Bir insaný kampa sürmek

-HONG KONG-

Gazeteci açýsýndan uzaktan duyduðunu yakýndan görmek tabii ki önemli... Çin Halk Cumhuriyeti’nin efsanevi lideri Mao Zedung döneminde yaþanýlan ünlü Kültür Devrimi sürecinde ve devamýnda bu ülkedeki insanlarýn neler ile karþýlaþtýðýný biliyorsunuz ama, o dönemin bugünkü uzantýlarýný gördüðünüzde her þeyi biraz daha iyi anlayabiliyorsunuz...

Beni uyandýran, South China Morning Post gazetesinin manþeti oldu. “Zorunlu çalýþma sona eriyor!..”

 

Gazetenin manþeti, Çin’in yeni Ýçiþleri Bakaný Meng Jianzhu’nun açýklamalarýna dayanýyor ve bu açýklamalar, “çalýþma kamplarý” denilen kavramýn bugün de devam ettiðini gösteriyor.

1950’li yýllarda “çalýþma kamplarý”, toplumun “komünizme direnen” kesimlerini “terbiye etmek” amacýyla kuruldu. Yani, 50 yýlý aþan bir mazisi var.

Zaman içinde Çin makamlarý, “küçük suçlardan” (hýrsýzlýk, fahiþelik gibi) yakalanan insanlarýn da çalýþma kamplarýnda “terbiye edilmelerine” karar verdiler!.. Sýký durun, Çin’de bir “çalýþma kampýna” sürülmeniz, mahkeme kararýyla olmuyor, hatta mahkemeye çýkarýlmýyorsunuz bile, ilgili karakol amiri tek baþýna karar veriyor bu uygulamaya... Ne savunma, ne hakim, ne avukat...

Biliþim çaðý ve çalýþma kampý

Çin’de rejim aleyhine biraz yüksek sesle konuþanýn kendini bulduðu yer, çalýþma kampý. Bu arada, 25 yaþýndaki Ren Jianyu’nun öyküsü hayli ilginç. Bu genç adam, internet üzerinde kendine ait bir blog kurmuþ, fikirlerini sosyal medya üzerinden herkesle paylaþýyor. Bir gün, yerel yöneticileri eleþtiren bir makale yazýyor. Akþam polis geliyor, alýyor ve çalýþma kampýna gönderiyor. Tam 18 ay!.. Ren, bu süre içinde bir ilaç þirketinin hammadde üretiminde çalýþmýþ. (Bu nedenle Çin malý alýrken iþin biraz da bu yönlerini düþünmekte yarar var.) Çinli yetkililerin internet üzerinden yayýlan fikirlere dönük bu uygulamalarý sonucunda yalnýz, 2012’nin ikinci yarýsýnda tam 60 bin genç çalýþma kamplarýnýn yolunu tutmuþ durumda.

Mao’nun çalýþma kamplarý ve biliþim çaðý...

Ýkisi yan yana geldiðinde ortaya çýkan tablo bu!..

Sanýyorum Meng’in açýklamasý, bu garip durumu sonlandýracak ve artýk Çin’de insanlar, bir gece evlerinden alýp özel kamplara deðil, en azýndan mahkeme önüne gönderilecekler.

Demokrasi’nin önemi

“Ana kýta” Çin, bu tür meselelerle uðraþýrken Hong Kong’da durum biraz farklý. Örneðin, bir inanç ve felsefe biçimi olan Falun Gong inananlarý için Çin bir cehennem!.. Pekin, bu felsefenin takipçilerini “kökü dýþarýda memleketi karýþtýrýcýlar” olarak kabul etmiþ, sözünü ettiðim “çalýþma kamplarýna” da binlercesini doldurmuþ durumda... Hong Kong’da bir metro istasyonu çýkýþýnda ise bir Falun Gong müridinin Çin’i protesto eden pankartlarýyla karþýlaþýyorsunuz!..

Hong Kong, bu tür bir felsefeden korkmuyor, Çin çekiniyor... Birinde gösteri serbest, diðerinde rotanýz “çalýþma kampý...”

Rusya ve Çin

Geçtiðimiz günlerde Rus lider Putin’i protesto eden “sanat grubu” Pussy Riots’un üç bayan üyesinin Rus “çalýþma kamplarýna” gönderildiði hep aklýmda. Bir de, Rusya ve Çin’in Suriye diktatörü Beþar’a saðladýklarý ortak destek...

Eh, halkýný sorgusuz-sualsiz kamplara gönderen, kanlý bir diktatöre de kolay sahip çýkar.

“Soðuk Savaþ” bittiðinde özellikle benim kuþaðým, “ikiye bölünmüþ dünya” kavramýnýn sonlanmasý nedeniyle büyük umutlara yelken açmýþtý... Bir Hong Kong sabahýnda okuduðum bir gazete manþeti, dünyanýn demokrasi ile diktatörlükler arasýndaki bölünmeyi kolay aþamayacaðýný gösteriyor.

Türkiye’nin dünyanýn “demokrasi kanadýnda” yer almakta gösterdiði kararlýlýk buradan baktýðýnýzda daha keyifli hal alýyor...