Bir mahrem imamın tanıklığı

Dr. Hasan Polat, TBMM FETÖ Araştırma Komisyonu'nda 8 Aralık 2016’da tanık olarak dinlendi. Bugün geniş çaplı operasyon yapılan “mahrem imamlar” konusunda ufuk açıcı ve bilgilendirici açıklamalar onun ifadelerinde var.

1969 yılında Erzurum’da doğan, 1979’da Ahmediye Medresesi’nde, sonraları Samanyolu TV haber spikerliği yapan Kemal Gülen’le beraber kalan, 1986’da Erzurum İmam Hatip Lisesi’ni bitiren ve 1992’de Cerrahpaşa Tıp fakültesinden mezun olan H. Polat, ev ağabeyliğinden ABD’de eyalet imamlığına kadar her kademede görev almış. 2002’de eleştiri ve sorgulamaları yüzünden -o günkü adıyla- F. Gülen cemaatinden atılmış.

H. Polat, söze “karşınızda Adil Öksüz gibi yetişmiş bir tanık var” diyerek başlıyor. Anlattıkları özetle şöyle:

FETÖ’nün temelinde fakir ve zeki öğrencilerin kazanılması var.

Cemaat pragmatist ve omurgasız bir yapı. Hiçbir değer yargısında sabit değil. ‘F. Gülen ne yapabilir?” dense, ‘Bir kâğıt çıkaralım, aklınıza gelen bütün kötülükleri yazın, hepsini yapabileceğine dair altına imzamı atayım’ derim…

Bir il imamının bir bölge imamına “ByLock yükleyeceksin” deyip de yüklememesi imkânsız. Bir genel müdür müdürlerine “ByLock yükleyeceksin” deyip yüklenmemesi imkânsız.

FETÖ bildiğimiz bütün psikolojik, soğuk savaş taktiklerinin hepsini uyguluyor son beş senedir. Bütün partilere uyguluyor, en büyüğünü de kendi tabanına uyguluyor.

Gülen’i sorgulayan bir insan Adil Öksüz olamaz, Gülen’i sorgulayan bir adam, işte, askeriyede, emniyette mahrem imam, murakıp olamaz, mümkün değil.

Hepsi şuna ikna olmuştur: “Hoca Efendi -cemaatteki ifadesiyle- CIA ve MOSSAD’la bile çalışır. CIA ve MOSSAD, onu kullandığını zannederler, o da kullanılıyormuş gibi yapar ama o, onları kullanır.”

Bugün bile örgüt içerisindeki bir insanın, çözülmesi çok zordur. Çünkü F. Gülen’in yaptığı tehdit şu: “Allah da dışlar sizi, peygamber de dışlar, ahiretiniz de biter…”

1989 mezunlarından askeriyeye öğrenci hazırlamıştık. Şöyle motive ediyorduk: “Kardeşim, Boğaziçi’ne herkes girer, İTÜ’yü herkes kazanır ama bak işte askeriyede bir tane bile müspet general yokmuş...”

O sene 11 tane seçtiğimiz öğrenciden 4 tanesi harp okullarını kazandılar. O zaman bizim payemiz çok büyüktü. Ev ağabeysi konumundasınız, mükâfat olarak Gülen’le özel görüşmeye gidiyorsunuz.

Gittiğimiz zaman ben şunu gördüm: Orada 100’ye yakın insan var, benim gibi belki ev ağabeysi, belki semt ağabeysi; konumunu bilmiyorum. Bu insanların tamamı o sene askerî okullara öğrenci girdirecek olan insanlar. Orada Gülen şöyle konuştu:

“Arkadaşlar, okullar, yurtlar, bunlar hep göstermelik şeyler. Bizim esas hedefimiz, orduda bir insan olmasıdır. Bir tek insanın silahlı kuvvetlerde olması, bir yurt ve bir okul yaptırmış kadar size sevap kazandırır.”

Buradaki motivasyonu görebiliyor musunuz? Üniversite 3’te bir öğrenciyim, bir yurt ve bir okul yaptırmış oluyorum.

1989 yılında Çemberlitaş FEM Dershanesinde ikinci sınavdan bir gece önce çocukları çağırdılar, soru vereceklermiş. Tabii “soru verilecek” denmiyor da, “çocuklara son bir çalıştırma yapacağız, bir tekrar” diyorlar. Biz, “Hocaefendi’nin haberi var mı?” diye sorduğumuzda ise “yokmuş, öğrenince çok kızmış” dediler.

Hiçbir kötülüğün arkasında Fetullah Gülen yoktur. Fetullah Gülen’in haberi olmaz böyle şeylerden, aşağıda birtakım tu kaka adamlar vardır, onlar çok kötü işler yaparlar, bunu öğrendiği anda da Fetullah Gülen çok kötü fırça atar onlara. Mesela Mustafa Özcan çok kötü bir adam rolündedir. Cemaatten bütün atılanlar Mustafa Özcan’la atılır, Gülen kurtarır...