Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

‘Bir sinek bir mandayý kaldýrýp yere vurdu..'

Çin, 1 milyar 500 milyona yaklaþan nüfusuyla bir dünya devi.. Nerdeyse, dünyadaki bütün Müslümanlarýn nüfusuna yakýn bir rakam..

Yarým asýr öncelerde Çin’in nüfusu, 1 milyar kadardý ve Mao’dan sonraki ikinci etkili isim olan baþbakan Chu En Lai, ‘Çin’e karþý bir savaþ açýlýrsa, bundan; hattâ, bir nükleer savaþtan bile korkmadýklarýný; çünkü, öyle bir savaþta kendilerine karþý nükleer silâh kullanýlsa dahi, en fazla 400 milyon insan yitireceklerini, ama, geride 600 milyon kalacaðýný’ söyleyip, ‘O da bize yeter..’ þeklinde tuhaf görüþleri dile getirebiliyordu.

***

Þimdi Çin’in nüfusu, onca ‘doðum sýnýrlama ve yasaklama’çabalarýna raðmen, 500 milyon daha arttý.

Ama, ilginçtir; 1,5 milyara varan nüfustan 300 milyonu, yani 5’te biri, kapitalist Amerikan emperyalizminin en zenginlerinden de yüksek bir hayat standardý içinde yaþýyorlar; geride kalan büyük kitle ise, açlýk içinde ölmüyorlar ama, o zengin sýnýfýn hayat seviyesini hayâl bile edemeyecek kadar orta ve alt gelir katmanlarýnda yaþýyorlar. Ve ironi gibi, ama, dünyanýn en büyük kapitalist gücü, ‘Çin Komünist Partisi..’!!

Çünkü, elinde trilyonlarca dolarlýk dev bir servet olup, Trump, Çin’le yapmaya kalkýþtýðý ‘ticaret savaþlarý’ndan, Çin’in, elindeki o ‘dolar gücü’yle Amerikan sistemini sýkýntýya sokabileceðini düþünerek, geri adým atmaya mecbur kalmýþtý.

***

Ýþte bu müthiþ büyük Çin ve bütün dünya, bugün Çin’den yayýlan bir hastalýðýn pençesinde..

Hastalýðýn âmili olan virüs, milyarlarca büyütülmüþ fotoðrafý, ‘krallarýn- kraliçeler’in ‘tâc’ýna benzediði için, ‘tâc’mânâsýna gelen ‘Corona’ diye isimlendiriliyor.

***

Yûnus Emre’nin 750 yýl öncelerde; ‘Bir sinek bir mandayý kaldýrýp yere urdu, yalan deðil gerçektir, ben de gördüm tozunu..’ diyordu.

Evet, Yûnus, sineði görmemiþti, ama o mandanýn yuvarlanýþýnýn tozundan anlamýþtý konuyu..

***

Köylerde yaþamayanlar bunu anlamakta zorlanýp, ‘Bir sinek bir mandayý nasýl yere vurur?’ diyebilirler elbette.. Ama,aynen öyledir. Biz köy çocuklarý biliriz bunu.. Diðer sineklerden çok farklý bir cins küçük sinek, çayýrlarda otlamakta olan sýðýr ve mandalarýn bedenlerine konup ýsýrýnca, bu hayvanlar ne yapacaklarýný þaþýrýrlar ve saða-sola çaresizce koþuþmaya baþlarlar ve o sinekten yine de kurtulamazlarsa, kendilerini yere vurarak toz-toprak içinde debelenir ve böylece sinekleri kaçýrýr veya ezerler.

Yûnus da büyüklenenlere bir ibret dersi olmasý için bu örneði söyler.

***

Hatýrlayalým; binlerce yýl öncelerden gelen kadîm rivayetlere göre, Nemrud da burnundan giren bir sineðin verdiði rahatsýzlýðý gideremeyince, o sineðin beynine girdiðini düþünüp onu öldürtmek için kafasýna tokmaklarla vurulmasýný emretmiþ ve o darbeler altýnda can vermiþtir.

***

Bugün sadece Çin deðil, bütün dünya o ‘Coronavirus’ tehdidi altýnda ve zerrelerin zerresi bu ‘canlý’ varlýk, bütün insanlýða korku ve aklýný kullanmak isteyenlere de müthiþ bir ders vermektedir. Dünyanýn hemen her tarafýna yayýlmýþtýr ve yayýlmak istidadýndadýr. Hastalananlarýn sayýsý yüz binlerle, ölümler de resmî açýklamalara göre, binlerle ifade ediliyor.

Ve, Çin’den sonra en büyük darbeyi Ýran ve Ýtalya yemiþ bulunuyor.

***

Çin’le büyük çapta ticarî alýþ-veriþi olduðundan ve iki taraflý on binlerce tâcir gidip geldiðinden; Ýran makamlarýnýn bu tehlikeyi ilk anda, -Türkiye Saðlýk Bakaný Fahreddin Koca’nýn tavsiyesine raðmen- ciddîye almadýðý anlaþýlýyor. Gerçi, Saðlýk Bakaný Dr. Nemekî’nin de, ‘Çin’le uçuþlarýn iki taraflý olarak hemen durdurulup, Meþhed ve Qom gibi 24 saat devamlý týklým týklým olan ziyaret merkezleri olan þehirlere giriþ çýkýþlarýn yasaklanýp qarantina altýna alýnmasýný’ C. Baþkaný Hasan Ruhânî’den istediði; Ruhânî’nin de bunu derhal en üst makam olan Ýnkýlab Rehberi Ali Khameneî’ye ilettiði, Khameneî’nin bu tedbirleri kabul etmediði ve bunun üzerine Saðlýk Bakaný’nýn istifa ettiði, ancak Ruhânî’nin bu istifayý kabul etmediði, 15 yýl öncelerde Ýran Meclisi’nde milletvekilliði de yapan ve bu hastalýk sahasýnda ünlü bir uzman olan doktor Nûreddin Pîrmüezzin tarafýndan evvelki gün açýklanmýþ bulunuyor.

Þimdi ise, hastalýðýn bütün Ýran’a yayýldýðý anlaþýlmakta.. Ölümlerin sayýsý da 300’ü aþtý. Üstelik vefat edenler arasýnda, yüksek seviyeli onlarca þahsiyetler de bulunuyor. Þimdi artýk Cuma ve cemaat namazlarý bile yasaklanýyor, çok gecikmiþ bir tedbir olarak.. Daha da tehlikeli olan ise, Tahran’ý terkedip kendi þehirlerine dönenlere ise halkýn tepki göstermesi, ‘Hastalýðý buraya getiriyorsunuz..’ diye, onlarýn arabalarýný taþlamasý.. Yani, halk usûlü qarantina..

Haydi, Ýran böyle.. Ama, Ýtalya’da binlerce insanýn bu hastalýða yakalanýp yüzlercesinin can vermesi nasýl izah edilecektir?

***

Bu konuda, Saðlýk Bakaný Dr. Fahreddin Koca’nýn bu hastalýðýn zuhûr ettiði ilk andan itibaren yaptýðý gayretli çalýþmalar sanýrým herkes tarafýndan takdir edilecek çaptadýr.

Herkesin de aklî-týbbî tedbirleri hafife almamasý temennisiyle..

***

-Þevket Kazan aðabeyin ardýndan-

Kardeþliðin kadrini ‘seng-i musallâ’da mý bileceðiz?

Merhûm Necmeddin Erbakan’ýn en yakýn çevresinden Þevket Kazan aðabey uzun zamandýr süren hastalýðýndan sonra 9 Mart 2020 günü fâni dünyaya vedâ etmiþ bulunuyor.

Merhûmla 45 yýl öncelerden beri hem Türkiye’de ve hem de 1980 sonrasýnda Ýran’da ve Almanya’da uzuuun beraberliklerimiz, sohbetlerimiz ve dile getirilmesi faydalý olacak bir çok hâtýrâlarýmýz oldu. Ama, þimdi sýrasý deðil.. Þevket aðabeye, çýktýðý bu ebedî âlem yolculuðunda, Allah’uTeâlâ’dan hayýrlar ve rahmetler niyaz ediyorum.

***

Dün Ankara- Hacýbayram Câmiinde ikindi namazýndan sonra kýlýnan cenaze namazý öncesinde, bugün birbirlerine küskün, kýzgýn veya ayrý yerlere düþmüþ bir çok ’eski dost’ isimler görülüyordu.

Recaî Kutan aðabey, önceki C. Baþkaný Abdullah Gül, Meclis Baþkaný Mustafa Þentop, Numan Kurtulmuþ, SP Gen. Baþkaný Temel Karamollaoðlu, GP Gen. Baþkaný Ahmed Davudoðlu ve diðerleri..

Sonra Cumhurbaþkaný Tayyib Erdoðan da geldi ve Numan Bey’le Abdullah Bey arasýnda, saftaki yerini aldý.

‘Coronavirus’ tehdidi yüzünden musafaha etmemeyi, kucaklaþmamayý tavsiye eden Erdoðan bu tavsiyesine kendisi de sýký þekilde riayet etti ve kimseyle el sýkýþmadý. Böylece, kýrgýn olduklarý düþünülenlerin, o ‘seng-i musallâ’ kenarýndaki tavýrlarýnýn mahiyeti gözlemlenemedi.

Ama, Erdoðan’la Abdullah Gül arasýna giren kiþi her kim idiyse, (Asiltürk’e benziyor gibiydi), onu anlamak zordu.

Lûtfî Doðan hoca’nýn kýldýrdýðý cenaze namazýnda, cemaate yönelttiði ‘Merhûmun iyi bir Müslüman olduðuna þahidlikeder misiniz?’ þeklindeki ‘hüsn-i þehadet’ sorusuna, ‘Ederiz..’ diye karþýlýk verildi; ‘helâllikler’ istendiðinde de, ‘Helâl olsun!’ sesleri yükseldi.

Çünkü, dün orada birbirlerinin el sýkýþmalarý olmasa bile, birbirlerine bakmamak için gözlerini bile kaçýrmalarý gözlerden kaçmýyordu. Ve onlar da yarýn ayný ‘seng-i musallâ’ya geldiklerinde, birbirlerine haklarýný helâl ettiklerini açýklarken, ne kadar inandýrýcý olacaklar?

Ayný inanca baðlý olarak, ayný kýbleye yönelenlerin, ‘hüsn-i sehadet’leri de, ‘helâllik’ isteyiþler de, yanlýþ yaptýðýna inananlar tarafýndan, birbirlerine, musallâ taþýna uzanmadan önce karþýlýklý olarak gerçekleþtirilse, daha Müslümanca bir tavýr olmaz mý?

***