Normal insanlar için “bir þey” kelimesi, adýný unuttuðunuz veya söylemek istemediðiniz bir nesne için kullanýlýr.
Ancak FETÖ’nün haþhaþileri için durum biraz farklý. Onlar “bir þey” derken sizi bizi kastediyorlar, öldürülecek “insan”larý iþaret ediyorlar.
Nereden mi biliyorum?
15 Temmuz gecesi Külliye’yi vuran, bizim vergilerimizle alýnan F-16 savaþ uçaklarýný uçuran pilotlar ile kule görevlileri arasýnda geçen konuþmadan anlýyoruz.
Ayný anda havalanan ve eski Hava Kuvvetler Komutaný Akýn Öztürk’ün damadý Hakan Karakuþ tarafýndan yönetilen haþhaþilerin konuþmalarýndan iki hedefleri olduðunu anlýyoruz.
Ýlk hedef Marmaris’te ellerinden kaçýrdýklarý Erdoðan’ý, havada öldürmek. Bunun için F-16 pilotlarýna talimat veriyor. Fakat bir askerin asla kullanmayacaðý jargonla hitap ediyor.
“Hocam vereceðimiz uçak muhtemelen Cumhurbaþkanlýðý forsu olacak kocaman bir uçak Cumhurbaþkanlýðý forsu olan bir uçak.”
Kayýtlý telsiz konuþmalarýnda birbirlerine “hocam” diye seslenen askerler! uçaðýn “önlenmesini” istiyor.
Ayný saatlerde Külliye üzerinde uçan uçaklarda da benzer ifadeler var.
“Þahin2 Filo!”
“Devam edin.”
“Hocam sizde gözlük var mý?”
Hadi “askerler!” arasý bu ifadeleri arkadaþlýk çerçevesinde kabul edelim de. Þu ifade aslýnda bunlarýn ne kadar vahþi ne kadar gaddar olduklarýný gözler önüne seriyor. Pilotlarýn nereyi vurmasý gerektiðini söyleyen ise Akýn Öztürk’ün damadý Hakan Karakuþ.
“Ýstenen vuruþ noktalarýný tekrar eder misiniz?”
“Hakan Karakuþ: Yol kavþaðý ve cami önü...”
“Hepsine tek tek ateþ edeceðim...”
“H.K.: Mutabýk. 3 tane...”
“Yol kavþaðý ve Cami önü tamamlandý, 3’üncüsü koordinatýn batýsýnda herhangi bir noktaya mý?”
“H.K.: Bir þey yoksa atmayýn...”
Birbirlerine “hocam” diye hitap eden haþhaþilerin komutaný Hakan Karakuþ üçüncü bombayý “Bir þey yoksa atmayýn” diyerek boþa harcamayýn mesajý veriyor. Ýþte o hainin “bir þey” diye tarif ettiði sizsiniz, biziz.
Gel de idam geri gelsin diyenlere hak verme..
Nasýl sanatçý olunur?
23 Nisan’a gülümseme, 19 Mayýs’a gönderme, 30 Aðustos’a asker selamý, 29 Ekim’e güzelleme yapacaksýn...
“Atam seni çok özledik” sözünü araya dereye sýkýþtýracaksýn.
“Yenilmiyoruz ama çok canýmýz acýyor” diyeceksin.
“Sen olsaydýn”la baþlayan cümleleri arka arkaya sýralayacaksýn.
Mutlaka ama mutlaka Anýtkabir’e gidip fotoðraf çektireceksin.
Tüm bunlarý yaparken samimi görüneceksin.
Bu sayede iktidara yakýn durumunun “görüntüden” ibaret olduðu imajýný vereceksin ki, menfaatini her iki tarafta da sürdürebilesin.
Bu sayede “deðerli” sanatçý olacaksýn.
Ýyi ama tüm bu numaralar 28 Þubat döneminde kalmamýþ mýydý?
Hala bu numaralara kanan Kemalist-Laik teyzeler, amcalar kaldý mý ki bu rol kesmeleri sürdürüyorsun ey sanatçý!?