Bir savcı katlediliyor

İstanbul Adliyesi savcılarından Mehmet Demir... Bir gün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir davetiye çıkardı ve Orhan Pamuk’un ifadesiyle hayatı değişti. Daha doğrusu, “hayatı karardı...”

Bir soruşturma nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun ifadesine başvuracaktı. 

Sadece bir davetiyeydi ve hem bizzat Mehmet Demir’in ifadesine göre, hem de Adalet Bakanlığı yetkililerinin açıklamalarına göre, “sehven” çıkarılmıştı.

Bir kasıt yoktu.

Bir kasıt olmadığını, Mehmet Demir de defaatle dile getirdi.

Hatta daha da ötesine geçti: “Ben parlamentoya ve parlamenterlere saygılı bir insanım. Hangi siyasi partiden olursa olsun, halkın iradesiyle seçilmiş insanlara karşı bir tutum içinde olamam. Bu benim demokrasi terbiyeme aykırıdır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili hadise sehven meydana gelmiştir. Bir dikkatsizlik söz konusudur. Bunu kaç kere söyledim. Çok yoğun çalışıyoruz. İstanbul Adliyesi’nde göreve başladığım günden itibaren 1700 dosyayı neticeye bağladım. Bu yoğunluk arasında gözden 
kaçmış bir durum...”

Gayet yerinde ve makul bir açıklama...

Hayır, bu açıklama Kılıçdaoğlu’nu kesmedi.

Grupta yaptığı konuşmada, Mehmet Demir aleyhinde zehir zemberek ifadeler kullandı. Hatta, çok çirkin hakaretlerde ve iftiralarda bulundu. En hafif ifadesi “Savcı bozuntusu...”

Derken, apartta bekleyen “yeminli Mehmet Demir düşmanları” saldırıya geçtiler.

Davetiyenin geri çekilmiş olması bile tatmin etmedi saldırganlar korosunu. Ve belenen oldu, HSYK 1. dairesi soruşturma açarak savcıyı “geçici görevle” Edirne’ye sürdü.

HSYK, bu hassasiyeti, işadamlarının kesesinden Dubai tatili yapan eski Ergenekon Savcısı ve 17 Aralık girişiminin mimarı Zekeriya Öz’den esirgedi ne yazık ki... Uzun incelemeleri sonucu, “Soruşturmaya yer olmadığına” karar verdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ inisiyatif kullanarak“soruşturmanın devamını” istedi ama belli ki HSYK Zekeriya Öz’e dokunmak istemiyor.

Sürgünle taltif (!) edilen Mehmet Demir’in çilesi bitti mi?

Biter mi hiç.

Bu defa, HSYK 2. ve 3. Dairesi devreye girdi.

İlk hamleyi 3. Daire yaptı...  

TV Net’e çıkıp, “Yargıda ve Emniyet’te oluşan bir cunta hükümete karşı darbe girişiminde bulunmuştur” diyen Mehmet Demir hakkında inceleme başlattı. Ayrıca, ilgili kanalın yöneticilerine bir yazı yazarak (16 Mayıs 2014), Mehmet Demir’in ne maksatla programa 
katıldığını sordu.

HSYK 2. Dairesi daha da vahim bir iş yaptı: Durduk yerde bir “uyarı” cezası ihdas etti.

Nasıl mı?

Bu “ibretlik” cezanın hikâyesi de şöyle:

Savcı Mehmet Demir, vaktiyle (28.9.2009 tarihinde) bir müfettişin hakkında düzenlediği “hal kâğıdı” aleyhine İdare Mahkemesi’nde iptal davası açıyor. Dava dilekçesinde yazdığı bazı ibareler “müfettişe hakaret teşkil edebilir” düşüncesiyle soruşturmaya konu oluyor, bu soruşturma daha sonra ceza davasına dönüşüyor. Mahkeme sonucunda Mehmet Demir beraat ediyor.

Derken, aradan geçmiş 5 yıl, HSYK 2. Dairesi devreye giriyor ve sözlerinin suç teşkil etmeyeceği kesin hükümle karar altına alınmış olmasına rağmen, Mehmet Demir’i uyarı cezasıyla cezalandırıyor... Bir sonraki aşama, herhalde, meslekten men... 

Mesele, Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderilmiş ve anında geri çekilmiş davetiye mi?

Elbette değil.

Mesele bu kadar basit olamaz...

Mesele, Mehmet Demir’in 17 Aralık operasyonuna karşı çıkması, Muammer Akkaş’ın “korsan bildiri”sini destekleyen HSYK’yı sert sözlerle eleştirmesi, “Yargıda ve Emniyet’te oluşan bir cunta hükümete karşı darbe girişiminde bulunmuştur” demiş olması.

Bütün mesele bu...

İlgililerin ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın dikkatine sunulur.