Bir reklam, bir ilan, bir adam

Geçmişte Türk Hava Yolları’na binmenin değil binmemenin yollarını arardık. THY’nin adı Türk Hata Yollarıydı. Uçakları eskimiş, kabin personeli vurdum duymaz, pilotları ikinci emekliliğini beklemekte. Yolcusu sür-git dua eden, indiğinde toprağı öpen bir hava yoluydu. Türkiye içinde üç beş ilin dışında hiç bir yere uçmazdı; uçtuğu illere de insanlar ototbüsle gitmeyi yeğlerdi çünkü hem çok pahalıydı hem de güven vermiyordu. Yurt dışına uçanlarsa yabancı hava yollarını tercih ederlerdi, sadece yurt dışındaki işçilerimiz indirimli biletlerden yararlanmak adına THY’yi seçerlerdi. 

Bu günlerde THY’nin bir reklamı yayınlanıyor televizyonlarda. Sizi bilmem ama benim gözlerim doluyor. “Dünyanın her köşesine uçsak da ulaşamadığımız bir vatan köşesi varsa görevimizi yapmamışız” gibisinden bir laf düşüyor kulağıma ve uçak bekleyen çocukların gözlerindeki mutluluğu görüyorum çelik kanatlı kuş, bu çocukların yaşadıkları unutulmuş vatan köşesine indiğinde. Türk Hava Yolları, Avrupa’da oturduğu son sıradan birinci sıraya tırmandı ve üç yıldır Avrupa’nın en iyi hava yolu seçiliyor. Ne kadar zamanda gerçekleşti bu? Son on yılda. THY bir adamın dünyaya ve ülkesine bakışını yakaladı ve Hamdi Topçu’yla Temel Kotil’in olağanüstü çabasıyla adam sendecilikten, vurdum duymazlıktan  kurtuldu; Avrupa’nın doruğunda, beş kıtaya uçuyor, yüzlerce milletten milyonlarca insan taşıyor. Yeni Türkiye’nin yenilenmiş hava yolları, vizyonu alın teriyle yoğurunca nelere ulaşılabileceğinin somut bir kanıtı... 

Leon Armanlı, Ermeni asıllı bir Türkiye vatandaşı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ermeniler için yayımladığı taziye mesajını okuduktan sonra bir gazeteye ilan verdi. Armanlı siyasetten hiç anlamadığını, 1915 olaylarını sadece duyduğunu söyledi daha sonra. Televizyona çıkardılar Armanlı’yı, akıllarınca dalga geçmeye çalışan üçüncü sınıf muhabir bozuntuları, Armanlı’ya devletle işi olup olmadığını, ihale kovalayıp kovalamadığını bile sordular bıyık altın dan pişmiş kelle gibi sırıtarak. Armanlı’nın devletle, ihaleyle işi mişi yoktu. “Bu ülkede askerlik yaptım, çocuklarım Türk okullarında eğitimini sürdürüyor. Dedem Leon Agopyan, Atatürk’ün diş doktoruydu. Asılsız iddialarla huzurumuzu bozmasınlar...” demekle yetindi. Ezber bozan bir adam bir taziye mesajı yayımlıyor. Bir başka adamsa bir ilan veriyor ve Başbakan için “siz adam gibi adamsınız ve delikanlısınız...” diyor, devlet adamlığını övüyor. Ve bu ilan birilerini rahatsız ediyor, Türkiye’de iç huzur ve barışı bozmak isteyenler çıldırıyor. Yeni Türkiye böyle bir ülke işte! Başbakanı çıkıp yüz yılın ezberlerini bozabiliyor.  Dr. Halil Berktay gibi Türkiye’nin 1915 olaylarıyla ilgili tutumunu eleştiren biri, başbakanın taziye mesajını okuduğunda göz yaşlarını tutamadığını söylüyor, “şapkam uçtu!” diyor. Ve birileri dövünüyor, niye eski Türkiye’de yaşamıyoruz diye!

Daha otuz yıl önce başbakan yardımcısı, OECD kredisi almak için Lüksemburg maliye bakanının kapısında dört saat bekleyen bir ülkeydik. Şunun şurasında 12 yıl önce iflas  etmiş, 28 Şubat sürecine destek verenlere peşkeş çekilen bankalar kapılarını kapatmış, IMF’den para dileniyorduk. Bu gün Uluslararası Karşılaştırma Programı ICP’nin son raporuna göre Türkiye dünyadaki bütün ülkeler arasında kişi başına düşen GSYH oranında 13. sırada. Gayri Safi Yurtiçi Hasılasından elde ettiği 1.5’lik payla İran, Avustralya, Tayvan gibi ülkeleri sollamış, Suudi Arabistan’la eşit paya sahip olmuş. Hemen önünde 1.6’lık paya sahip Kanada’yla Güney Kore var. Nereden nereye! 

İşte bir reklam, bir ilan ve bir Adam gerçeği!