Bir siyasetçi eþi olarak Nazmiye Demirel

Nedendir bilmiyorum; aylar önce, Avusturyalý yönetmen Michael Haneke’nin Oscar kazanan Amour filmini izlediðimde, 2005 yýlýndan bu yana Alzheimer hastasý olan, 9. Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel ve önceki gün vefat eden eþi Nazmiye Demirel gelmiþti aklýma.

Film, insanlarla arasýna set çekmiþ yaþlý bir çift olan Georges ve Anne’ýn, tedavisi mümkün olmayan bir hastalýða verdikleri mücadelenin öyküsünü anlatýyordu.

Bende klostrofobik duygular yaratan filmi izledikten sonra, internette Nazmiye Demirel’in son durumuna (yaþayýp yaþamadýðýný hatýrlayamadým bile) iliþkin bir haber olup olmadýðýna bakma ihtiyacý dahi hissetmiþtim.

Doðrusunu söylemek gerekirse, Nazmiye Haným’ýn evlerinde deðil bir hastanede yatýyor oluþu ve Demirel çiftinin en son yüz yüze iki ay önce görüþmüþ olmalarý, en az Georges ve Anne’ýn trajik öyküsünün finali kadar beni sarstýðýný söylemeliyim.

Tuhaf; Nazmiye Demirel’in Güniz Sokak’taki evde olduðunu ve evlerinde ‘özel bakým’ yapýldýðýný, Süleyman Demirel’in Güniz Sokak’a baðlanýp pek dýþarý çýkmamasýný da ‘eþinin hastalýðýna’ baðlýyordum.

Ýkisini hiç ayrý düþünemedim.

Hele, Georges’in, yatalak olan eþine bir bebek gibi bakarken, evlerine kýzý geldiðinde Anne’ýn yattýðý odanýn kapýsýný kilitlediði sahnede... Darbeleri Araþtýrma Komisyonu üyeleri, Demirel’i dinlemeye gittikleri gün... Kocasý yan odada Darbeleri Araþtýrma Komisyonu’nun sorduðu sorulara ‘binaenaleyh þimdi çay simit’ ikram ederken, Nazmiye Haným’ýn artýk ‘Türkiye’nin zor yýllarý’na dair zihninde hiçbir þey kalmadýðý için, kapýsý kapanmýþ bir odada öylece yattýðýný düþünmüþtüm.

***

Nazmiye Demirel’in vefatý üzerine bir kez daha ‘siyasetçi eþlerini’ düþündüm.

Sadece Türkiye’de deðil tüm dünyada lider eþleri her dönemde, kocalarýnýn üzerinde olduðu kadar, ülkenin geleceðini ilgilendiren hususlarda da etkili olduklarý gerçeðini bir kez daha fark ettim. 

Bakmayýn siz vefatýnýn ardýndan ‘siyasetçi eþi’ olarak hep geri planda kaldý diye yazýlýp çizilmesine.

Demirel’in eve geç gelmesine sinirlenip ‘nereden geldiysen oraya git’ deyip kapýyý gösteren de odur, uçakta gazetecilere demeç verdiðinde ‘yine çok atýyorsun Süleyman’ diyen de...

Dönemin baþbakaný Tansu Çiller,  Demirel’le ters düþünce, tüm protokolün önünde ülkenin Baþbakanýnýn elini sýkmayýp geçiþtirebilmek siyasete mesafeli olmaksa eðer... Yine Tansu Çiller’in ekonomik darboðazda olan ülkeye kaynak bulabilmek için ‘lojmanlarý’ gündeme getirdiðinde, ‘Kýzým sen hiç lojmanda oturdun mu?’ diyerek ayar vermek... Siyasetçi eþi olarak ‘geri planda’ kalmaksa ben almayým!

Bilakis ‘köþkte tarhana kuruturdu, her sabah namazýný kýlardý’ diyecek kadar kendisini yakýndan tanýyanlar, Nazmiye Haným’ýn her iktidarda mutlaka ‘bakan’ý olduðunu söylüyorlar. Bilakis, kendisine siyasi sorular soran gazetecilere ‘Bizim aramýzda iþbölümü vardýr, siyasi konularda Süleyman Demirel konuþur!” diyecek kadar siyasetin inceliklerini de nerede ne konuþmasý gerektiðini de bilen birisiydi.

Hatta, bir gezide kocasýnýn kendisine ‘Ayçiçeklerini görüyor musun, þurada da bir çimento fabrikasý var’ dediðinde ‘Bunlarý yaptýn da ne oldu Süleyman?’ diyecek kadar ülkede olup bitenin farkýndaydý.

***

Mehmet Turgut ‘Siyasi Kesitler’ kitabýnda, 1970’li yýllarda gerçekleþen Elazýð gezisinden bahseder! Yol boyunca ortaokul ve liseli gençler ellerinde bayraklarla Demirel’i ‘Tek dersten geçmek hak, bir dersten sýnýfta kalýnmaz ki?’ baðrýþmalarý içinde karþýlarlar. Nazmiye Haným bunun üzerine kocasýný “Niye vermiyorsunuz bu hakký. Verin gitsin. Ana ve babalarýnýn oylarý var. Nasýl olsa seçimlere gidilmekte” sözleriyle sýkýþtýrýr.

Sonuç...

Demirel o sýrada Ege’de bir gezide olan Milli Eðitim Bakaný’ný kastederek “Bu arkadaþýmýz Ege’de konuþup duruyor. Bu iþ bakan ve bakanlýk iþi deðil ki birader, hükümet iþidir. Bu sorun neyse onu bulup çözeceðiz ve çocuklarýmýza bu hakký vereceðiz” der.

Nazmiye Demirel için ‘siyasete mesafeliydi’ demek büyük haksýzlýk olur, “Aramýzda iþ bölümü yaptýk, Süleyman bey konuþur ben konuþmam!” sözü bile siyasetin ne kadar içerisinde olduðunun bir göstergesidir. Ben onun sadece ‘Demirel’in kara kutusu’ deðil Türkiye’nin zor yýllarýnýn da ‘kara kutusu’ olduðuna inanmýþýmdýr.

Ve asýl Nazmiye Haným Alzheimer hastalýðýna yakalandýðý zaman üzülmüþtüm.

Allah rahmet etsin.