon insanın öldürüldüğünü söylemişti.
Nötron bombası mucidi ünlü rus fizik bilgini Andrei Saharofise, ‘En az 20 milyon insan öldürüldü..’ diyordu.
***
Stalin’den söz etmişken..
O sırada siyasî liderler iddialı isimler alırdı. Stalin, ‘çelik gibi adam’mânâsında bir lâkab idi.
Ötekileri de hatırlayalım.. Adolf Hitler’in lâkabı, ‘Führer idi. Yani, Başbuğ.. Yönlendirici.. Şef, bir makineyi yöneten kişi, vs.
İtalyan lideri Benito Mussolini: İl Duce.. Yüce Önder..
İspanya’yı 40 yıl yönetmiş olan ve kemikleri geçen ay, devlet mezarlığından atılan Francisco Franco: ‘El Caudillo, En büyük Şef,’
***
Vladimir İllich Ulyanov ise, iddiasız bir isim almış,Lenin.. Yani ‘Lena’lı.. (Lena, Rusya’da bir nehir..) .
***
Elhamdulillah ki, biz, Allah’dan başka hiçbir güç önünde eğilmemekle mükellef olan İslam Milleti mensubuyuz.
10 Kasım 1983’de vefat eden Osman Yüksel Serdengeçti’yi rahmetler dileyerek..
Ama, Allah’u Teâlâ’nın kulları hakkındaki bütün tasarruflarında/ cezasında da bir rahmet vardır, fir’avunlara da..