‘Bir insanı haksız yere öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir'

(Mâide sûresi, 32. âyet meali)

Ne zaman toplu bir cinayet işlenirse, 'İnşaallah, saldırganlar arasından Müslüman ismi taşıyan birileri çıkmaz...' diyenlerden birisi de bu satırların sahibidir. Ki bu gibi çılgınca saldırılar, Avrupa ve Amerika'da özellikle 18 yaş altındaki çocukların okuduğu okullarda sıkça tekrarlanıyor. Savunmasız öğrencileri çılgınca tarayarak, kurbanlarının çığlıklarından mest olmuşçasına onlarcasını katleden bu gibi saldırılardan geriye, 15-20 çocuk cesedi ve sağa-sola kaçışan yüzlerce çocuğun feryadları ve de şahsî silahlanmanın yasaklanmasına dair ve bir türlü sonuca vardırılamayan tartışmalar kalıyor. Bu gibi saldırıları özellikle sosyologlar, psikologlar ve psikiyatri uzmanları izah etmeye çalışıyorlar ve amma, nafile. Çünkü çılgınlığın, barbarlığın mantıken anlaşılması mümkün değildir ve izahı da yoktur; 'zırva te'vil götürmez'...

Ama bunun dışında bir de terör saldırıları var ki, bu saldırıların mantığı, bir kitleyi ve toplumu çaresiz bırakmak ve hedef alınan kitle veya topluma, 'Mâdem ki başa çıkılamıyor, ne istiyorlarsa verelim de belki yatışırlar.' dedirtilmesi...

*

'Silah kullanmak' genelde, 'Devlet' denilen sosyolojik üst-yapı kurum ve mekanizmasının izin verdiği kimselere tanınan bir imtiyazdır. Devlet mekanizmasından izinsiz olarak silah kullanan kişi veya güçler, karşı tarafı öldürmeyi, yok etmeyi hedef aldıkları gibi; karşı tarafça da kendilerinin öldürülmelerini göze almışlar demektir.

Ama böyle bir saldırı veya savaş içinde olmayan ve de, kendi hayat anlayışına göre, kimseye saldırmadan veya açık tehdit oluşturacak davranışlar sergilemeden yaşayıp gidiyorsa, öyle bir kişi veya kimselerin, hangi niyetle olursa olsun, öldürülmesi veya öldürülmesini caiz veya gerekli bilmenin mantıken kabul edilebilir bir dayanağı var mıdır?

Geçen akşam, Moskova'da bir konser salonuna yapılan saldırıyla ilgili haber ulaşınca, içimden, yine aynı temenni geçti, 'inşaallah yapanlar arasından, müslüman ismi olan kimse çıkmaz.' diye... İnsanlardan bir grup, konser dinlemeye gitmişlerse, bundan kime ne? Ve ilk anda 40 kadar denilen ölü sayısının 140'a ulaştığı görülüyor. O saldırının failleri olarak yakalandıkları açıklanan ve ağır şekilde işkenceden geçirildikleri ve de eylemlerini itiraf ettikleri belirtilen sanıkların isimleri maalesef, Müslümana ismi. Ve Orta Asya'da halklarının ekseriyeti Müslüman olan ülkelerden... (Hatırlayalım, 2017 yılbaşında İstanbul'daki bir gece kulübüne saldırıp, 39 kişiyi öldürenler de aynı özelliklere sahip idiler.)

*

Elbette bunun bir evveliyatı da var.

Hatırlayalım, 11 Eylûl 2001'de Amerika'da, New York'daki ünlü İkiz Kuleler ve Dünya Ticaret Merkezi denilen mekânlarla, Washington'daki Pentagon binasına yapılan ve 3 500'den fazla insanın alevler ve yıkıntılar arasında can verdiği korkunç saldırılar da, uçaklardaki 500'den fazla yolcular arasında müslüman ismi taşıyan 19 kişinin pasaportlarına yıkıntılar arasında bulunmasıyla, dünya çapında bir 'İslamofobia (İslam korkusu)' tufanı oluşturmuştu... 'Fobia', düşmanlıktan da öte, tedavisi, psikiyatri kliniklerinde bile zor olan, şifa bulmaz bir korku hastalığıdır. Amerikalı bazı düşünürler bile, kapitalist emperyalizmin kaptan köşkü durumundaki Amerika'nın, -komünizmin yenilgiye uğratılmasından sonra-, yeni bir 'Soğuk Savaş'a ihtiyacı vardı' diyerek, o saldırıyı Müslüman dünyalarını suçlamak için çağdaş ve yeni bir 'Haçlı Seferi' başlatmak için, bizzat Amerika'nın tertiplediği iddiasında bile bulunmuşlardı.

*

Özellikle, o zamandan beri nerede bir bomba patlasa, nerede bir kanlı saldırı gerçekleşe, medya organlarında ilk akla getirilenler, 'farazî Müslüman eylemciler' oluyor. Moskova'daki son saldırı da Moskova Belediyesi'ne aid bir büyük konser salonunda sahnelenmiş bulunuyor. Ve yazık ki, bu saldırının failleri olarak suçlananların hemen tamamı Tacikistan civar ülkelerden genç insanlar.

140 insanı bu kişiler öldürdülerse, konserde gittikleri için mi kendilerine bir tehdit gördüler de onları o kadar çılgınca bir zevkle öldürdüler? Bu gibi İslam'ın ruhundan habersiz kimseler, eylemleriyle, İslam'a ve Müslümanlara ağır ve haksız ithamlar yapılmasına vesile olacaklarını- olduklarını bile düşünemiyorlar.

Saldırganlar Müslüman iseler, o insanları hangi gerekçe ile öldürdüler? Kur'an-ı Mûbîn'de Mâide sûresinin, 'Bir insanı haksız yere öldüren, bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir' meâlindeki 32. âyetini bir okusalar, kendilerini haklı görecekler midir ve görürlerse nasıl? Ve bu insanlar İslam hakkında ne kadar bilgi sahibiler? Dahası, onlar yaptıkları saldırı eylemleriyle İslam'a ve Müslümanlara ne ağır bühtanlar yapılabileceğini düşünebiliyorlar mıydı?

*

Bereket ki, bu arada insanın içini ısıtan, sevindiren bir haber de bu korkunç ve barbarca saldırının içinde bulunmuş olan 15 yaşında bir Müslüman gençten geldi. Şöyle ki, o konser salonunda vazifeli İslam Halilov isimli Müslüman bir genç, saldırıyı görünce, şaşkınlık içinde kaçışan yüzlerce insanın salondan çıkması için çıkış kapılarını açmış. Bu fedakârca çaba karşısında Rusya Müslümanları Merkezi ve Rusya Müftüler Şûrâsı Başkanı Ravil Aynuddin ve ayrıca bazı Rus kuruluşları da, İslam Halilov'a 'Liyakat Madalyası' ve maddî ödüller verileceğini açıklamışlar.

Bu genç kardeşimiz, onca övgülere boğulurken, alkışların etkisine kapılıp kendisini kaybetmemiş, 'Kendisini bir kahraman gibi hissetmediğini, yapması gerekenleri yaptığını' söylemiş. O tevâzu ve o yüksek idrake, 'Maşaallah, Barekallah'...