ABD, 54 yýl önce Küba ile diplomatik iliþkilerini kesmiþ, yarým asýr boyunca yakýnýndaki bu küçücük ada devletine ambargolar uygulamýþ, Sovyetler Birliði’nin Truva Atý muamelesi yapmýþtý.
Söz konusu yýllar boyunca karþýlýklý tüm açýklamalar, iki devlet arasýndaki düþmanlýðýn sürdüðünü göstermiþ olmakla birlikte, Küba yönetimi ABD topraðý sayýlan Guantanamo askeri üssünün tüm elektrik ve su gibi alt yapý ihtiyaçlarýný karþýlamaktan imtina etmemiþti. Hem ABD ile küs olup hem de Guantanamo gibi mimli bir üssün ülkede kalmasý nasýl saðlanmýþ, orasý ayrý. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla bu garip günler geride kaldý.
Orta ve Güney Amerika’dan 35 devletin katýlýmýyla Panama’da gerçekleþen zirvede, Küba ve ABD liderleri ambargolarýn gevþetilmesi konusunda tarihi bir uzlaþýya imza attýlar. Obama yönetimi ilk giriþimi iki yýl önce Nelson Mandela’nýn cenazesi için gittiði Güney Afrika’da baþlatmýþtý. Bu, “sistem karþýtlarý”nýn yanýnda yer alan bir ABD portresi çizmek için de uygun bir zemin olmuþ, Aralýk 2014’te de iki ülke lideri eþ zamanlý olarak iliþkileri “normalleþmek” istediklerini beyan etmiþlerdi.
Küba’da baþka, Mýsýr da baþka
Amerika kýtasýnda “sistemi kuran” ile “sisteme karþý çýkanlar” arasýnda kýna geceleri düzenlenirken, ne yazýk ki Akdeniz’in güneyinde helvalar kavuruluyor. Zira Mýsýr’daki üst mahkeme aralarýnda Muhammed Bedii’nin de bulunduðu 13 Müslüman Kardeþler üyesi için istenen ölüm cezasýný onamýþ durumda. Böylece 2013’ün sonlarýndan bugüne kadar 200 kiþinin idamý kesinleþmiþ oluyor.
Ýdamlarla birlikte çok sayýda müebbet hapis cezasýnýn da onandýðýna bakýlýrsa, Mýsýr’da iktidarý ordu, silah, dýþ destek ve darbe yoluyla ele geçiren kesim Müslüman Kardeþler’in tamamen etkisiz hale gelmesi konusunda son derece kararlý.
Kýsa bir süre önce, “ordu-darbe” marifetiyle iktidarý eline geçirip hiç býrakmayan Mübarek rejiminin devrilmesinde büyük rolü olan Müslüman Kardeþler, bugün istenmeyen insanlar haline gelmiþ vaziyette. Ancak Mýsýr’da da çeliþkili bir durum söz konusu. Zira Ýhvan, IÞÝD gibi sonradan yapýmlandýrýlmýþ bir hareket deðil; dayandýðý zemin hem toplumsal hem tarihsel hem de felsefi bir karþýlýða sahip. Dolayýsýyla 200 kiþiyi asýnca ortadan kalkmasý zor bir yapý var, üstelik idamlarýn gerçekleþmesi halinde Mýsýr’da istikrar saðlanacaðýný düþünmek de zor.
Kazanma-bertaraf etme
Nikah ve cenaze hazýrlýklarýnýn ortak yanlarý bulunuyor. Her iki ülke de ABD tarafýndan terörle iliþkilendiriliyor. Mýsýr’da Müslüman Kardeþler terör örgütü olarak listelerde yer alýrken, Küba “teröre destek veren ülke” baþlýðý altýndaki listede yerini koruyor. Diðer bir ifadeyle her ikisi de ABD nezdinde “terörist”.
Bir diðer ortak nokta ise, Müslüman Kardeþlerin de Küba’nýn da “sisteme yönelik itirazlarý” bulunmasý; hatta her ikisinin de oldukça ABD karþýtý olduklarý söylenebilir. Ancak gelinen nokta itibarýyla anlaþýlan o ki ABD birinin sisteme kazandýrýlmasý, diðerinin ise bertaraf edilmesini tercih ediyor.
Küba’nýn kazanýlmasýna yönelik giriþimler, Amerika kýtasýndaki Latinlerin, Güney Afrika’daki siyahilerin ve Ýran’ýn kazanýlma giriþimlerinin devamý niteliðinde. Öte yandan Müslüman Kardeþler’in bertaraf edilmesine göz yumma ise, IÞÝD ya da El-Kaide ile mücadele kapsamýnda. Bu, ABD’nin rejim yapýlarýný hedef alan, ister silahlý ister silahsýz her türlü Ýslami kuruluþu hedeften çýkarmayacaðýnýn en açýk göstergesi.
Dýþ politikada ne yazýk ki adalet deðil çýkarlar öne çýkar. Bize düþen bu tür geliþmelerden Türkiye’nin en karlý biçimde yararlanmasýný saðlayacak ip uçlarýný ortaya koymak.