Bir ‘meczûb' bile deðil; yerin üstündeki ‘yaratýk'lardan birisi...

Yazýnýn baþlýðýný, yerin üstündeki, '....'lerden birisi þeklinde yazmýþtým; 'kötü söz bizden ýrak olsun..' diye, son anda deðiþtirdim; tedaîsi / çaðrýþýmý yine de olsa bile..

Ýstanbul Hukuk'ta hocamýz da olan Ýslam düþmaný olan bir 'ikonperest', 'Devrimler yarýda kaldý, keþke kalmasaydý; 'mürteciler' (dediði Müslümanlar) ile bir mütareke (silah terki anlaþmasý) yapýlmýþ oldu..' dedikten sonra; henüz de ezilip sindirilemediðinden yakýndýðý 'Müslüman kitleler'i kasd ederek, 'mütareke artýklarý' gibi bir laf kullanmýþtý, 1973'de yazdýðý bir makalede.. O zaman, günlük yazýlar yazmakta olduðum 'Bâb-ý Âli'de SABAH' gazetesinde, ismini vermeden o kiþiye cevaben, 1940'larda vefat eden Ferid Kâm'ýn 100 yýl öncelerde yazdýðý bir dörtlükteki bir mýsrayý tekrarlayýp, 'Yerin üstündeki 'öküz'lerden birisi..' baþlýklý bir makale yazmýþtým. O dörtlük þu idi:

'Ne teaccüb ediyorsun, buna dünya derler,

Duyulan 'herze'lere onda nihayet yoktur..

'Yerin altýnda öküz var mý?' dedi bir meczûb,

'Onu bilmem' dedim, 'üstünde fakat pek çoktur!'

(Bu dörtlüðün daha net olarak anlaþýlmasý için, ekleyelim: Bilindiði üzre, efsanelerde, 'Dünya bir öküzün boynuzlarý üzerinde durur; bu öküz, kafasýný salladýðýnda, yeryüzünde depremler olur' denilir..)

*

Yazýmý okuyan o büyük 'hukuk prof.'u, 'Benim ismimi zikretmediyse de, bazý cümlelerimi aynen aktardýðýndan mâtûfiyet gerçekleþmiþ olup, yazýnýn þiddetinden ruh dengem sarsýldýðýndan..' diyerek, -ortalama memur maaþýnýn 500 lira civarýnda olduðu o dönem için-, çok büyük bir meblað olan '150 bin liralýk' bir manevî tazminat dâvasý açmýþtý..

Neyse ki, þikayet sahibinin, 'tam teþekküllü bir 'Akýl ve Ruh Hastalýklarý Hastahanesi'nden, 'ruh dengesinin o yazýdan dolayý sarsýldýðýna ve bu sarsýntýnýn 150 bin lira ile telâfi edilebileceði'ne dair bir rapor almasý gerektiðini isteyip, 'bu yazýþmalarý da sütunumda, bütünüyle, kamuoyu ile paylaþacaðýmý' belirtince, talebini sürdürmekten vazgeçmiþti..

*

Þimdi bu konuyu niçin mi hatýrladým?

Deðerli bir kalem adamý ve mütercim olan Cemâl Aydýn dostum, dün bir video gönderdi, 'ýrkçýlýk virüsüne yenik düþmüþ bir kiþinin 'herze'lerine bakar mýsýnýz..' notuyla..

Video, muhtemelen Suriye'de veya bir baþka Arap ülkesinde hazýrlanmýþtý.. Ve Arapça olarak takdim cümlesinde, Türkiye'deki Suriyelilere karþý giriþilen saldýrýlara bir örnek olarak, 'Suriyelilerin ve Araplarýn insan olmadýðý'na dair Türkçe bir konuþma metni ve altýnda da Arapça tercümesi veriliyordu.

Konuþan, 'alçaðýn alçaðý' -kendi ifadesine uygun olarak demek gerekirse- bir 'yaratýk'; yaklaþýk 25-30'larýnda..

Merhûm Ferid Kâm'ýn dörtlüðünde tavsif ettiði tiplerden birisi..

Bu 'müstekreh yaratýk', kamuya açýk bir alanda, yýðýnla insanlarýn karþýsýnda, 'Türkiye'de bugün, 'Afganlý, Pakistanlý, Arab milyonlarca 'yaratýk' bulunduðundan bahsediyor; 'Bunlar insan deðil..' diyor, o videoda.. Çevreden, cýlýz 1-2 itiraz olunca da daha bir dikleþip küstahlaþýyor: 'Ben bu iþin genetiðini çalýþtým.. Bunlar genetik olarak, genleri geliþmemiþ olduðundan insan deðil, bunlar hayvan!.' diyor..

Karþýnýzda, genç bir Hitler veya Netanyahu ve emsali tipler konuþuyor zannedebilirsiniz..

Ve devamý sadece hezeyan / saçmalýk deðil, zehir kusuntusu.. 'Emperyalist þeytanî güç odaklarý'nýn içimizde -hem de genetik ilmi adýna-konuþturduðu bir 'yaratýk..'

O 'yaratýðýn' sözleri Arapça olarak da tercüme edilmiþ, 'Görün, Türkiye'de bize nasýl bakýlýyor..' dedirtmeyi hedefleyen bir alçaklýk ve ihanet tuzaðý..

Bu alçakça zihniyeti bu ülke insanýna ve kamuoyuna daha bir bulaþtýran ve prof. bile olmuþ bir siyasî parti baþkaný, 'Ýblis'e tilmizliðimin bu dereceye varacaðýný tahmin etmemiþtim..' diye gururlanabilir.

*

'Tîn Sûresi'nde, 'Biz insaný en güzel þekilde halkettik' diyen 'Hâlîq'ýmýza savaþ açarcasýna, fýtrat itibariyle, 'insan' olarak yaratýlanlar arasýnda ýrk, renk, dil, kavim ve sair farklýlýklarýný, 'genetik ilminin gerçeði' diyerek yüz milyonlarca -Müslüman halký- aþaðýlayan bu gibi 'hizb'uþ-þeytan'ýn, þeytan taifesinin 'toplum'dan tecrit edilmesi için, Ýçiþleri Bakaný Ali Yerlikaya, Adâlet Bakaný Yýlmaz Tunç ve de savcýlarý vazifeye çaðýrýyorum.

Toplumu, 'genetik ilmi' adýna, þeytanî hedeflere yönlendiren böylesi 'yaratýk'lar zincirlenmezse, bunun sonu gelmez.

*

Bir diðer konuya da kýsaca deðinelim:

Dün, Srebrenitsa'daki katliâmýn 29'uncu yýldönümüydü..

1993'te baþlayýp, 'Avrupa'da bir Müslüman devleti istemiyoruz..' diyerek, 250 bine yakýn insan modern-çaðdaþ Avrupa'nýn ortasýnda, sýrf Müslüman olduklarý için öldürülürken; ve o zamanki Amerikan Sav. Bakaný Warren Christopfer, 'Bosna'da bizim ulusal menfaatlerimizi ilgilendiren bir durum yoktur' derken; Fransa Baþkaný Mitterand ise, 'Ben Elisée Sarayý'nda olduðum müddetçe, Belgrad tarafýna bir tek Fransýz mermisi bile atýlamayacaktýr..' garantisi veriyor ve oluk oluk Müslüman kaný akýtýlmasýna 'yeþil ýþýk' yakýlýyordu; þimdi týpký Gazze'de olduðu gibi..

Birleþmiþ Milletler, çoook sonra devreye girdiðinde, Srebrenitsa, BM'nin açýklamasýyla 'Uluslararasý Güvenlikli Bölge' ilân edilmiþ ve Müslüman erkeklerin, 'Silahlarýný býrakýp bu kasabaya sýðýnmasý durumunda kendilerine dokunulamýyacaðý' açýklanmýþtý.. O çaresiz Müslümanlar da öyle yapmýþlardý.. Þehrin güvenliðini de Hollandalý askerlere emanet edilmiþti. Sadece o gün, 9000'e yakýn 'silahsýz Müslüman erkekler', sýrb milislerce kendilerine kazdýrýlan hendeklerin kenarýnda katledilip, hemen oracýkta defnedilirken, Hollandalý askerler, 'hiçbir þey görmemiþ'lerdi.

'Sýrp milislerin cinayetlerine aynýyla karþýlýk verelim..' diyen mücahidlerine ise, (merhûm bilge Müslüman) Aliya Ýzzet Begoviç, 'Onlar bizim öðretmenimiz deðil, düþmanýmýz.. Savaþýn kural ve ahlâkýný onlardan öðrenecek deðiliz..' diyordu..

Ve, sonunda da, Aliya Ýzzet Begoviç, Kasým-1995'deki Dyton Andlaþmasý'ný, Amerikan dayatmasýyla, 'Ben Bosna'nýn bu kadarýný kurtarabildim; gelecek nesiller de daha fazlasýný kurtarsýnlar..' diyerek aðlaya-aðlaya imzalamak ve o 'deli gömleði'ni giymek zorunda kalmýþtý.

Bu acýlarý ve tarihî hesaplaþmanýn mantýðýný unutursak, daha çook Endülüs'ler, Keþmir'ler, Balkanlar, Filistin'ler, Gazze'ler, Çeçenistan'lar, Bosna'lar, vs. yaþarýz..

Mazlûmiyet içinde katledilen bütün Müslümanlarý, acýlarýný unutmadan, rahmet ve dualarla anarak..

**