Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ölümü

Adı: Kirkor Cezveciyan — Kenan Pars Doğumu: 10 Mart 1920 — Ölümü 10 Mart 2008 İstanbul.

Asıl adı Kirkor Cezveciyan’dı ama bütün Türkiye onu Kenan Pars olarak tanıdı; gerek sinemada, gerek tiyatroda, gerekse de televizyonda mesleğini tam 50 yıl sürdürdü.

Tercüman Gazetesi’nde 5 Şubat 2007 tarihinde bir söyleşisi yayınlandı ki, hepimize, hele de gençlere müthiş bir ders niteliğindedir:

“Ben 25 yıl kilisede okudum. Annemin vefatından sonraysa kiliseye gitmedim. Dualar dokunuyordu bana; kiliseyi rahatsız ettim. Babam, ablam, ağabeyim öldü... Kiliseye gitmedim. Dinimi de değiştirmedim. Eşim, Konyalı, Ermeni asıllı bir Türk! Narin adında bir kızımız vardı; öbür kızımızın adını Linda koyduk. O, Çiğdem olarak değiştirdi. Kızlarımdan biri Ayhan Işık’ın ablasının oğlu, bir Müslüman’la evlendi...”

“Askerliğimi Balıkesir’de yaptım. Ali adında bir subayın emir eriydim. Müslüman olmadığım için elime tüfek yerine kazma kürek verdiler. Akhisar-Sındırgı yolunun yapımında emeğim büyüktür.”

“Günlerden bir gün emir eri olduğum subayın eşi ‘Paskalya yaklaşıyor. Neler yaparsınız bayramınızda?’ diye sordu. Sonra da ekledi: ‘Kırmızı yumurta, piyaz, uskumru dolması yaparsınız mutlaka.’ Kadını tedirginlikle dinledim. Paskalya geldi çattı. Ailemden uzaktayım; onları özlüyorum. Ali subay, ‘Gel bakalım aile yemeği yiyelim birlikte’ dedi bana. Gittim tabi. Masa hazır. Kırmızı yumurtadan, uskumru dolmasına kadar her şey var. Tüylerim ürperdi... Göz yaşlarımı tutamadım.”

“Anladım ki, o güne, yani yirmi yaşıma kadar hep ters düşüncelerle büyümüşüm. O gün bambaşka biri oldum. Bir Müslüman bayramımı biliyor ve bayramımı kutluyordu! Müslüman olmasam da, İslam adına bir şeyler yapmam gerektiğine karar verdim. Ve kulaktan dolma duyduğum Kelime-i Şahadet’i öğrenmek istedim. Mezarımdaki tabelada, bundan böyle, ha Müslüman yazsınlar ha Hıristiyan, hiç fark etmez. Benim için Türk, Ermeni, Çerkez, Laz, Kürt yok... Benim için Türkiye var!”

Türkiye’de ayırımcılığı savunan, milliyetçilik nutukları atanlara bundan daha güzel bir yanıt verilemez... Dün de bugün de.

Uzun lafın kısası dostlar, bu ülkede hep saygı gördü Kenan Pars: “Anadolu’yu karış karış gezdim; her yerde insanlar iltifat etti, saygıyla yaklaştı.”

Son olarak Bakırköy’de kendi adını taşıyan bir Milli Piyango bayii işletiyordu.

Aralarında Öldüren Şehir, Aramızda Yaşayamazsın, Beyaz Cehennem, Ecel Köprüsü, Son Şarkı, Evlat Acısı gibi başyapıtların da bulunduğu 500 filmde oynadı!

Genellikle kötü adamı canlandırırdı ama beyazperdenin dışında birçok dostu, milyonlarca da seveni, hayranı vardı.

Kenan Pars, doğum gününden bir gün önce bütün arkadaşlarını aramış ve doğum günü olan 10 Mart 2008’de kızının Beylikdüzü’ndeki evinde hayata gözlerini yummuş. Kirkor Cezveciyan olarak doğmuş, Kenan Pars olarak ölmüştü. Vefatının ardından camiden mi kaldırılacak cenazesi yoksa kiliseden mi, sorusu düştü orta yere. Kirkor olarak doğmuş, adını Kenan olarak değiştirmiş, üstelik Kelime-i Şahadet getirmişti. Kimileri camide cenaze namazı kılınmalı derken kimileri kilise dedi. Kendisiyse “Hıristiyanım ama İslam’ın her şeyi  bana ait!” demişti.

Derken bir gazete manşeti nasıl gömüldüğünü duyurdu Türkiye’ye:

“Kenan Pars gibi yaşadı... Cezveciyan gibi gömüldü!”

Bugün Kenen Pars’lara o kadar ihtiyacımız var ki...

Toprağı bol, mekanı Cennet olsun. Allah rahmet eylesin.

(Sevgili dost Füsun Olgaç’ın “Nankör Yeşilçam’da Yıkılmış Hayaller ve Kaybolan Starlar” adlı yazı dizisini okumalısınız mutlaka. İnşallah yakında kitap olarak çıkacak. Kendisine teşekkür eder, saygılar sunarım)