Bir kıyıdan baktım dünyaya...

Bir kıyıdan baktım dünyaya

Ellerimde tuz, avucumda sedef

Bir mavilik, bir açıklık

Özgürlük hasreti

Yüreğime vuruyor

Nerede, nerede insanlar?

Dünyayı güzellik kurtaracak

Bir insanı sevmekle başlayacak her şey…

İhlas olmadan sahip olunan ilim, kişiyi cahillikten kurtaramıyor. Gördüğü dışında bir bilgi veya bakış açısı olduğunu fark etmeyen, ifratla tefrit arasında dengeyi bulamamış, aklını, mantığını ve vicdanını, ahlak ve faziletle çalıştıramayan bir kişi, âlim bile olsa toplumu aydınlatmak yerine karanlığa mahkûm edebiliyor.

Olaylara, asgari müştereğimiz olan insani değerler ışığında bakmak yerine bizleri ayrıştıran ve ötekileştiren bir zihniyetle bakmak, toplum içinde kutuplaşmalara neden olur. Oysaki birlik, beraberlik ve barış içinde yaşamanın yolu ortak paydamız olan "insani değerlerin" temelinde yükselen bir anlayışla mümkündür.

Mısır'daki darbe, Müslüman Kardeşler (İhvan) üzerinden İslam-demokrasi tartışmasını bir daha gündeme getirdi. Türkiye'deki destek gösterilerinden hareketle "Laik-dindar" kutuplaşması oluşturmak isteyenler, Mısır üzerinden yeni bir cephe açmaya çalışarak asıl meseleyi göz ardı ettirmektedirler; Darbecilerin çocuk, kadın demeden sivilleri hedef gözeterek katletmeleri, katliamlar karşısında, "insanlık ölmüş" dedirten Birleşmiş Milletler'in sessizliği, Batılı yönetimlerin demokrasi konusundaki çifte standardı ve ikiyüzlülüğü...

Demokrasi, barış, yaşama hakkı gibi evrensel değerler, belli görüş ve coğrafyadaki insanlar için değil dili, dini, ırkı her ne olursa olsun tüm insanlık içindir. Sadece Mısır ve Suriye değil, Ortadoğu halklarının ve dünyanın huzuru, istikrarı ve özgürlüğü için geleceğin belirlendiği kritik yıllardan geçilmektedir. İnsanlığın asli değerlerine saldırılara karşı senkronize mesajlar verilmesi, haksızlıklara kaşı ötekileştirmeden kaçınılarak birlik ve beraberlik içinde "ortak değerlerimiz" savunulmalıdır. Aksi takdirde bugün kimyasal silah ve benzer saldırılara gösterilen müsemma, yarın daha büyük facialarla bizleri karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle, insani değerler temelindeki ittifaklarda birleşmiş, ihtilaflarını da zaman içinde belirli bir uzlaşma içerisinde çözmeye çalışan ve de çözen bir üslubu benimsemeliyiz.

"Benim dinim bana senin dinin sana." Din kardeşi olmasak da insanlık kardeşi değil miyiz? Bu anlayışla; Doğu Türkmenistan, Arakan, Filistin, Suriye, Eritre, Sudan, Etiyopya veya dünyanın herhangi bir yerinde zulüm gören insanlar için sessiz çığlıklarımız kâinatta "ALLAHU EKBER" diye dalgalanıyor.