Bir suç duyurusunun düþündürdükleri

Bir grup avukatýn, Gezi eylemleri sýrasýnda kýþkýrtýcý yayýnlar yaptýklarý ve darbeye zemin hazýrladýklarý gerekçesiyle bazý gazeteler hakkýnda suç duyusu yapmasý tartýþma yarattý.

Bu yeni bir Kerinçssiz olayý diyerek avukatlarýn suç duyurusunu eleþtirenler var.

Acaba durum gerçekten bu mu?

Hrant Dink ve Orhan Pamuk gibi aydýnlarla uðraþýp durmuþ ve bunu da darbeye zemin hazýrlamak amacýyla yaptýðý ortaya çýkmýþ Ergenekon üyesi ve mahkumu bir kiþinin adý ve eylemi, ‘Gezi eylemleri sýrasýnda, medyanýn þu þu yayýnlarý darbe ortamýna hazýrlýk yapmak ve kýþkýrtma amaçlýdýr’ diyerek suç duyurusunda bulunan hukukçularla nasýl karþýlaþtýrýlabilir?

Gezi olaylarýnda yabancý ve yerli medyanýn yaptýðý kýþkýrtýcý yayýnlarýn, olaylarýn týrmanmasýna sunduðu katkýyý görmezlikten gelmek mümkün mü acaba?

Tamamen dezenformasyon olduðu ortaya çýkan, ama her defasýnda da birinci sayfadan verilen haberlerin hukuk yoluyla hesabýnýn sorulmasýný istemek neden eleþtiri konusu oluyor anlamak mümkün deðil.

***

Geçmiþte benim yazý yazdýðým gazetenin baþyazarý, PKK’nin ‘devrimci halk savaþý’ baþlattýðýný ilan ettiði, daðlardan gencecik insanlarýn cesetlerinin toplandýðý, kadýnlarýn çocuklarýný ölümden korumak için canlý bombalarýn üzerine atlayýp can verdiði bir dönemde, ‘Kürtler’in yarýsý silahlý isyana hazýrdýr, Erdoðan 20 milyon Kürdü içine týkacaðý hapishaneler yapacak’ diye yazdýðýnda acaba kimse bu yazýlarýn daða çýkmak için kaný kaynayan Kürt gençleri arasýnda nasýl da heyecanla karþýlandýðýný, bu yazýlarýn þiddete tanýnan toleransý nasýl da makbul hale getirdiðini hiç düþündü mü? 

Daha genel söyleyeyim. Devletin 1990’lý yýllarda izlediði yok etme, katliam ve þiddet politikalarýný meþru ve haklý gösteren medya yayýncýlýðý olmasa, JÝTEM’in binlerce cinayete imza atmasý mümkün olur muydu?

1990’lý yýllarýn OHAL’i ve Devlet terörü bitti diye üzülenler ve bu üzüntülerini kahramanlýk nutuklarýyla fýrsat buldukça dile getirmekten çekinmeyenlerle, 21 Mart’ta silahlý mücadelenin sona erdiðini ilan eden Öcalan’ýn mektubu Diyarbakýr’da okuduðunda, yüzüne bir anda hüzün çökenler arasýnda zihniyet bakýmýndan bir fark var mý?

Amerikalýlar, Obama’ya da en aðýr sýfatlarla saldýrýyorlar, diktatör diyorlar, bu Türkiye’de neden mümkün olmasýn deniliyor. Hukukçularýn suç duyurusunun muhtevasý bu deðil. Kaldý ki Erdoðan’a diktatör demek, Türkiye’de suç mu? Elbette deðil, her gün yazýyorlar ve Erdoðan’ý diktatör olmakla suçluyorlar.

Sormak lazým:

Amerika’da kimse herhangi bir halk grubuna, silahlanýp þu Obama’yla savaþmaktan baþka çareniz yok diye yazý yazýyor mu?

Bizde yazýlýyor bu türden yazýlar. Kendini PKK’nin yerine koyup silah býrakmayacaðýný ilan edenler bile oldu. Bu özgürlük kullanmak mý, yoksa þiddete tolerans tanýmak ve övmek mi, hangisi acaba?

Tartýþýlmasý gereken husus budur. Ama medya bunu tartýþmýyor. Bu medyanýn iþine geldiðinde devletin, iþine geldiðinde PKK’nin þiddetine tanýdýðý tolerans olmasaydý, bu savaþ bu haliyle sürmezdi. Dünyanýn en kirli savaþlarýndan biri olarak da tarihe geçmezdi.

Türkiye’de her nedense medyanýn günahlarý sorgulanamýyor. Devam eden ve tümü de darbe ve darbe teþebbüsüyle ilgili olan tam dört davada, medyanýn sorgulanmasýna, darbeye zemin hazýrlayan yayýnlarýnýn araþtýrýlmasýna iliþkin hemen hiçbir þeye rastlamýyoruz. Türkiye’nin yakýn zaman içinde yaþadýðý muazzam trajedilerle yüzleþmede, medyaya karþý itinalý bir kayýrma, medyayý muaf tutma anlayýþý hakim.

Askerlerin günah keçisi haline geldiði bir geçmiþle hesaplaþma, geçmiþle hesaplaþma deðildir.

Darbeler dönemlerinde köþe yazanlarýn, gazete yönetenlerin bugün de devam eden kavgalarýna bakýldýðýnda, karþýlýklý suçlamalar gýrla gidiyor.

Kimsenin temiz kalmadýðý, kalamadýðý ama kendi kirli iliþkilerini de akýl almaz gerekçelerle mazur görmemizi istediði, kendi kabahatini görmezden gelip, baþkasýnýn kabahatini diline doladýðý bir tutum ve bu tutumun ifadesi olan yazýlar üzerinden medya-asker iliþkilerinin karanlýk tarihini aydýnlatmak mümkün deðildir.

Haydi çok eskilere gitmeyelim. Allah aþkýna 12 Eylül ve 28 Þubat’ta muktedirlerin köþklerine, konaklarýna adýmýný atmamýþ, o konaklara, köþklere darbeci generallerle beraber misafir olmamýþ bir gazeteci yok mu þu memlekette de bize hakikat üstüne bir iki söz söylesin?

‘Ya birileri de benim ayýbý mý yüzüme vursa’ endiþesine kapýlmadan..