Bir kulağımızdan girip ötekinden nasıl çıkar?

Önce Papa sonra Avrupa Parlamentosu 1915 olayları için soykırım ifadesini kullandı. 

100. yıl olması hasebiyle bu sene  benzer gelişmeler yaşayacağız.

Maksat belli. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak ve nihayetinde tazminat ve toprak talebinde bulunmak.

Mümkün mü?

Bu yollarla asla mümkün değil. Çünkü gerekçe de sakat yöntem de.

Ortada bir soykırım yok ve ne Papa”nın sözüyle ne de batı parlamentolarının kararıyla tarih yazılmaz.

***

Peki soykırım nedir?

SOYKIRIM (JENOSİT), ırk, din, dil ve kültür gibi belli özelliklere sâhip toplulukların veya grupların açık biçimde yok edilmesidir.

Pekala 1915’de Ermenilerin yaşadığı trajedi bir soykırım mıdır?

Eğer sırf Ermeni olduğu için insanlar öldürülmüş olsaydı evet onun adı soykırım olurdu.

Fakat 1915’de Osmanlı devleti bütün Ermenileri değil sadece doğudaki Ermenileri güneye mecburi göçe(tehcire) tabi tutmuştur.

Doğudakilerin de tamamını değil tehdit unsuru olanları tabi tutmuştur.

Diplomatik dokunulmazlığı olan Ermeniler, asker, subay ve sıhhiye subayları ve aileleri, Ermeni mebus ve aileleri, bazı meslek sahipleri ile tüccarlar ve zanaatkarlar tehcir kapsamına alınmamışlardır. Yine devlet adına üretim yapan Ermeni işçiler, reji idaresi çalışanları, Duyun-u Umumiye memurları, öğretmen ve aileleri, hastalar ve görme özürlüler, kadın (aceze-i nisvan), çocuk ve yetimler; ayrıca Trakya, Batı Anadolu, İzmit, Konya, Bursa ve Kayseri gibi pek çok yerde herhangi bir komite üyesi olduğu tespit edilmeyen Gregoryen Ermeniler de zorunlu göç ettirilecekler arasında yer almamıştır.

Ayrıca tehcire tabi tutulanların mallarının veya bedellerinin sahiplerine ödenmesi için Emvali Metruke heyetleri oluşturulmuştur.

1919’da yurtlarına geri dönen 220 bin civarında Ermeni vatandaşın malları kendilerine iade edilmiştir.

Şimdi bu uygulamayı hangi hukukçu soykırım tarifi içine yerleştirecektir?

***

Peki neden tehcir uygulanmıştır?

Çünkü devlet birinci dünya savaşının içindedir. Maalesef kendi vatandaşı olan doğudaki Ermeniler Osmanlıya karşı savaşan Rusya’nın yanında yer almışlar, bir taraftan Rus ordusuna katılmışlar bir taraftan da çeteler oluşturarak Müslüman köyleri basmışlar ve sırf Müslüman olduğu için köylüleri katliamlara tabi tutmuşlardır.

Devlet ne yapsaydı bu çetelere karşı? Onlara ödül mü verseydi.

Savaş halidir ve o günün şartlarında bu sürgün olayı yaşanmıştır.

***

Kabul ediyoruz bu sürgünde çok sayıda Ermeni kah salgın hastalık kah kimi çetelerin saldırıları sebebiyle büyük kayıplar vermişlerdir.

Bu acılar sebebiyle Erdoğan başbakanlığı döneminde taziye mesajı yayınlayarak acıları paylaşmıştır.

Bununla birlikte tehcir sırasında görevinde kusurlu olmaları sebebiyle devlet 1397 kişiyi mahkeme önüne çıkarmıştır. Maalesef Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey gibi haksız yere cezalandırmalar da yaşanmıştır!

***

Bir buçuk milyon Ermeni katledildi meselesine gelince.

Osmanlı belgeleri tehcir edilenleri 438.758, yerlerine ulaşanları da 382.148 olarak vermektedir. Yani kayıpların sayısı resmi kayıtlara göre 56.600 civarındadır.

1921 yılı başında Ermeni Patrikhanesi tarafından hazırlanan ve Ermenilerin Türkiye’de yaşadığı yerleri gösteren bir tabloya göre dönenlerle beraber Ermeni nüfusu 644.900 olarak verilmiştir.

Tarihi vesikalar o tarihte diğer bölgelerdekilerle birlikte Ermenilerin 1 milyon 400 bin civarında olduğunu söylemektedir. Bu da Osmanlı kayıtlarını doğrulamaktadır.

Zaten toplam sayısı bir buçuk milyon civarında olan Ermenilerin harpten sonra bir milyon 400 bin olduklarının tespiti, 1 milyon 500 bin Ermeni’nin katledildiği iddiasının bir tarihi çarpıtma propagandası olduğunu açıkça göstermektedir.

***

“Tehcirin Batılı bazı devletler tarafından aleyhte gösterilmesinin önüne geçmek isteyen Osmanlı Devleti, olayın objektif bir şekilde araştırılması için oluşturulacak komisyona Hollanda, Danimarka, İspanya ve İsveç’i davet etmişti. Söz konusu ülkelerin elçiliklerine gönderilen davet mektubunda ‘Ermeni tehcirinde suiistimalleri görülen memurları meydana çıkarmak üzere kurulacak soruşturma komisyonlarına ikişer hukukçu göndermeleri...’ istendi. Ancak bahsi geçen bu dört ülke, elçilikleri vasıtasıyla komisyona temsilci gönderemeyecekleri cevabını ilettiler.”

Türkiye Cumhuriyeti devleti de bugün konunun araştırılması için ilmi bir heyet oluşturulmasını ve ilgili devletlerin arşivlerini açmalarını teklif etmedi mi? Etti etmesine de gerçeklerle yüzleşmek istemeyenler bu teklife yanaşmadılar bile.

Neyse Papa böyle bir teklifin varlığını soykırım dedikten sonra öğrenmiş olmalı ki teklifi destekliğini söyleyerek geri adım atma erdemini ucundan yakalamış oldu.

***

Evet o tarihte yaşanmış acılar var, kayıplar var ama bu acı ve kayıp tek taraflı değil.

Maksadımız yaraları deşmek değildir. 

Lakin batı parlamentolarında karar çıkartarak Türkiye’yi mahkum etme çabası tarihi olayları siyasete alet etmekten öte bir anlam taşımaz.

Bugünkü Ermenistan 23 senedir Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal altında tutarken batının 100 yıl önceki olaylar üzerinden Türkiye’yi mahkum etmeye çalışmasının hiçbir inandırıcılığı yoktur.

Cumhurbaşkanının dediği gibi bir kulağımızdan girer ötekinden çıkar.