‘Bir hýþm ile geldi-geçti, heyy... / …oðlu Kemal Bey!'

Kýlýçdaroðlu evvelki gün, kýlýcýný çekip, Donkiþot'un yeldeðirmenlerine saldýrýsýný hatýrlatacak þekilde gürledi: 'Ya benimlesiniz, ya da bana karþý... Bana karþý olanlar yolumdan çekilsinler...' demiþ...

Bunu '6'lý Ganyan' oyunun ortaklarýna söylendi diye deðerlendirenler de oldu; ama, kendi partisi içinden de, Kýlýçdaroðlu'nun Cumhurbaþkanlýðý adaylýðýna sýcak bakmayanlara rest çekme olduðu daha açýk... Çünkü aþýrý Kemalist-laikler ve de belirli bir inanç grubundan olanlar dýþýnda, büyük kitlelerin ona oy vermeyeceðini düþünen partilileri, parti içinden bazý belediye baþkanlarýný aday göstermek fikrinde olduklarýný seslendiriyorlardý.

Kýlýçdaroðlu'nun kýlýcý çektiðini gören partililer, 'Biz senin o zannettiklerinden deðiliz...' demek mânâsýnda alkýþladýlar liderlerini...

*

'Kýlýçdaroðlu' soyadýndan hareketle, önce þu soyadý meselesine deðinelim...

Sanýlýyor ki, eskiden kimsenin soyadý yoktu da, onun için bir 'devrim' de orada yapýldý...

Halbuki, vardý da asýl soyadlarý yerine uyduruk soyadlarý getirildi...

Çünkü, insanlar ya aile büyüklerinin ismiyle veya onlarýn 'hoca, imam, aða, bey, paþa' vs. oluþlarýna göre, onlarýn sonuna bir oðul veya zâde eklenerek anýlýrlardý; ya da ailelerinin, kabilelerinin kabul edilmiþ bir lâkabýyla veya mesleklerine göre... 'Hocazâde, imamoðlu, beyzâde, paþazâde' veya 'taþçýlar, duvarcýlar, besiciler, börekçiler...' '... gil'ler... veya köylerine, kasabalarýna göre (filan köylüler, filan þehirliler )vs. diye anýlýrlardý.

Bu baþka ülkelerde de böyledir... Avrupa halklarýnda kiþinin soyadýnýn sonunsa, '...son' eki varsa, '...filânýn oðlu' mânâsýna gelir... Ruslarda da, kiþi veya aile isimlerinin sonuna, 'yewsky' veya '...owitch' gibi nisbet ekleri gelir.

Bizim toplumumuzda ise, birileri kendi zevklerine göre ve halkýn geçmiþle baðlarýnýn koparýlmasý için, acaib isimler devreye sokuldu... O kadar ki, artýk, kiþiyi geçmiþine baðlayan soyadlarý fiilen yasaklanýyordu...

O faþist uygulama, yukarýdan bir iþaretle, aþaðýlarda daha bir baþka þekillere bürünüyordu. Yüzde 80-85'i köylerde yaþayan bir toplumda, hele de 'harf devrimi'yle okuma- yazmayý tamamen kaybetmiþ bir toplumda, insanlar yeni soyadý olarak ne alacaklarýný bilemiyorlar, alacaklarý isimleri, 'zülf-i yâre dokunacaðý' korkusuyla almaktan çekiniyorlardý. Yazým memurlarýnýn 'yasak' dedikleri, kanun hükmü sayýlýyordu.

(Bu satýrlarýn sahibinin soyadý da öyle... Onun aile kökleri de, -büyük dedelerinden birinin çakýr gözlü olmasý hasebiyle- 'Çakýrgil' olarak bilinirken, onu yazdýramamýþlar ve korku içinde ne diyeceklerini bilemeyince; memur da, birilerine 'demir' demiþ; birilerine, 'taþ', birilerine, baþ', - þairliði tutmuþ olmalý ki, bizimkilere 'eþ' soyadýný vermiþ...)

Þehirlerdekiler yine de biraz koruyabilmiþ eski isimleri...

Sonra, o sýralarda 15 milyon civarýnda nüfusu olan bir topluma, kökleriyle ilgisi olmayan öyle acaib isimler yazýlmýþ ki.. Soylarýyla da, soyadýyla da ilgisiz...

Ama, Türkçülük siyasetine uygun olarak, 'Türk, Öztürk, Aslantürk, Yýlmaztürk, Cesurtürk' gibi isimler tedavüle çýkmýþ... Hattâ, etnik açýdan 'Türk' olmayanlar bile kendilerine, 'Türk, Öztürk...' gibi soyadlarý almaya baþlamýþlar.

Ama, yapýlan bütün bu 'inkilab'larýn taçlanmasý da gerekli görülmüþ ki, bir lidere de bütün bir kavmin babasý mânâsýnda bir soyadý adý verilmiþ ve baþka hiç kimsenin o soyadýný alamýyacaðý da, kanunla hükme baðlanmýþ...

*

Bunlarý, Kýlýçdaroðlu soyadýnýn çaðrýþtýrmasý sebebiyle tekrarladýk...

Kýlýçdar ne demek?

Defterdar, yani, defter tutan/defter sahibi...

Haznedar /hazine bekçisi, hazine sahibi...

Türbedar, türbe bekçisi...

Kýlýçdar demek de, 'kýlýç sahibi...' mânâsýna gelir.

Kemal Bey'in soyadý da önceleri, 'karabulut' imiþ... Sonra onu Kýlýçdaroðlu diye deðiþtirmiþ...

Çünkü, dedesi, Dersim'de, Osmanlý zamanýnda devlete karþý isyan eden 'eþkýyadan biri olduðu için, Kýlýçdaroðlu soyadýný almýþ...

Kendisi o ismi, hangi hâlet-i ruhiye ile almýþtýr; üzerinde durulmasý gerekir...

*

Herhalde hatýrlardadýr; yarým asýr öncelerde, 'Bir hýþm ile geldi-geçti, heyyy!! /

Kiziroðlu Mustafa Bey, heyyy!' diye bir türkü vardý. (Kizir, bazý yörelerde köy kâhyasý muhtar yardýmcýsý demekmiþ...)

*

Evet, Kýlýçdaroðlu da partisinin Meclis Grubu'nda evvelki gün konuþurken, o türküyü tedaî ettirdi, çaðrýþtýrdý. Öylesine hýþýmlýydý... 'Ya beni destekleyin, ya da yolumdan çekilin!.. Ýdeallerim var benim!' diyordu... "Vatanýna baðlý bütün kesimleri yol arkadaþým olarak kabul ettim. Vatanýný satanlarla kavga etmek lâzým dedim. Ben bunu söylemek zorundayým. Allah aþkýna, bir dâvadan beraat ediliyorsunuz, ayný dâva yeniden açýlýyor, bu sefer müebbed hapis cezasý alýyorsunuz. Böyle bir Türkiye'yi ben istemem! Eðer yol arkadaþý olmak istiyorsanýz buyrun gelin, beraber yürüyeceðiz. Eðer mevcut durumdan memnunsanýz, yolunuz açýk olsun, ayrýlýn bizden." Diyordu...

(Ki, beraeti istenen nicelerine idâm, idâmý istenenlere beraet verilmesi, hele de CHP'nin ilk 27 yýlýnda, yýðýnla örneklere sahib iken... 'Kemalist ilkelerden bir milim bile sapmadýklarýný-sapmayacaklarýný' sýk sýk söyleyen Kýlýçdaroðlu'nun, Kavala isimli kiþiye müebbed hapis cezasý verilmesi, ilk kez karþýlaþýlýyormuþ gibi zikretmesi ilginç... Ayrýca, o kiþi, bir mahkemede delil yetersizliðinden beraet ettirildiðinde, hüküm kesinleþmemiþti; þimdi de kesinleþmedi henüz... Daha, Temyiz süreci var... Ama, Kýlýçdaroðlu ve mâlûm kesim, 'Dün nerede idiysek, bugün de ayný noktadayýz.' diye gösteriler yapýyorlar... Ve Gezi Vandallýðý'nýn Türkiye'ye nelere mal olduðu, 10 yýl baþbakanlýk yapan bir Adnan Menderes'i idâm ettirirken, bayram eden o taifenin umûrunda deðil...)