Özellikle 1990’larda, Avrupa’da ve dünyanýn deðiþik bölgelerinde Müslümanlara ve onlarýn deðerlerine karþý, kelimenin tam anlamýyla ‘ýrkçý’ bir saldýrganlýk dalgasý baþladý.
1989’da Salman Rüþdi’nin yazdýðý “Satanic Verses”(þeytanýn ayetleri) kitabý, bu saldýrganlýðýn baþlangýç noktasýdýr. Bu saldýlarý, bilerek ‘ýrkçýlýk’ olarak tanýmlýyorum. Çünkü, Salman Rüþdi’den baþlayarak Ýslam’a yönelik baþlatýlan nefret söylemlerinin üzerindeki perdeyi kaldýrdýðýmýzda, altýndan kesinlikle ideolojik temelli bir ýrkçýlýðýn çýktýðýný görürüz.
***
Mesela, Danimarka’da yayýnlanan ve Hz. Peygamberi karikatürize eden gazetenin çirkin yayýnýndan baþlayarak, ýrkçý politikacý Geert Wilders’in Kuran’ý “þiddet kitabý” olarak göstermeye çalýþan 16 dakikalýk Fitne filmi ile Hz. Peygamber’i Hitler’e benzeten hezeyanlarý ve çarpýtmalarý, Hollandalý ateist ressam Hoera Sera’nýn Efendimiz ile Hz. Ali’yi çirkin bir þekilde tasvir eden resimleri ve ABD’li vaiz Terry Jones’un Kuran’ý yakma giriþimi ile sürdürülen nefret fotoðraflarýna dikkatle baktýðýmýzda, bu provokatörlerin aslýnda hemen hepsinin ideolojik kifayetsizlikler içinde olduklarýný, bu yüzden de dinlere karþý nefret üretmek gibi aþaðýlýk bir duyguya teslim olduklarýný görürüz.
Ýþte bu, ideolojik ýrkçýlar kervanýna þimdi Sevan Niþanyan adýnda bir Türkiye ýrkçýsý da katýldý.
***
Hz. Peygamber’e hakaret içeren filmi ‘ifade özgürlüðü’ olarak deðerlendiren Yazar Sevan Niþanyan’ýn blog sitesinde Peygamberimiz için “Bundan yüzlerce yýl önce Allah’la kontak kurduðunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiþ bir Arap lider” þeklinde nefret ifadeleri kullanmasý, hiç kuþkusuz bir nefret suçudur.
Hiçbir Müslümanýn, böylesine aþaðýlýk bir nefreti kabul etmesi mümkün deðildir. Dahasý, hiçbir Müslüman bir baþka dine karþý da böylesi bir müptezelliðe rýza gösteremez.
Þu bir gerçek ki, Niþanyan da, zihinleri ideolojik bir ýrkçýlýkla malul olan kifayetsiz arkadaþlarý gibi bir insanlýk suçu ve bir nefret suçu iþliyor. Müslümanlýk ve insanlýk adýna, bu küçük insanlara karþý protesto sesi yükseltilmeli.
Ama, hiçbir zaman içi pisliklerle dolu provokasyon çukuruna da düþülmemeli. Çünkü, Müslüman için Müslüman olmanýn onuru her deðerin üstündedir.
Bir zamanlar karýsýnýn üzerine kavanoz dolusu dýþkýyý boca etmekle þöhret bulan ve aklý kavanozda sýkýþýp kalan birisinin hezeyanlarýndan söz ediyoruz sonuçta...
Ýslam’a karþý ‘nefret’ suçuyla övünenlerin hemen hepsinin ortak bir özelliði var. Hiçbirisi, sanatsal ve fikri anlamda bir üretimin altýna imza atmayý baþaramamýþ sýradan ve küçük insanlar...
Tek sermayeleri, insanlarýn inançlarýna hakaret ederek, küfrederek dünyada bir þey olduklarýný sanmak. Çünkü, zihinlerindeki arýzayý ancak böyle tedavi edebiliyorlar.
Siz hiç, büyük eserlerin altýna imza atmýþ, mesela büyük müzisyenlerin, öncü bilim adamlarýnýn, büyük þairlerin, ünlü mimarlarýn, filozoflarýn dinlere hakaret ettiðini gördünüz mü?
Çünkü, onlarýn zihninde ‘ýrkçýlýk’ mikrobu yok... Çünkü, onlarýn zihni pislik çukurundan beslenmiyor.