Türkiye’nin darbelerle hesaplaþmasý kimilerini rahatsýz ediyor. Hesaplaþmaya açýkça karþý çýkamayanlar, “AKP darbe ürünüdür, darbeleri yargýlayamaz!”dan öteye gidemiyorlar.
Aslýnda kasýt baþka olsa da bu iki cümle bir açýdan doðru.
AK Parti darbe ürünüdür, hatta “darbelerin” ürünüdür; çünkü 27 Mayýs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Þubat’ta darbe üstüne darbe yiyen milletin buna “dur” diyecek iktidar arayýþýnýn sonucudur.
AK Parti darbeleri yargýlayamaz; çünkü darbeleri yargýlamak partilerin, iktidarlarýn görevi deðildir. Ýktidarlarýn görevi, yaþam alanlarý olan siyaset üstündeki vesayet kurum ve anlayýþlarýný ortadan kaldýracak, önceki darbelerle hesaplaþýlmasýný, gelecekteki olasý giriþimlerin önlenmesini saðlayacak yasal düzenlemeleri yapmaktýr.
AK Parti “iktidar” olarak bunu yapmýþ, demokratik olgunluða eriþme yolunda gereken yasal, politik ve psikolojik ortamý oluþturmuþtur.
Gerisi milletin ve onun adýna karar veren yargýnýn görevidir.
28 Þubat, sivil siyaseti tankla, sivil hayatý da takip ve fiþlemelerle emir-komuta altýna alma süreciydi. Millet “hesabýný sorun” diye yargýya baþvurdu, yargý da görevini yapýyor.
Ýzleyin, fiþleyin, atýn
Dönemin “bir numaralý aktörü” Çevik Bir, bugün soruþturmanýn da “bir numaralý sanýðý” olarak gözaltýna alýndý. Diðer þüpheliler de aðýrlýkla BÇG çalýþmalarýnda yer alan isimler. Çevik Bir, 2 Þubat 1997’de Sincan’da tanklarýn sokaða çýkmasýný “Demokrasiye balans ayarý yaptýk” diye açýklayarak aslýnda “siyasete müdahale”yi itiraf etmiþti. “Takip ve fiþleme komitesi” olarak çalýþan Batý Çalýþma Grubu’nun kurucusu olduðunu da sürecin ikinci ismi sayýlan Orgeneral Erol Özkasnak açýklamýþtý:“BÇG’nin fikir babasý Çevik Bir’dir. Adýný o koydu.”
BÇG, 6 milyon kiþinin takip edilerek fiþlendiði, yüzlerce memurun sürüldüðü, yüzlerce subay, astsubayýn ordudan atýldýðý, gazetecilerin andýçlandýðý, kovulduðu sürecin karargahýydý.
Þu çarpýcý belgeler defalarca medyaya yansýdý:
- 14 Þubat 1997, 2. Kolordu Komutanlýðý emri:“Kara Kuvvetleri’nin tüm personeli ve aileleri birer haber toplama vasýtasýdýr.” (Bu emirle“subaylarýn karþý cins ile tokalaþýp tokalaþmadýklarý, evlerinde haremlik-selamlýk uygulamasý, biblo, resim olup olmadýðý, evlilik cüzdanlarýnda baþörtülü resim bulunup bulunmadýðý” bizzat görevli subay eþleri tarafýndan not edildi.)
- 16 Nisan 1997, Harekat Baþkaný Korg. Çetin Doðan (Balyoz tutuklusu) imzalý emir:“Öncelikle Cuma ve bayram namazlarý olmak üzere hutbe ve vaazlar takip edilecek.”
- 29 Nisan 1997, Çevik Bir imzalý emir:“Her ildeki öðrenci yurtlarý, özel okullar, dernekler, vakýflar, Kur’an kurslarý, imam hatip okullarý ve bu kurumlara giden gelenlerin sayýsý ve kimlikleritespit edilecek.”
- 5 Mayýs 1997, Deniz Kuvvetleri emri:“Tüm demekler, vakýflar, meslek kuruluþlarý, sendikalar, üniversiteler, yurtlar, vali, kaymakam, belediye baþkanlarý, müdür, daire baþkaný, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri, parti yöneticileri, yerel basýn kuruluþlarýna iliþkin bilgiler, resim, özgeçmiþ, siyasi görüþleri ve eðilimleri gizli ibaresiyle gönderilecek.!”
Hesap sorma özgüveni
BÇG aslýnda daha kurulduðu yýl “Sarmusak olayý” ile deþifre olmuþtu. Ancak yargýyý harekete geçirecek sivil özgüvene de, süreci yargýlayacak hukuki özgüvene de ancak 15 yýl sonra ulaþýlabildi.
Artýk “28 Þubat süreci”nden deðil “28 Þubat soruþturmasý”ndan sözedeceðiz. Bu soruþturma, kabul gören tanýmla “postmodern darbe”nin intikamý deðil, “hesabýnýn sorulmasý”dýr.
Demokrasi, geçmiþle hesaplaþmalar ve yüzleþmelerle olgunlaþýyor.
CHP ve MHP’den gelen tepkilerin hamlýðý ise bu yazýnýn konusu deðil.