Bazýlarý bugün olup bitenleri siyasi tarihimizin talihsiz dönüm noktalarýyla paralellikler kurarak açýklama eðilimindeler; görüþlerini okurken tüylerim diken diken oluyor, içimden ‘’Aðzýnýzdan yel alsýn’’ diye baðýrmak geliyor...
Nedense ben farklý bir ülkede yaþanmýþ bir olayla bugün arasýnda benzerlikler buluyorum; orada yaþananlara bakarak bizde olup bitenleri daha kolay anlýyorum...
Murat Belge yaþý ve kârihasý gereði ülkemizdeki bütün askeri müdahaleleri iyi hatýrlayabilecek bir aydýn; bir yýl arayla kendisiyle yapýlmýþ söyleþilerin (T24, Hazal Özvarýþ) ikisinde de ayný sözcüðü terennüm etmesi mânidar. Bir yýl önce ‘’Türkiye’de bir darbe daha olmayacak diyemeyiz’’ demiþ ve ‘’Kürt meselesi sarpa sarar, Erdoðan kafasýnýn dikine gider, ciddi gaflar yapmaya devam ederse gene ‘darbe’ olur’’ diye eklemiþti...
Geçen gün þunlarý söyledi Murat Belge: “Ben eminim, binbaþýdýr, albaydýr, þu an aralarýnda ‘Bunlarý bir þey yapýp devirmek lazým, yoksa memleket batacak’ diye konuþan subaylar mutlaka vardýr. Bunlarýn arasýndan bir adým daha atarak ‘O halde sen, ben ne yapalým’ diyenler de çýkar. (..) 27 Mayýs’tan sonraki olaylarda (12 Eylül darbesi gibi-T24) bizim asker hiyerarþi içinde davranmayý seçmiþti, ama 27 Mayýs hiyerarþiye de karþýydý. Çünkü üst rütbeliler siyasi iktidara karþý bir þey yapmayý düþünmüyorlardý. Þimdi tekrar 27 Mayýs’a dönüþ olabilir. Böyle bir ihtimal ‘yok’ denilip, silinip atýlacak þey deðil. Endiþe verici ölçüde benzerlikler var.”
Okay Gönensin’le ayný yaþtayýz; 27 Mayýs’ý (1960) ilkokul çaðýmýzda idrak etmiþtik. O da, Vatan’da, konuya, ‘’27 Mayýs 1960 öncesiyle bugünün havasý arasýnda toplumsal kutuplaþma açýsýndan gerçekten büyük benzerlik var’’ diyerek girdiði son yazýsýnda, o dönemde DP kadrosu hakkýnda basýn tarafýndan yayýlmýþ iftiralarý hatýrlatýyor. Okuyalým: ‘’1960 öncesi, halkýn bir kýsmý, öðrencilerin kýyma makinelerinden geçirildiðinden de çok emindi, ülkenin maliye bakanýnýn, dýþiþleri bakanýnýn büyük yolsuzluklar yaptýðýndan da.’’
Radikal’de yazan Orhan Kemal Cengiz soðuk algýnlýðýndan kývrandýðý ruh haliyle kaleme aldýðý yazýsýnda ‘koþullar’ dediði darbe altyapýsýný hazýrlayan havayý aktarýyor. “Darbeden söz ettiðinizde, bunu hayal ürünü zanneden insanlar, o kadar kolay ve süratle ülkenin öyle bir ortama sürüklenebileceðini anlamýyorlar’’ dedikten sonra kasvetli bir tablo çiziyor: ‘’Üç tane bomba patlar, beþ tane suikast olur, ekonomi bir anda þirazeden çýkar, falan derken bir bakmýþsýnýz ki bütün ‘koþullar’ hazýr hale gelmiþ...’’
Ancak ateþi yükselmiþ birinin kaleminden çýkmasý kabul edilebilecek hüküm cümlesini de aktarayým: ‘’Bütün bunlarýn kolayca olabileceði bir ortama doðru hýzla ilerliyoruz maalesef.’’
Murat Belge, Okay Gönensin, Orhan Kemal Cengiz bu yazýlarý ‘’Darbe olsun’’ temennisiyle kaleme almadýlar herhalde; hükümeti uyarma amaçlý yazýlar bunlar... Ancak, bu halleriyle bile, yazýlarý, bana, 1960’lar ve 1970’lerde, Ýngiltere’de ‘solcu’ baþbakan Harold Wilson’u iktidardan alaþaðý etmek için kollarý sývamýþ ‘iþadamlarý-basýn patronlarý-istihbaratçýlar-asker’ çevrelerinin giriþimleriyle bugün bizde olanlar arasýnda paralellik kurma imkâný veriyor... Sonunda, Wilson, dört yýllýðýna yeniden baþbakanlýða gelmesinin üzerinden henüz iki yýl geçmiþken, koltuðu býrakýp kaçmýþtý.
Kaçmasaydý darbe olacaðýna inanýyordu.
Evet, evet, Ýngiltere’de yaþandý bu olay... Sokaklar hareketlendirilmiþ, Wilson’un ‘Sovyet casusu’ olduðu söylentisi yaygýnlaþtýrýlmýþ, gazeteler kampanya yürütmüþtü...
Tek benzemez, Washington ile Tahran arasý yakýnlaþma sonrasýnda Tayyip Erdoðan için ‘Ýran ile fazlasýyla içli dýþlý’ yakýþtýrmasýnýn kullanýlamaz hale dönüþmesi... O kart Obama’nýn Ruhani’ye kredi açmasýyla iþlevsiz kalýverdi.
Her dönemde ne yapacaklarýndan asla emin olunamayacak maceracýlar vardýr, ama günümüzde ‘darbe yapmadan ayný sonucu alma yöntemi’ daha geçerli gibime geliyor...