Bizde bir söz vardýr, “yenilen güreþçi, güreþe doymaz” derler. Ayný þekilde eðlence oyunlarýnda da, çocuk oyunlarýnda da hep yenilen taraf yeni bir oyun ister, her yeni oyunda “belki yenerim”i ümit eder. Kumarda da durum aynýdýr, kaybeden kayýplarýný geri alabilmek için yeni oyunlar ister, kazanansa yeni oyundan kaçar.
Siyasette de böyledir: Seçimi daha çok muhalefet partileri ister, iktidar partisi deðil. Kural budur. Nitekim bu memleket henüz seçim yapýlalý bir gün bile geçmeden yeni seçim talep eden pek çok siyasi parti görmüþtür. Mesela siyasetin duayeni Süleyman Demirel’in seçim sonuçlarýný beðenmeyince “bu olmadý iktidar yeniden seçime gitmek zorundadýr” türü çýkýþlarý pek bir meþhurdur.
Muhalefet yeni seçimleri sadece “belki kazanýrým” düþüncesiyle de istemez. Seçim ayný zamanda iktidarý yýpratmak için de iyi bir fýrsattýr. Ýktidardaki parti mevcut sorunlarýn tek sorumlusu olacaðý için yapýlacak seçimler muhalefete geniþ geniþ eleþtirmek, iktidarý daha da yýpratmak fýrsatýný verir.
Rekabet bitti
Oysa bugünlerde siyaset bilimcileri þaþýrtan geliþmeler yaþanýyor. Adeta siyasetin en temel ilkelerinden biri 2012 Türkiye’sinde geçersiz kalýyor: Ýktidar partisi seçimi öne almaya çalýþýyor, anamuhalefet ise buna karþý çýkýyor, direniyor. Hatta gazetelere yansýyan haberlere göre muhalefet partisi deðil de, 10 yýldýr iktidarda olan parti “hareket gelsin, dinamizm” oluþsun diye yeni bir seçim istiyor. Meseleyi boks maçýna benzetirsek ortada çok dengesiz bir manzara var. Ortada bir maç veya yarýþ olduðunu söyleyebilmek dahi zor: Taraflardan biri köþesinde sanki hiç maç yapmamýþ gibi zýplayarak, hoplayarak yeni maçlar talep ediyor, karþýsýndaki rakip ise oturduðu yere yýðýlmýþ, daha maç baþlamadan sahaya havlular atýyor.
Belli ki ana muhalefet yeni bir seçimden umutlu deðil. Özellikle yerel seçimlerde elindeki belediyeleri de kaybetmekten endiþeli. Seçilme yaþýnýn düþürülmesi, askerliðini yapan kiþilere de oy hakký verilmesi, yani seçmen sayýsýnýn geniþlemesi muhalefeti rahatsýz ediyor. Ayný þekilde bazý þehirlerin büyükþehir haline gelmesi de muhalefetin istemediði bir durum.
Muhalefet de deðiþecek
Peki, bu durumda muhalefet nasýl iktidara gelmeyi umuyor? Görünen o ki ana muhalefetin hesabý daha çok iktidar partisinin vahim bir hata yapmasý üzerine kurulu. Daha da önemlisi Baþbakan Erdoðan ile Cumhurbaþkaný Gül veya baþka bir isim arasýnda çýkabilecek bir rekabet muhalefetin tek çýkýþ kapýsý gibi duruyor. Ayný þekilde bazýlarýnda Suriye’de derinleþen çatýþmalar ve bununla baðlantýlý olarak týrmanan terör de hükümeti baþarýsýz hale getirebilir ümidi var. Baþta ekonomi olmak üzere tüm veriler terse dönerse seçmen yeni bir arayýþ içine girebilir. Neredeyse tüm seçimlerin 2015yýlý çevresinde toplandýðýný düþünecek olur isek rüzgârýn terse dönmesiyle iktidarýn tamamen baþka ellere geçeceðini umanlar var.
Anlayacaðýnýz siyaset bugünlerde Türkiye’nin geleceðine ve sorunlarýmýzýn çözümüne dair yeni projeler ve yeni dosyalar hazýrlamaktan çok Bizans oyunlarýna odaklanmýþ durumda. “Projelerim ve çalýþmalarýmla nasýl baþarýlý olurum”dan çok “rakibim baþarýsýz olursa nasýl baþarýlý olurum” anlayýþý hâkim görünüyor. Bu mantýkla belki iktidar kapýlarý aralanabilir, koalisyonda da olsa bir koltuk kapýlabilir. Ancak söz konusu mantýðýn sonunun olmadýðýný Türk siyasi deneyimi bugüne kadar bizlere öðretmiþ olmalýydý.
Son olarak, 2015yýlý Türk siyasetinde gerçekten kritik bir dönüm noktasý. Bu tarihten sonra bazý isimleri siyasette göremeyeceðiz belki. Ancak tüm hesaplarý iktidar partisi üzerine yapmak doðru deðil. Gidiþat 2015’ten sonra iktidar kadar muhalefetin de yeniden inþa edileceðini, birçok ismin seçmen tarafýndan tasfiye edileceðini gösteriyor. Eðer seçimler muhalefeti yeniden kurarsa Türkiye bu yönüyle tarihe geçecek, siyaset bilimine ‘iktidar yýpranmasý’ kavramýnýn tersini, yani ‘muhalefet yýpranmasý’ kavramýný kazandýracak.