Aslında, başlıkta kullanılan ‘üşütük’ ibaresi yerine, bazı yabancı kaynaklarda yazıldığı gibi, psikiyatrik bir ibareyle, ‘paranoiac’ deyimi de kullanılabilirdi, ama, o konu, uzmanları ilgilendiriyor. ‘Üşütük’lük nitelemesini ise herkes yapabilir. Ve söz konusu kişi de, ülkesinin başkanlık yarışına atıldığı ilk andan itibaren söylem ve eylemleriyle, aklî melekelerinin normal çalışan birisi olmadığını ortaya koyduğundan, bu nitelemeye müstehak..
Trump’tan söz ediyoruz, tahmin edileceği üzere..
Bu kişi, giderek ağırlaşan suçlama ve etrafında daralan kuşatma sonunda, ‘Başkanlık’tan azledilebilir mi; yoksa, azledilmemek için, Richard Nixon’ın 1974’de (Watergate Skandalı’nın ortaya çıkmasından sonra) istifa ettirilmesi gibi bir yöntem mi izlenir; henüz meçhul... Ama, son yapılan anketler, halkın yüzde 60’ının bu kişi hakkında, ‘Modern bir Başkan olamadı’ ve yüzde 54’ünün de, ‘artık, Başkanlığa devam ettirilmemesi ve azledilmesi gerektiği’ yönünde görüş belirttiğini ortaya koyuyor.
***
Evet, Amerikan kamuoyu, Beyaz Saray’da yüksek makam sahibi bir ismin, ‘düzinelerce kişi adına’ diyerek, New York Times (NYT) gazetesinde ‘Beyaz Saray’daki direnişin parçasıyım’ başlığıyla ‘isimsiz’ olarak yayınlattığı ileri sürülen bir makaleyle sarsılıyor bugünlerde.. İddialar çok ciddî ve halkın yüzde 60’dan fazlası da bu kanaati paylaşıyor.
NYT’ın ‘yayıncı notu’nda, ‘yazıyı hazırlayanların tehlikeye atılmaması için -‘imzasız’ yazılara nâdiren yer verildiği hatırlatmasıyla- bu yönteme başvurulduğu’ belirtiliyordu. Ama, bu ifadelerden, ‘ismi gizlenen kişi’nin NYT tarafından bilindiği anlaşılıyor.
***
Beyaz Saray’daki pek çok yetkilinin konuşmalarının da ifşa edildiği makalede, ‘Trump’ın güvenilmez, ilkesiz ve hattâ ahlâkî ölçülere itibar etmeyen bir kişi olduğu; öfkeyle, sonradan geri adım atmak zorunda kaldığı yanlış ve düşüncesiz kararlar aldığı, vs.’ gibi ilginç iddialar bulunuyor.
Bu iddiaları kaleme alanlar arasında, -gelişmeler sonunda,Trump azledilir veya istifa ederse-, otomatik olarak Başkan olacak olan Mike Pence’in bulunduğu, ayrıca hattâ Trump’ın hanımı Melania ve BM.’deki USA Baştemsilcisi Nikki Haley, Adalet Bak. Jeff Sessions, Savunma Bak. James Mattis, Beyaz Saray Gen. Sekr. John Kelly, İç Güvenlik Bak. Kirstjen Nielsen ve Başkan’la tersleştiği için azledilen eski Dışbakan Rex Tillerson’a varıncaya kadar birçok isim üzerinde duruluyor. Sadece USA Dışbakanı Mike Pompeo’nun, ‘Ben yazmadım..’ demek ihtiyacını duyması ve hele de, Trump’ın bu suçlamaları yalanlamayıp, ‘ihanet’ demekle yetinmesi de ilginç..
***
Bu vesileyle şunu da söyleyelim ki, seçimlerde istedikleri sonucu bir türlü alamayan bizdeki ‘mâlum’ çevreler genelde, ‘Halkımızın Batı halkları gibi bilinçli oy kullanmadığını’ söylerler hep.. Halbuki, asıl o dünyada, halk kitleleri, kendilerine biraz daha fazla maddî imkân sunan lider ve partilerin ardından gidiyorlar. Trump bunlara en ilginç örneklerden birisi.. Materyalist kitleler onun ‘İslâm düşmanı’ söylemlerinden ayrı olarak, zenginliğinin kendilerine de erişeceği hayâliyle sihirlenmişlerdi.
Ülkesindeki ekonomik başarıyı sürdüren Angela Merkel’in, sırf iltica konusundaki mülayim tavrından iddiasıyla Almanya’da nasıl tökezletildiği de, Avrupa’ya bir örnek..
***
Bu durum, her siyasetçinin ders alması gereken bir gelişme.. Bilgili, ama sadakatsiz, ya da sadakatli ama, ehliyetsiz nicelerinin, hattâ en yakınlar arasından bile her yerde ve her zaman çıktığı çok görülmüştür. Hatırlayalım, Adnan Menderes’in idâmıyla sonuçlanan Yassıada Yargılamaları’nda hıyanet çapındaki suçlamalar, en yakın çevresinden, Sav. Bakanı Edhem Menderes’ten gelmişti.
Trump hakkında anlatılanlar da, hiç şaşırtıcı değil ve, ‘Üşütük bir kişinin normal halleri..’