Bir porsiyon dışkı...

Dışkı işin kibarca söyleneni, bahsettiğimiz şey bok.

Celal Şengör’ün “Dışkı yedirmek işkence değildir” cümlesinden dışkıyı çıkarıp yerine bok yazın, bakın bakalım ne hissediyorsunuz.

Radikal’de Armağan Çağlayan’a verdiği röportajda söylemiş bu sözü Celal Şengör. Başlığı okuyup geçen bir sürü insanın aksine röportajı sonuna kadar okudum.

Önce bilgi hatasını düzelterek başlayalım bu işi konuşmaya...

Dışkı yedirme meselesi 12 Eylül döneminin insanlık dışı uygulamalarından biri değildir.

Ocak 1989’da, Cizre’nin Yeşilyurt köyünde yaşanmıştır.

Yani Özal iktidarının 6. yılına doğru, Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı döneminin son aylarında yaşanan bir olay bu.

Celal Şengör, 12 Eylül’ü savunduğu kadar biliyor olsaydı soruya bir dakika deyip bu bilgiyle karşılık verirdi...

***

Gelelim Celal Şengör’ün bilim tarihinden örneklerle işkence olmadığını anlatmaya çalıştığı dışkı yedirme olaylarına.

Birisi bilim adına dışkısını yiyebilir ve bu işkence değildir ama birine zorla dışkı yedirirseniz bu işkencedir.

Uzatmaya gerek yok, 1989’da yaşanan olayın ardından Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde işkence suçundan mahkum oldu ve kişi başı 300 bin frank gibi rekor bir tazminat ödemek zorunda kaldı.

Bu yargı kararının ardından onun veya bunun kişisel yargılarının zerre önemi yoktur...

***

Celal Şengör değerli bir bilim adamıdır, jeoloji söz konusu olduğunda dünyada adı bilinen isimlerdendir.

Mantık dışına çıkan Kenan Evren savunuculuğu onun kendi kürsüsündeki bilgilerini değersiz kılmamalı.

Kimilerinin çok Atatürkçü ya da darbe heveslisi olarak adlandırdığı Celal Şengör her konuda fikirlerini söylüyor, yazıyor.

Mesela yazdığı son kitapta Mustafa Kemal Atatürk için kullandığı ifadeler klasik cephenin hoşuna gitmedi, “O sadece depremle ilgili konuşsun” gibi laflar edildi.

Öyle bir dünya yok...

Bir overlokçu ya da gazeteci Türkiye ve dünya üzerine konuşma hakkına ne kadar sahipse, Celal Şengör de o kadar sahiptir.

Kaldı ki böyle seçme saçmalamalar dışında, bilimle olan ilişkimize dair yer yer kulak verilmesi gereken eleştirileri de vardır.

***

Gelelim sonuca, Celal Şengör vakası bize gösterdi ki dönemlere ya da kişilere at gözlüğüyle bakmamak gerekir.

Yani 12 Eylül öncesi Türkiye genelinde yaşanan anarşi ve güvensizliğe bakarak Kenan Evren’in her yaptığını onaylamak insana hata yaptırır.

“Asmayalım da besleyelim mi” sözü bir kedi yavrusu için bile söylenmez, Kenan Evren, 17 yaşında idama yolladığı bir insan için söyledi bu sözü.

Eğer Celal Şengör din-siyaset ilişkisine dair eleştirilerinde samimiyse o zaman ayetlerden en fazla alıntı yapan kişinin Kenan Evren olduğu gerçeğini de görmek durumundadır.

Gündemin tıkandığı Pazar gününde medyaya ilaç gibi geldi Celal Şengör’ün sözleri...

İnsan kendi alanında bu kadar değerli olan bir bilim adamının körü körüne böyle bir savunuculuk içinde olmasına üzülüyor.