Ne yaptýnýz, ne yaptýnýz…
Bir nesli televizyonla yaktýnýz.
14 yaþýnda genç kýzlarýn hepsi Serenay olmuþ, 16 yaþýndaki bütün çocuklar ise Kerem.
Liselerde moda ikonu gençler, sokaklarda 14 yaþýnda taþ bebekler.
Bir haftasonunun tümünü kuþattýðýnýz “Star Layf” programlarýyla 25 yaþýnda yarým milyonluk arabaya binen ve saçlarý ahenkle dans eden genç yýldýzlarý evlerimize doldurdunuz.
Bir mekana girerken babasý yaþýndaki muhabire “iyi akþamlar çocuklar” diyen “cool” ama huzursuz çocuklarý, evinde mis gibi tencere yemeði piþen, baba gelince sofraya oturulan evlerin evlatlarýna rol model olarak sundunuz.
Kendini bilmeyen, aslýný bulamayan gençler, o yýldýzlar gibi olma hayaliyle hiç kimse olamadýlar.
Bugün bir magazin programýnda þöyle diyordu, kaným dondu izlerken;
“A isimli genç kýz, B isimli eski sevgilisin de olduðu yerde kahvaltý yaparken C isimli yeni sevgilisiyle ilgili ‘evlenecek misiniz?’ sorusuna gülerek ‘durun bi ya ne evlenmesi, tadýný çýkaralým, ya hemen evlenelim ya da ayrýlalým istiyorsunuz ha ha ha’ diyerek cevap verdi.
Bi’dakka arkadaþ ne oluyor böyle?
Sinema filmlerindeki sigaranýn üstüne çiçek yapýþtýrarak onun sigara olduðunu hiç kimsenin anlamamasýný saðlayan (!) RTÜK, bu küflü gerçek hayatlarý böyle allayýp pullayýp gençlere yedirenlere karþý nerede?
Bu ekranlar ne hakla daha kendini bulamamýþ, yolunu çizememiþ gençlere “Boþver okulu, stajý, derdi, tasayý, ünlü ol, star ol, istediðin kýzla-erkekle ol, özgür ol, hayatýný yaþa” diye yalandan, balondan bir dünyayý pazarlayabiliyor?
Eli, yüzü düzgün, birkaç reklamda oynasýn diye masumca ajansa yazdýrýlan gençleri önce masum roller verip, sonra “bir de bikini reklamý, ne olacak plajda giymiyor musun?” diye ilk aþamaya, daha sonra da “masum bir öpücük, sadece yanaktan” diye ikinci aþamaya sonra da devamýnda gittiði yere kadar götüren bu zihniyet bir nesli nasýl böyle zehirleyebiliyor?
Yetti artýk sizin reyting hesaplarýnýz.
Tuvalet kaðýdý bile daha uzun ömürlü kalýr sizin kullanýp kullanýp attýðýnýz gencecik hayatlardan.
Çekin pis ellerinizi þuuru yerleþmemiþ, bilinci oturmamýþ gencecik insanlardan.
“Evimde televizyon yok“ derken gevrek gevrek gülen “Reyting sihirbazý” televizyoncular, “Halk bunu seviyor” diye diye beynini boþalttýnýz “þov bizýnýs” denen ahlak matkaplarýnýzla.
Tabii, reytingi yoktu gerçek baþarýlarýn, samimi - dürüst hayatlarýn.
Öyle ya, kimse izlemek istemezdi maçýn baþýnda bacaðý kýrýldýðý halde kýrýk bacakla 9 dakika dövüþüp Türk bayraðýný göndere çektiren ve sonra 6 ay bacaðý alçýda kalan Yeliz Koblay’ýn hikayesini.
Çünkü Yeliz Koblay orasýný burasýný açmamýþtý. Sizin spor salonlarýnda kendini þiþiren, solaryum tenli playboylarýnýzla bar çýkýþý objektiflere yakalanmamýþtý. Alýn teriyle salonunda tam 20 yýl çalýþtý, bu ülkenin marþýný okuttu. Hiç biriniz görmediniz, duymadýnýz.
Þýrnak Cizre’de doðan, Cizre Fen Lisesi öðrencisi, 10 çocuklu bir ailenin kýzý Meryem’in DÜNYA KÝMYA OLÝMPÝYATLARI ÞAMPÝYONU olmasý Bahreyn Kralý’nýn bile ilgisin çekti, kendisine Bilime Katký Ödülü verdi ama sizin ilginizi çekemedi.
Böyle sýradan hayatlara, böyle basit hikayelere yeriniz yoktu çünkü.
Ýhtiraslý, bol aldatmalý, çok kaçamaklý aþk hikayeleri yoktu çünkü Meryem’in.
Sizin medya kurallarýnýz, sizin reyting sihirbazý dahiyane fikirleriniz bu memleketin ruhunu kirletti. Farkýnda deðil misiniz?
Ha þimdi, reyting sihirbazlarý, güzellik yarýþmalarý duayenleri, genç yetenek avcýlarý, yukarýda yazdýðým gerçekler sizi rahatsýz mý etti?
Onca iþin, kurgunun, yalan-dolan ve sahte hayatýn içinde “Bir de bunlarla mý uðraþacaðýz?” mý dedirtti?
Meryem gibi, Yeliz gibi sessiz kahramanlarý, bu ülkenin gerçek deðer yaratan, iz býrakanlarýný her yerde anlatmaya devam edeceðim.
Gençler Uçuyor programýmda konuk ettim. Etmeye de devam edeceðim.
Köþemde defalarca yazdým, yazmaya da devam edeceðim.
YA SÝZ ANLAYIP DA VERDÝÐÝNÝZ ZARARI ANLAYANA KADAR,
YA DA BU MÝLLET SÝZÝN GERÇEK YÜZÜNÜZÜ ANLAYANA KADAR.
SON SÖZ ANNE-BABALARA; Anneler-babalar yalvarýyorum size.
Hayat kavgasýna, iþe güce dalýp da çocuklarýnýzý unutmayýn.
Bir kereden ne olacak diye, ýsrar ediyorlar diye onlarý iradelerine teslim etmeyin.
Sýký sýkýya tutunun çocuklarýnýza, býrakmayýn.
Onlarla çok iyi bir diyalog kurun, irtibatýnýzý hiç koparmayýn.
Hata yaptýklarýnda sizden korkacak, hatalarýný hatalarla çarpacak noktaya getirmeyin onlarý.
Ýlk minik hatalarýný sizden saklarken dev tsunamilerde kayboluyor çocuklarýnýz, uyanýn.
(Bu yazýyý okuyun, genç insanlara, onlarýn anne-babalarýna, kýsacasý herkese okutun, bir kiþi bile olsa kurtarabildiðimizi kurtaralým.)