Bir halt etti... Þimdi de sývýyor!

Beyefendi, söylediklerinden dolayý piþman deðilmiþ... Az bile söylemiþ... Daha fazlasýný hak ediyorlarmýþ... 

Kimden mi söz ediyorum? 

Bu da soru mu? 

Elbette CHP’nin kimyasý bozuk genel baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’ndan... 

Sýnýra gidip Mehmetçiðe moral veren sanatçýlarla ilgili hakaretamiz sözler sarf etmiþti... “Güruh” ve “rezil adamlar” demiþti... “Þehit evinin kapýsýndan geçebilirler mi?” filan gibilerden iddialý laflar etmiþti. 

Bunu diyen adam, iki kez þehit evinden kovulmuþ... 

Þehit cenazesine gönderdiði çelenkler defalarca parça pinçik edilmiþ... 

Üstelik, bugüne kadar þehit aileleriyle hiç empati kurmamýþ, onlarýn acýlarýný paylaþmamýþ, “hendekteki arkadaþlarýna” gösterdiði ihtimamý binde birini vatan uðruna ölenlere göstermemiþ... 

Böyle bir adam iþte... 

PYD/YPG’den söz ederken de, “Ben terörist diyemem. Onlar iþgale karþý vatanlarýný savunuyorlar” diyen ve hem “iþgal”den, hem de “vatan savunmasý”ndan haberdar olmadýðýný ortaya koyan bir adam... Hâkimiyet kurduklarý bölgelerde Amerikan bayraklarý dalgalandýran o “vatanseverler” tam tersini yapýyorlar oysa; Suriye’yi, yani kendi vatanlarýný bölüyorlar... Ama Kýlýçdaroðlu o satýlmýþlara “vatansever” diyebiliyor. Yüzü hiç kýzarmýyor. 

Biraz yukarýda “hakaretamiz sözler sarf etti” ifadesini kullanmýþtým... 

Hakaret etmiyor adam... 

Düpedüz küfrediyor... 

Hadi küfrediyor da... Bir de PKK’lý aðzýyla konuþuyor. Kandil’den Duran Kalkan gelse, ancak bu kadarýný söyleyebilirdi. 

Ýhaneti anlamayýz ama hakaretin “ince” olanýný anlarýz... Aðýr sözler söylemeden laf sokma sanatýnýn enikonu bir beceriye, bir zekâya, bir kavrayýþa iþaret ettiðini teslim ederiz... 

Son okuduðu kitap 1950’lerde intiþar etmiþ “Ýnce Memed” olan bir adamýn kavrayýþýndan ne olacak ki, sarf ettiði sözler bir zekâya ve beceriye iþaret etsin. 

Müktesebatý ölçeðince davranýyor adam. 

Karakterinin gereðini yerine getiriyor. 

Kandil muhiplerinden aldýðý sufleyle konuþuyor. 

Karakteri, ayrýca ettiði haltý sývamasýna izin veriyor tabii... Halk arasýndaki bir ifadedir bu... Hani (Kemal Efendi’yle ayný çukura düþmemek için deðiþtirerek aktarýyorum), “Yestehledi... Þimdi de sývýyor” derler ya... 

Kamuoyu önünde yestehleyen Kemal Bey, biz özür ve nedamet beklerken, iþi “sývama” boyutuna vardýrýyor. 

Normal bir insan, idrak ve izan sahibi bir insan, ahlaklý bir insan, nezahetli bir insan, arada sýrada da olsa yüzü kýzarabilen bir insan ettiði halt yüzüne vurulduðunda utanýr... Kendi gerçekliðiyle yüzleþme cesareti bulamýyorsa da, susar... Ya da “ihanetini” unutturur... Ne bileyim, fýrtýnanýn geçmesini bekler... 

Bizimki “sývýyor...”

Bir diðer ifadeyle, “yestehlediðinin” üzerine tüy dikiyor... 

Piþman deðilmiþ... Söylediklerinin arkasýndaymýþ... O sanatçýlar daha aðýrýný hak ediyormuþ... 

Ýnsan, “Daha aðýrý ne olabilir ki?” diye sormadan edemiyor. 

Daha aðýrý, herhalde, “vatan haini” olur... 

Fakat Kemal Bey bunu diyebilme önceliðine ve meþruiyetine sahip midir? 

Ülkesi aleyhindeki her faaliyete balýklama atlayan, Türkiye düþmanlarýyla iþ tutmayý alýþkanlýk haline getirmiþ ve bunu siyaset sanan, “hendekteki arkadaþlarýna” karþý giriþilmiþ meþru operasyonu “Sarayýn savaþý” diye karalayan, FETÖ’ye kol kanat germeyi “insan haklarý” kavramýyla maskeleyen ve kendisini “ulusal güvenlik sorunu” haline getirmiþ bir adamdan söz ediyoruz... 

Böyle bir adam “vatan haini” diyebilme hakkýna sahip olabilir mi? 

Her tarafý “vatansever” olsa ne yazar!