Bir musibet, bin nasihattan...


Kalemini, hükümete, Ak Parti’ye ve özellikle Baþbakan Tayyip Erdoðan’a karþý kýlýç gibi kullananlardan bir yazar, kendisine gönderilen hakaret dolu mesajlarý yayýmladý köþesinde; en hafifi ‘yandaþ’ ve ‘Kaç para aldýn RTE’den’ olan, bazýsý ‘AKP köpeði’, ‘Ýsrail köpeði’ ve ‘Vahhabi kuklasý’ türünden aðýr hakaretler...


Sebep? Katýldýðý bir TV programýnda kendisinden önce röportajý yayýmlanan Beþþar Esad’ýn Tayyip Erdoðan için kullandýðý saygýsýz sözlere itiraz edip Beþþar için ‘Hacivat’ sýfatýný kullanmasý...


Meslektaþ, kendisine yöneltilen hakaretleri birbiri ardýna sýraladýktan sonra, yazýsýný þu tespitle bitiriyor: AKP’nin toplumu ne hale getirdiðinin kanýtýdýr bu... Bir baþka ülke liderinin ‘umut’ olarak görülmesi, dýþarýdan medet umulmasý, sadece hükümetin deðil, kendilerinden umut kesilen muhalefet partilerinin de can kulaðýyla irdelemesi gereken bir tablodur.”


Her þeyden önce kendisine ‘geçmiþ olsun’ dileklerimi ileteyim, sonra da teþhisinin yanlýþlýðýný ifade edeyim: Siyasi iktidarýn ve siyasetin de çizdiði tabloda herhalde payý vardýr, ancak en büyük pay kendisinin de içinde yer aldýðý bir çevrenin ‘gazetecilik’ anlayýþýndan kaynaklanýyor... Siyasileri küçümseyip her yaptýklarý ve söyledikleriyle alay eden, okurlarýný bu yolla her konuda taraf olmaya zorlayan, kendileri gibi düþünüp yazmayanlarý kolayca ‘yandaþ’ diye yaftalayan bir ‘gazetecilik’ anlayýþýndan...


Bizi bu duruma düþüren, çoðu ayný grubun gazetelerinde toplaþan bir ‘cephe’ evet, maalesef böyle bir ‘cephe’ var ve onlarýn ‘yanlýþ gazetecilik anlayýþý’dýr. Cephenin etkisi altýna düþen okur kitlesi, ‘yandaþ’ diye yaftalayýp her türlü hakareti reva görebildiði meslektaþlarýnýn arasýna ilk farklý tavrýnda iþte içlerinden birini de sokuvermiþ ve daha önce ondan öðrendikleri küfürleri bu defa kendisi için kullanabilmiþ...


Ýtiraza kalkýþmadan önce, ‘RTE’ diye andýðý Baþbakan Erdoðan için yazýlarýnda kullandýðý sýfatlara dönüp þöyle bir göz atmasýný tavsiye ederim. “O Hacivat’a ne oluyor, Tayyip’i bize býraksýn, biz eleþtiririz” demesinin okur kitlesinde neden ‘þok’ hissi uyandýrdýðý yazýlarýndan kolaylýkla çýkarýlabilir.


Okur kitlesinin gözünde, o ve benzerleri, Beþþar Esad’ýn doðal müttefikleridir; buna niçin þaþýrýyor, anlayamadým...


Takdir-i ilâhi iþte, en kýlýçlaþan kalemin bir cümlesi yüzünden ‘afaroz’ edildiðini öðrendiðimiz dün, ayný grubun bir baþka gazetesinin yayýn yönetmeni de okurlarýndan yakýnmaktaydý. Bir gün önce gazetesinde kapak olarak kullandýðý bir vali ile bir CHP’li belediye baþkanýna yönelik eleþtirileri yüzünden okurlardan gelen tepkileri paylaþýyordu yayýn yönetmeni...


‘Aðýr hakaret’edenler varmýþ... “Ýyi de kardeþim” diyordu yayýn yönetmeni-yazar, “Bu kafayla bu memlekette kimseyle ilgili haber yapamayýz! 
Bizim görevimiz, ne partizanlýk ne de karþýtlýk.”


Kusura bakmasýn, ama görevimizin ‘ne partizanlýk, ne de karþýtlýk’ olmadýðý hissini, demek ki, gazetesiyle okurlara tam verememiþ... Tek yanlý þartlanan okur, ‘Vali’ haberleri türüyle bolca karþýlaþtýðý gazetesinden hem nalýna hem mýhýna bir yaklaþým beklemediði için, CHP’li belediyeye pala sallanmasýný hazmedememiþ...


Umarým bu feryatlar “Ne yapýyoruz biz?” sorusunu sordurur da, mesleðimizin içine düþürüldüðü durumdan çýkýþ yolunu beraberce aramaya baþlayabiliriz.