Ülkemize yönelik ekonomik saldýrýnýn menfi tesiri okullarýn açýlmasýyla cemiyette daha da hissedilir oldu. Her ne kadar okul kitaplarý talebelere ücretsiz daðýtýlsa da kýyafetten eðitim araç gereçlerine, ekonomik saldýrýyý fýrsat bilenlerin yaptýklarý fahiþ zamlar halkýn cebini de yüreðini de yakýyor.
En çok þikâyet edilen hususlarýn baþýnda okul üniformalarý geliyor. Cüz’î fiyatlara alýnabilecek kýyafetlerin ücretleri, üzerlerine okul armasý ve ismi yazýlýnca birkaç katýna çýkýyor. Veliler, “Elbiseler kaliteli olsa gam yemeyeceðiz, bizleri en adi malzemeden yapýlmýþ kýyafetleri almaya zorluyorlar” diyorlar.
Zorlayanlar kim? Okul yönetimi ve “okul aile birliði” adýndaki yapýlanma. Evet, okullarda “aile birliði” adýnda bir yapýlanma var. Genelde kraldan çok kralcý tiplerin yer aldýðý “birlik” adý altýndaki bu yapýlanmalar, devletin yönetsin diye atadýðý müdür ve muavinlerinin yerine okulu yönetmeye kalkýyorlar. Bu vaziyete çoðu okul müdürü ve muâvin, üzerlerinden yük alýndýðýný düþünüp ses çýkarmýyorlar. Görev þuuruna sahip müdürlerin olduðu okullarda ise bu durum çift baþlýlýða sebep oluyor. Velilerle okul yönetimi arasýnda köprü olmasý gereken “okul aile birliði” adlý yapýlanmada yer alanlar okul içinde kendilerini ve çocuklarýný imtiyazlý bir konuma getiriyorlar. Okul yönetimi ve öðretmenlerle, sýnýrlarý aþan iliþkiler kurarak kendilerini imtiyazlý hâle getiren “okul aile birliði” adlý yapýlanmada yer alanlar velilere karþý “astýðým astýk kestiðim kestik” bir tavýr içerisindeler. “Yeni” dediðimiz Türkiye’de bu tür kan emici aracý yapýlanmalara gerek var mý?
Okul kýyafeti mevzusuna tekrar geri dönersek. Her sene keyiflerine göre okul kýyafeti belirleyenler ne hikmetse bu kýyafetleri sadece ya kendi sahip olduklarý veyahut yakýnlarýnýn sahip olduklarý kýrtasiye, maðaza vb. yerde satmalarýna ne diyeceðiz; serbest piyasa þartlarý mý, ahlâksýzlýk mý!
Oysaki kýyafet sorununu çözmek çok kolay. En baþta her sene kýyafet deðiþikliðine son verilmeli. Kýyafette belirlenecek renkler ise herkesin kolaylýkla bulabileceði renkler olmalý. Bu renkler de önceden ilan edilmeli ki tekstil firmalarý okullar açýlmadan üretebilsin. Böylece herkes bütçesine göre çocuðuna kýyafet alabilir. Okul armasý mevzusuna gelirsek, illâ arma da arma diyorsanýz onun da kolayý var. Eskiden olduðu gibi armalar ayrý basýlýr ve 3-5 liraya alýnýp kýyafetin üzerine dikilir. Birkaç lira daha fazla vermek isteyenler de rozet alýp takabilir. Bizim zamanýmýzda böyleydi.
Bir diðer þikâyete mevzu ise “Yardýmcý ders kitabý”… Devlet ücretsiz ders kitabý veriyor ama öðretmenler “Yardýmcý ders kitabý” almayý mecbur tutuyor. Þayet devletin verdiði kitaplar sadra þifa olamýyorsa devlet kasasýndan milyonlarý çöpe mi atýyor? Talebeye dayatýlan “Yardýmcý ders kitaplarý” niye ders kitabý yapýlmaz? Ücretsiz daðýtýlan ders kitaplarýný hazýrlayanlarýn kafalarý “Yardýmcý ders kitabý” hazýrlayanlar kadar çalýþmýyor mu ki hazýrladýklarý kitaplar yetersiz kalýyor? Yoksa ders kitaplarý yeterli de öðretmenler mi iþgüzarlýk yapýyor?
Bir þey bildiðimden deðil, 2 çocuðu okuyan bir baba olarak aklýma takýlanlarý yazýyorum!.. Provokasyonla yatýp provokasyonla kalkýyoruz ya, sanki provokasyonu biz kendi kendimize yapýyoruz gibi geliyor bana. Çözümü çok basit meseleleri, “Bugün yaðmur yayacak” denildiðinde “Sen bana ördek mi demek istiyorsun” þizofren tavrýyla büyütüyor da büyütüyoruz. Þahsi menfaatleri ülke menfaatlerin önüne geçirince maalesef daha çok provokasyon doðuracak hâdiselerle karþý karþýya geliriz.
Eðitimdeki usûl hatalarýndan esasa gelip de ders kitaplarýnýn içeriðinden, müfredattan bahsedemedim. Ýnþaallah baþka bir yazýya.