PKK da FETÖ’nün devletteki yapýlanmasýný biliyordu. Devlet içinde ne kadar güçlü olduðunu, bizler Türkiye’nin baþýna açtýklarý musibetler sayesinde fark ederken PKK, ortak hamileri olan ABD’nin bilgilendirmesiyle öðrenmiþti zaten. Bu iki terör örgütü, DHKP-C, MLKP gibi irili ufaklý sol örgütleri de yanlarýna alarak bir terör konsorsiyumu oluþturdu ve çözüm sürecini bitirirken Türkiye’yi, darbe mekaniðinin içine çeken yeni bir süreci baþlattý.
Abdullah Öcalan’ý teslim eden ve Fetullah Gülen’i “merkeze” çeken ABD, bu sefer iki oyuncusunu ayný anda sahaya sürdü. Türkiye’nin buna dayanabileceðine pek ihtimal vermiyordu.
Erdoðan’ýn güçsüzleþtirilmesi, itibarsýzlaþtýrýlmasý ve Türkiye’nin söz dinleyen bir ülkeye dönüþtürülmesi, 17-25 Aralýk emniyet-yargý kumpasýyla ya da akabinde giriþilen siyasi mühendislik çalýþmalarýyla baþarýlabilseydi muhtemelen 15 Temmuz’a gerek kalmayacaktý.
Gezi kalkýþmasýndan bu yana Türkiye’deki her farklýlýðý çatýþma konusu yapan, halký kutuplaþtýrmak için her yolu kullanan, Suriye’deki iç savaþý Türkiye’ye hem mezhep hem etnik çatýþma olarak ithal etmeye çalýþan ve bu arada laiklik elden gidiyor pilavýný da piþirmekten geri durmayan bir algý operasyonuna maruz kaldý Türk halký. Buna raðmen 15 Temmuz’da kenetlendi ve benzersiz bir darbe teþebbüsünü benzersiz bir ruh ve mukavemetle püskürttü.
Bütün bu süreçte FETÖ’cülerle PKK’lýlarýn demokrasi, özgürlük, barýþ, insan haklarý kavramlarýný kimseye býrakmadýðýna þahit olduk. Terör örgütü temsilcileri Avrupa ve ABD parlamentolarýnda aðýrlandý, bu ülkelerin ana akým medyalarýnda teröristler özgürlük savaþçýsý olarak yer aldý.
Terör örgütlerinin öldürmeye ara dahi vermeden kendine meþruiyet saðlamaya çalýþtýðý ve medyanýn da buna aracýlýk ettiði ‘tuhaf’ zamanlardý.
Bugün de ayný þekilde PKK medyasýný OHAL kapsamý dýþýnda tutma çabasýna þahit oluyoruz. Terör örgütleri için medyanýn, hendeklere döþedikleri, kamyonetlere yükledikleri patlayýcýlar kadar önemli olduðu ortadayken üstelik. Basýn özgürlüðü, demokrasi, barýþ gibi kavramlarýn örgüt yandaþlarýnca kullanýlamamasý bu yüzden çok önemli. En çok bu kavramlarla propaganda yapýyorlar, ‘barýþ’ diyerek ‘ölüm’ saçýyorlar. Kendilerinden olmayan Kürtleri, çocuklarýnýn gözü önünde katledip sonra da yayýn organlarýnda “AKP’liler hedefimiz” baþlýklarý atabiliyorlar.
***
PKK-FETÖ iþbirliði, ilk kez Gülten Kýþanak ve Ekrem Dumanlý’nýn el sýkýþtýðý o meþhur fotoðrafla kamuoyuna yansýdý. Seçimde oy, sair zamanda propaganda ve algý operasyonu desteði... Þimdi anlaþýlýyor ki yardýmlaþma bundan ibaret deðilmiþ, ittifak Uludere’ye kadar uzanýyormuþ.
Türkiye’yi kutuplaþmaya, darbeye, iç savaþa sürüklemek üzere yapýlan bir iþ birliði bu.
Kobani bahanesiyle Yasin Börü ve arkadaþlarýný katlederken de MÝT TIR’larý üzerinden Türkiye DAEÞ’e yardým ediyor yalanýný dolaþýma sokarken de birlikte hareket ettiler.
6-7 Ekim olaylarýnýn yýldönümündeyiz. Üzerinden iki yýl geçti.
Çözüm sürecini bitiren olaydý Kobani kalkýþmasý. Yasin Börü ve arkadaþlarýnýn davasýnda, þehit çocuklarýn aileleri bas bas baðýrýyor “Kobani kalkýþmasý için çaðrý yapan Selahattin Demirtaþ, Gülten Kýþanak ve Zübeyde Zümrüt yargýlanmadýkça adalet yerini bulmayacak” diyorlar.
Demirtaþ nedamet getireceðine, gidip ifade vereceðine ayný çaðrýyý yineliyor.
6-7 Ekim olaylarýnýn iddia ettikleri gibi spontane geliþmediði, yaptýklarý çaðrýlardan deðil sadece, olay sýrasýndaki HTS kayýtlarýndan da anlaþýlýyor.
Örgütlü bir kalkýþma olduðu, Demirtaþ ve diðerlerinin azmettirdiði belliyken, sýðýndýklarý yerlerde imdat arayan çocuklara emniyetin kayýtsýz kaldýðý 155 kayýtlarýyla sabitken FETÖ ve PKK iþbirliðine baþka kanýt aramaya gerek yok.
Duran Kalkan da zaten “Kendinizi kullandýrtmayýn, bizim savaþýmýz AKP ile” derken FETÖ’cü askerleri göreve çaðýrýyordu!