Bir savaþ çýkarsa; bu, hangi güçler arasýnda olacaktýr?

Artýk, dünyanýn geldiði noktayý konuþan, üst kademedeki bütün devlet adamlarý ve onlarýn konuþma ve siyaset tarzlarýný yorumlayan yorumcular da dünya çapýnda, 3. Dünya Savaþý'nýn eþiðine gelindiðinin korkusunu ifade ediyorlar.

*

Her ülke, dar planda ise, önce elbette kendi hesabýný yapýyor.

'Savaþ patlarsa, acaba, biz ne yaparýz? Bir tarafta yer almak ya da almamak, mümkün olur mu? Bî-taraf (tarafsýz) kalmak mümkün mü ve bertaraf olmayý da getirmez mi? ' vs. gibi...

Hatta niceleri de, bir savaþýn içinde yer almamak için, NATO'dan çýkýlmasýndan bile söz ediyorlar.

*

Evet, 1914'den 2024'e geldik, ama dünya yine 110 yýl önceki durumda...

Kýsaca hatýrlayalým... (Hicrî, 1293'e tekabül ettiði için, halkýmýzýn sosyal hâfýzasýnda kýsaca '93 Harbi' olarak yer eden) miladî-1877-78 Osmanlý-Rusya Savaþý'ndan aðýr bir maðlubiyetle çýkýþýmýzdan sonra, Avrupa'nýn o zamanlardaki en güçlü lideri kabul edilen Prens Bismarck, Temmuz-1878'de teþkil olunan Berlin Sulh Konferansý'nda, Ýngiliz emperyalizmine karþý Osmanlý Devleti'ni kendi yanýna çekmek için 'Dostluk (!)' gösterileri sergilerken... 1580'lerden beri, 300 yýldýr Osmanlý'nýn bir eyaleti olan Bosna-Hersek'i, Osmanlý'dan alýp Avusturya- Macaristan Ýmparatorluðu'na 'sunmuþ'tu!

Ve Avusturya-Macaristan Ýmparatorluðu'nun Veliahtý Ferdinand ve hanýmý Sophia, 35 senedir kendi idarelerinde olan Saraybosna'yý ziyaret ederken, 28 Haziran 1914'de, bir Sýrp milisi tarafýndan öldürülmüþler ve bu cinayet, hiç hesapta olmayan bir þekilde, kýsa sürede bütün dünyayý yangýn yerine çevirivermiþti. Halbuki, Avusturya, hemen Sýrbistan'a savaþ açsa da sýnýrlý kalacaðý sanýlýrken, Sýrbistan'ýn Rusya'dan yardým istemesi ve Çarlýk Rusya'sýnýn da, Slav kavimlerinin birliði ideali olan (Pan-Slavizm) siyasetinin lideri olmasý hasebiyle, Sýrbistan'ýn yardýmýna koþmasý; hemen ardýndan da Almanya'nýn Avusturya yanýnda; Ýngiltere ve Fransa'nýn ve baþlangýçta tarafsýz kalan- Ýtalya'nýn da Rusya yanýnda saf tutmasý, evet, o zamana kadar görülmemiþ bir Dünya Savaþý'na dönüþüvermiþti... Almanya ve Avusturya'nýn yanýna da 3 ay kadar sonra, Osmanlý ve Bulgaristan da katýlmýþtý.

*

Gerçi daha önce de savaþlar oluyordu ama dünya ülkelerinin her birinin þu veya bu tarafta yer almak zorunda kaldýðý, dünya savaþý örnekleri yoktu. Ama 1914'deki o suikast, içerde veya dýþarýda, karýn aðrýsý çeken her devlet, o rahatsýzlýklardan kurtulabilecekleri ümidiyle bu savaþýn içine sürüklenmiþti...

Avrupa'dan baþlayan bu yangýn, Japonya'nýn da, Uzak Doðu'da Çin ve Filipinlere ve Güneydoðu Asya ülkelerine doðru bir harekâtýyla geniþliyordu... Endonezya da Hollanda'nýn müstemlekesiydi.

Afrika kýtasý ise bütünüyle Avrupalý ülkelerin, Kanada, Avustralya, Malaya, Yeni Zelanda ve (Pakistan, Bangladeþ filan yok henüz,) Hindistan da Ýngiltere'nin pençesinde... Ünlü Gandhi, baðýmsýzlýk taleplerine Ýngiltere'nin mülâyemetle bakacaðý ümidiyle, o savaþta, Ýngiltere'yi destekleyeceklerini açýklýyordu.

Ýngiltere, bu arada Ýran'daki etkinliðini daha da arttýrmýþ; buna karþý Rusya da, Hazar Denizi'nin güney kýyýlarýna ve Ýran Azerbaycaný'na sarkmýþtý.

Osmanlý ise, geniiiþ bir coðrafyada Balkanlardan, Kuzey Afrika coðrafyasýna, 'Bilâd-ý Arab' (Arap diyarlarý) denilen geniiiþ coðrafyadan, Hint Okyanusu'na kadar uzanýyordu.

Dünyada müstakil devlet sayýsý, irili-ufaklý, 40 civarýndaydý...

Ve Birinci Dünya Savaþý, 'Ýttifak Devletleri'nin yenilgisiyle sona erdi.

1. Dünya Savaþý'nýn, dünyada 30 milyondan fazla insanýn ölümüne mal olduðu tahmin ediliyor...

Galip devletler, Paris'teki Versailles (Versay) Sarayý'nda yeni dünya düzeni kuruyorlardý; 'barýþý yok eden bir barýþ antlaþmasý'yla...

Ama tamamen buharlaþtýrýlan, parça-parça edilen, sadece Osmanlý Devleti idi ve Müslüman coðrafyalarýnda oluþturulan parçalarýn her birisinin baþýna da, beyinleri ve kalpleriyle Ýngiliz kuklasý olan 'yerli uþaklar, diktatörler, çeþitli yaldýzlý unvan ve sýfatlar ve de 'ulus-devlet çaðýndayýz...' mavallarýyla oturtulmuþtu. Dünya sahnesine güçlü þekilde çýkmaya çalýþan Amerika da, 'Wilson Prensipleri'yle 'ulus-devlet' formülünü, 'parçala -hükmet' siyasetlerine daha bir etkili silâh olarak devreye sokuyordu.

*

Ancak, 'Versailles Barýþ Antlaþmasý'nýn maðluplara dayattýðý zehirli formül, 20 sene sonra, Eylül -1939'da Hitler Almanya'sýnýn ayaða kaldýrdýðý intikam duygularýyla birleþince, 2. Dünya Savaþý daha bir kanlý þekilde baþladý ve 6 sene devam etti ve 60 milyona yakýn insanýn hayatýna mal oldu.

Türkiye, o savaþta, 'kendisine saldýrý olmazsa, silahlý tarafsýzlýk ilkesiyle, tarafsýz kalacaðýný' açýkladý.

*

Hitler Almanya'sý, kapitalist ve komünist emperyalizm güçlerinin el birliðiyle yenildi, ama zafer kazanan taraflar, dünyayý hemen kendi aralarýnda paylaþmak konusunda bir ideolojik 'Soðuk Savaþ' baþlattýlar. Stalin liderliðindeki Sovyet Rusya Komünist Ýmparatorluðu, Doðu Avrupa ülkelerini yuttu... Bu duruma karþý, 'Kapitalist- Hristiyan Dünyasý da, 'Kuzey Atlantik Savunma Teþkilatý' (NATO) adýyla birleþti...

NATO, durup dururken ortaya çýkmadý elbette... Stalin Rusya'sý, Doðu Avrupa ülkelerini yutup, Türkiye'ye de yönelince, özellikle de Ýstanbul ve Çanakkale boðazlarýnýn kontrolünü kendilerinin yapacaðýný bildiren bir gizli ültimatom gönderince, Ýsmet Ýnönü, Stalin Rusya'sýnýn taleplerine 'Hayýr...' dedi ve 'Tarih, halkýmýzýn vatanýna karþý vazifesini yerine getirmediði bir örnek görmemiþtir..' diyerek, zýmnen, 'gerekirse savaþýrýz..' demiþ oldu, ama, 'bu gizli yazýþmanýn' büyük dostumuz Amerika'ya bildirildiðini' de ekledi.. Amerika da kendisine sýðýnan kucaðýna atýlan Türkiye'ye ilgisiz kalmadý ve Türkiye, Kore Savaþý'nda, binlerce askerden oluþan bir Amerikan Ordusunu yok olmaktan, -kendisi yüzlerce kayýp vererek- kurtarýnca, 1953'de NATO'ya lütfen kabul edildi...

*

Þimdi, bu noktalarý hatýrlamayýnca, 'Biz, Rusya ile NATO arasýndaki bir savaþa girmemeliyiz; hatta NATO'dan çýkalým...' diyenler bile görülüyor... Ama NATO, bir askerî ittifak antlaþmasýdýr ve ilk giriþte, 25 yýl, bütün askerî faaliyetlerinizi NATO merkezine bildirmek zorundasýnýz... Herhangi bir NATO üyesine, bir dýþ saldýrý olursa, bütün NATO ülkeleri, o antlaþmanýn 5. maddesi gereðince, o saldýrýya karþý birlikte mukabelede bulunmayý taahhüt etmiþlerdir.

Elbette NATO'nun asýl kumandasý Amerikan emperyalizmindedir; yani, Siyonist Ýsrail rejiminin Atlantik ötesindeki uzantýsýnda...

25 yýllýk üyelik sonunda, üyeler isterlerse çekilebilirler... Çekilmezlerse, üyelik, ayrýlmak kararý verilecek zamana kadar devam eder. Ancak, ayrýlacaðýnýzý bildirdikten sonra, NATO'ya karþý sorumluluðunuz 1 yýl daha devam eder ve ordunuz, NATO' Baþkomutanlýðý'ndan verilen emirleri yine yerine getirmek zorundadýr. Yani, konuyu bir 'þirket ortaklýðý'ndaki gibi 'Ayrýlýyorum...' demekle, ayrýlýk gerçekleþmez. O 1 yýl içinde de, kim bilir ne oyunlar oynanýr.

Keza, elbette üyelerin bütün askerî hareketlerinin, -içerdeki askerî darbeler de dahil-; NATO'dan, yani Amerika'dan habersiz olmasý mümkün deðildir...

(NATO'nun karþýsýnda, komünist dünya da, Sovyet Rusya liderliðinde Varþova Paktý'ný kurmuþtu. Ve 1956'daki Macaristan Ayaklanmasý, 1968'deki Çekoslovakya Ayaklanmasý ve 1970'lerden sonra ise, Polonya'da yýllarca devam eden 'Solidarite/ Dayanýþma' protestolarý, Varþova Paktý güçlerince, Sovyet tanklarýnca ezilmiþti; 'Varþova Paktý' antlaþmasýnýn verdiði yetkilere dayanýlarak... Sovyetler Birliði daðýlýnca, Varþova Paktý da daðýldý.)

'Darýsý (kimin) 'baþýna!' diyelim?

*

NOT: 28 Kasým akþamý Bafra'da 'Yavuz Selim Vakfý'nda; 29 Kasým akþamý da Samsun'da, BÞ. Belediyesi'nin 'Hazinedarzâde Süleyman Paþa Kültürevi'nde, Dünyanýn bugünü ve özellikle Müslüman dünyasýnýn meseleleri etrafýnda bir programýmýz olacaktýr; inþallah...