Mister Trump! Ben Türkiye devletinin vatandaşı olan bir Müslüman’ım. Türkiye Devleti’nin Başkanı Recep Tayyib Erdoğan’a yazdığınız ‘tweet’i gördüm ve size birkaç cümle yazmak gereğini duydum.
‘Muhatabım sen değilsin..’ derseniz, bilesiniz ki; Türkiye toplumunu temsil etmesi için Erdoğan’a vekâlet verip, onu ‘umûmî vekil ve Başkan’ olarak belirleyen, 82 milyon ‘asıl muhatab’lardan birisiyim.
***
Mister Trump! -Çok farklı değerler dünyasında yaşıyan iki insan olsak da-, belki, zâhiren ortak bazı noktalarda buluşabiliriz. Çünkü, bir Allah’a ya da Yaratıcı’ya inanıyor ve siz Hz. Muhammed (S)’i kabul etmeseniz bile, özü itibariyle, ilâhî vahyin insanlığa sunucuları olan Hz. İbrahîm, Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ gibi yüce Peygamberlerin öncülüğü noktasında ortak olduğumuzu söylüyoruz.
Biz Müslümanlar, öteki dinlerin mensuplarıyla olan farklılıklarımız üzerine de, Kur’an ifadesiyle, ‘Lekum dinikum veliyedin.. / (meâlen)Sizin dininiz size, benimki de bana../ You have your own religion, and I have mine)’ deriz ve bize saldırılmadığı müddetçe barışı esas alır ve kendi inancımızı başkalarına zorla kabul ettirmeyi haram biliriz.
***
Mister Trump! Siyaset sahnesine atılmanızdan önce adınızı dünyanın en zenginlerinin listesinde görürken; siyasete atılmaya karar verdiğinizde, sizi, ‘İslam ve Müslüman’ düşmanlığını bayrak edinen birisi olarak buluverdik karşımızda.. Ve sizi kazandıran, milyarlarca dolarınız değil; Amerikan halkında uyandırdığınız ‘İslam düşmanlığı (anti-Islamism) ve ‘İslam Korkusu (İslamofobia) idi..
Siz, MisterTrump, bu İslam düşmanlığını yeşertirken, halkınızı geçmişte olmayan şekilde yanılttınız ve de ‘uluslararası hukuk’ diyerek dayattığınız ilke ve kurallarınızı da çiğnediniz ve bu süreç hâlen de devam ediyor.
Mister Trump! Bugün kendinizi dünyanın hem patronu, hem jandarması ve hem de yargıcı olarak gören bir ‘gücetapar’ konumundasınız. Ve bu gücünüze göre şekillenen talep ve dayatmalarınızı ‘adâlet’ sanan bir anlayışa sahipsiniz.
***
Yıllardır Türkiye’de yaşayan ve ‘ülke ve halkımız aleyhinde PKK terör örgütü ile işbirliği yaptığı, casusluk faaliyetlerinde bulunduğu ve FETÖ’nün Ege bölgesi İmamı diye anılan Bekir Baz ile görüştüğü ve stratejiler belirlediği’ iddiasıyla İzmir’de tutuklanıp yargılanmakta olan vatandaşınız Papaz Andrew Brunson'u yargıdan kurtarmak için sürekli baskılar yapmaktasınız.
Bu kişinin, -görüşmediğini öne sürdüğü- Bekir Baz ile 293 kez görüştüğünün teknik incelemede, GSM sinyaliyle tespit edildiği, iddianâmede yer alıyorsa, yargının sonucunu beklemekten başka yol var mıdır?
Böyleyken, Mister Trump, tutuklu olarak yargılanan Papaz Brunson’un suçsuz olduğunu iddia ediyor, Türkiye’deki yargı mekanizması yerine karar vermeye kalkışıyor veserbest bırakılması için ‘Erdoğan’dan bir şeyler yapmasını beklediğinizi’ açıklıyorsunuz.
***
Mister Trump! Papazınız Brunson yargılanıyor. Ama siz, Türkiye’de iki yıl önce, 250’den fazla insanın ölümüne, binlercesinin yaralanmasına yol açan ve ülkenin en hassas siyasî askerî ve güvenlik merkezlerini bombardıman eden kanlı bir askerî darbe teşebbüsünün elebaşı olarak suçlanan ve fitneciliğini Pensilvania’dan hâlâ da sürdüren bir kişiyi ve adamlarını Türkiye’nin onca taleplerine rağmen, ‘Yargının işine karışamayız..’ gibi gerekçelerle koruyor, iade etmiyor ve o kuklanıza yargılanma imkânı bile tanımıyorsunuz.
Evet, bu, sizin adâlet anlayışınızın sadece güce dayandığını ve sizin ancak bir ‘gücetapar’ olduğunuzu ortaya bir daha koyuyor, Mister Trump.. Sadece, iki halkın ilişkilerini değil, insanlığın geleceğini zehirliyorsunuz. Umarım, güce dayanmadan düşünürsünüz.