Bir kýyamet daha yaþanmadan

Türkiye’de ‘makine pahalý, insan ucuzmuþ’, Ýshak Alaton böyle söylüyor.

Soma madenciliðin sahibi Alp Gürkan’ý yaptýðý medya toplantýsýnda izlerken bu sözler takýlýyor aklýma. Yanýna aldýðý diplomalý inkarcýlarla beraber, akla da vicdana da zarar açýklamalar yapmasýna, kendini ve yönetimini bin dereden su getirip aklamaya çalýþmasýna raðmen, aslýnda Soma’da paraya kýyýp yaþam odasý yapsaydý maliyetinin 250 bin dolar olduðu söyleniyor- bu iþçilerin hiçbirinin ölmeyeceðini açýkça itiraf ediyor Gürkan.

***

Anlamamýz gereken þu ki, bir iþçinin hayatý, 250 bin dolara mal olan bir yaþam odasý etmiyormuþ!

Þili’de, ABD’de, Almanya’da ediyor, ama Türkiye’de etmiyor!

Hem zaten yaþam odasý mevzuatta yokmuþ!

Ýþçinin canýný yakacak olsa da, mevzuat dediðiniz þey eðer patronun cebine dokunuyorsa, o mevzuat bir türlü hayata geçmiyor bu ülkede!

Buna raðmen böyle bir hazýrlýðý varmýþ firmanýn ve eðer bu katliam gibi kaza üç dört ay sonra olsaymýþ, iþçilerin hiçbiri ölmeyecekmiþ! Alp Gürkan yaþam odasý yapýp onlarýn hayatýný kurtaracakmýþ!

Söylediði bu açýkçasý!

Dehþete düþmemek mümkün deðil..

Ýþletmecisi olduðu bir maden ocaðýnda, henüz bilinmeyen bir nedenle çýkan kazada 300’den fazla kiþi hayatýný kaybediyor ve bu adam medyanýn huzuruna çýkýp, aklýmýzla alay edercesine “Dört ay sonra olsaydý bu kaza, iþçiler ölmeyecekti, çünkü kendilerini kurtaracak odayý yapýp tamamlayacaktýk” diyor..

***

Soma madenciliðin yaptýðý medya toplantýsý, suçun üstünü örtmeyi, bilgi kirliliði yaratmayý ve delilleri karartmayý amaçlýyordu.

Soruþturmanýn hedefinde olan bir firmanýn, iki saat süren bir basýn toplantýsýyla kamuoyu algýsýný deðiþtirmeyi üstelik daha cenazeler topraða gömülmeden, üstelik konuyla ilgili ne maðdurlarýn ne maðdurlarý temsilen bir sendikanýn sesi bile çýkmadan, yavuz hýrsýz misali, böyle bir toplantý yapabilmesi, ancak egemen sýnýfýn gücü, pervasýzlýðý ve küstahlýðýyla açýklanabilir!

Soma’yý araþtýrmak için atanan 28 savcý adýna yapýlan açýklamada, delillerin karartýlmasýna izin verilmeyeceði beyan ediliyordu.

Alp Gürkan ve ekibinin yaptýðý, delileri karartmak deðil de nedir Allah aþkýna!

Ýnsan önce çýkar kamuoyundan, iþçi ailelerinde samimi bir özür diler.

Zamaný geldiðinde ise mahkemede, soruþturma komisyonlarýnda kendini savunur, bu herkesin en doðal hakký.

Ama bu acelecilik, bu ön kesme, kamuoyu vicdanýný takdir ilahi fikrine inandýrma gayreti neyin nesidir?

***

Alp Gürkan ve ekibini dinleyip de bir maden ocaðým olsa da Soma madenciliðe kiralasam diye içinden geçirmemiþ bir tek insan bulunamaz.

Depremlerden sonra yýkýlan binalarýn altýnda kalan binalarý yapan müteahhitler köþe bucak kaçar, bulunduklarý yerde tutuklanýrlardý. Veli Göçer ve benzerlerin kamuoyunun yüzüne çýkacak hali olmazdý, ortada 300’ü aþkýn ölü var, dördüncü güne kadar ortaya çýkmayan Alp Gürkan, bakýyor ki, kendisi deðil, hükümet topun aðzýnda, ortaya çýkýyor, iki saatlik basýn toplantý yapýyor ve suçu almaya çalýþýyor.

Savaþa sürer gibi, insanlarý yeraltýnda bir savaþa sürmüþsünüz, sorumluluklarýnýzý yerine getirmediðiniz için hayallerini, umutlarýný bir anda yýkýp geçmiþsiniz, ocaklarýný söndürmüþsünüz, sonra da firmanýza ait hemen hiçbir kusur bulmadan, daha gözyaþlarý bile kurumamýþken, kendinizi aklamaya çalýþýyorsunuz.

***

Hayatý bir makineden ucuz maden iþçilerinden biri, Soma felaketinden sað kurtulmuþ Mustafa Elibol, o madene bir daha girmek için çok düþüneceðini söylüyor.

Mustafa Elibol gibi düþünmeyen bir tek madenci yoktur. O madenlere korkuyla girilecek, sabah iþe giderken helalleþilecek ve akþam eve sað dönmesi beklenen madencinin ailesine bu dünya zindan olmaya devam edecek..

‘Bir kayýp o ailenin kýyameti demektir.’

Cumhurbaþkaný Gül, Soma’yý ziyaretinde, yaþanan faciaya iliþkin olarak, duygularýný bu sözlerle ifade etmiþti.

Kýyamet bitmedi bence, eðer bu iþleyiþ böyle devam ederse, yeni kýyametlerin olmasý kaçýnýlmaz. Topraðýn altýnda can veren her bir kayýp, geride býraktýklarýnýn kýyametidir. Bitimsiz bir yasýn ve kahredici bir acýnýn baþlangýcýdýr. Soma’da yaþanan kýyametten sonra, sýra sýra mezarlar kazýldý. Ýnsanlar, soðuk hava depolarýna getirilip býrakýlmýþ onlarca ölü bedenin içinden, kendi ölülerini teþhis edip götürdüler ve o mezarlara gömdüler. Bir karýþ topraða sahip olamadan ölüp gidenleri toprak baðrýna basacak þimdi..

***

Gazetelerin sayfalarýný, üç gündür, ölümü bir kýyamet gibi yaþayanlarýn trajik hikayeleri süslüyor. Birbirinden ilginç, ama bir o kadar da insanca hikayeler. Kimi, kendine iki göz bir ev almaya çalýþýyordu. Kimi oðluna, kýzýna düðün kurmayý. Kimi doðacak çocuðuna bir gelecek hazýrlamakla meþguldü. Kimi düðün parasý biriktirip evlenmek istiyordu. Hiçbirinin hikayesi mutlu sonla bitmedi, bitemedi  ne yazýk ki..

Karýncayý bile incitmeden yaþayýp gitmiþ o güzelim insanlar, bir anda bir kýyamete, büyük bir acýya ve yasa dönüþtü.. Þimdi sabahtan akþama kadar konuþuyor ve kýyameti yorumluyoruz.. Bu memlekette meðer toprak altýndan kömür çýkarmanýn inceliklerini, bu iþin uluslararasý standartlarýný bilen ne kadar çok uzman varmýþ! Uzmanlýklarýný konuþturup duruyorlar habire. Bir televizyondan çýkýp bir baþkasýna gidiyorlar. Konuþuyor ve açýklamalar yapýyorlar. Bizi bilgilendiriyorlar sözüm ona.

Kimse sormuyor ama, “Kýyamet adým adým yaklaþýrken, neredeydiniz efendiler” diye.

***

Hatýrlayacaðýnýzý umuyorum.

Bir karakol basýlýr ve þehit askerlerin haberi aile ocaklarýna düþen bir kor gibi duyulur duyulmaz, Kürt sorununun uzmanlarý ekranlara üþüþür, terörle mücadeleyi anlatýrlardý.  Stratejinin bini bir paraydý.. Ama bu stratejilerin hiçbiri, Kürt savaþýnda yaþanan kýyameti durdurmaya yetmedi.

Þimdi de madencilik uzmanlarý konuþup duruyor..

Amerika’da güvenlik þartnameleri 160 sayfaymýþ, Almanya’da yer altýnda çalýþacak bir iþçi üç yýl süren bir eðitimden geçiyormuþ. Enerji Bakaný, Türkiye’deki þartlara uymadýðý gerekçesiyle 100’ün üstünde maden ocaðýnýn kapatýldýðýný söylüyor. Peki Soma madeni dahil, þu an fiili olarak çalýþan madenlerde þartlara uyulduðunu kim iddia edebilir, hani nerede iþ güvenliði?

Devlet Denetleme Kurulu, maden ocaklarýnda yaþanan kuralsýzlýklarý, uygun olmayan çalýþma koþullarýný 600 sayfalýk bir raporla duyurmuþ deniliyor. Soma felaketi olmasa, ve Cumhurbaþkaný Soma’ya gitmese, kimin haberi olacaktý bu rapordan? Ýþe yarasýn diye hazýrlanan bu raporun akibeti ne olmuþ, gereði neden yerine getirilmemiþ, takibi neden yapýlmamýþ?

‘Ben demiþtim’lerle filan olmuyor..

Gerçek þu ki, gelip geçmiþ bütün hükümetler ve þimdiki hükümet, Türkiye sivil toplum örgütleri, TÜSÝAD, kurumsallaþamamýþ kurumlarýyla devletin bizzat kendisi, Soma felaketinden sorumludur. Bu sorumluluðu herkes payýna düþtüðü kadarýyla kabullenmeden, maden ocaklarýnda bundan sonra yaþanacak kýyameti durdurmak mümkün olmayacak.

Bu sorumluluðu kabullenmeyenlerin, Soma’ya gidip madencilerin, yüzüne bakmaya bile hakký yoktur.

O kýyamet ortamýndan çýkarýlýp, ambulansa taþýnýrken, devlet malýna zarar vermeyeyim diye kömüre, ise bulanmýþ çizmesini çýkarmak isteyen maden iþçisi, bu devlete ve bu devleti yönetenlere öyle bir ahlak dersi verdi ki, devlet artýk bir daha bu dersten sýnýfta kalmamanýn yolunu yordamýný bulmak zorundadýr.

Tez elden, daha fazla suç yaratmadan ve bir kýyamet daha yaþanmadan..