Bir Yasin Naci kalktý göðe 15 Temmuz’da

Hz.Hüseyin’in günlerinden geçiyoruz...

Eðer ki Hz. Hüseyin Efendimiz, Zalim Yezid’e karþý çýkmasaydý, ondan sonra gelenlerin hiçbirisi zulme isyan edecek gücü kendilerinde bulamazdý”... O, Þehitlerin Efendisidir, zulme teslim olmamanýn kapýsýdýr, onun öðretisi mazlumdan ve masumdan yanadýr...   

***

Yasin Naci Aðaroðlu, Zehra ve Osman Aðaroðlu çiftinin Ankara Hukuk Fakültesi son sýnýfta okuyan evlatlarýydý. Tek dersi kalmýþtý Eylüle Yasin’in. Onu da verdiðinde, mezun olup, Korkuteli’ne geri dönecekti... Ama 15 Temmuz gecesi, dikey geçiþle ‘þehadet mektebi’ne eriþti.

Genelkurmay Baþkanlýðýna yakýn mevkideki erkek öðrenci yurdunun pencereleri jet uçuþlarýyla patlarken, talebeler bahçeye fýrlamýþlardý hiç düþünmeden... Okuduðu kitaplarýn hepsi yarým kaldý Yasin’in. Devletler Hukuku, Ceza Usul Hukuku, Deniz Hukuku, Anayasa Hukuku, Korpus Yuris Sivilis, El Ahkamus Sultaniyye, Kampenella, Das Kapital... Artýk hepsinin sayfalarý kaldýðý yerde öylece açýk, hepsi kýzýl kana batmýþ, kaðýttan kayýk...

15 Temmuz gecesi, Yasin ve arkadaþlarýnýn üzerine açýlan yaylým ateþi, gençlerin içinden onu seçmiþti. Kurþun; o pak, o parlak, o kardan ak, o narin alnýna deðer deðmez, Yasin’in sýrtýndan açýlýveren çifte beyaz kanatla, onu alýp uçuruvermiþti... Þehitler Mektebine... Mute’de þehit edilen genç öðretmenler karþýlasýn seni Yasinciðim. O güzel gümrah kaþlarýnýn ortasýndan öpsün Melekler. Bize de Kunut dualarýný okumak kaldý, payýnýz nedir diye sorarsan. Hani çok aðlamýþtý Allah Resulü Mute’deki genç öðretmenlerin þehit edildiði haberini iþittiðinde. Hani aðlayarak yakararak okumuþtu Kunut dualarýný...

Hayatýndaki tüm diðer okullarý aþarak, mezuniyetlerin iftihar listesine yazýldý ismin güzel yavrum...

Görünür görünmez ordularý vardýr Allahýn. Yeryüzünde ve gökyüzünde durmaksýzýn dolanýp dururlar... Onlara karýþtýn Yasinciðim.

En güzel sözü þehitler söyler...

15 Temmuz gecesi, Ebabiller Gecesi’ydi Yasin... Fil sahipleri, en aðýr silahlarý ve en kalleþ yöntemleriyle masum halkýn üstüne ölüm kusarlarken... Sizler siper oldunuz masumiyete. Sizlerin çektiði sed olmasaydý, ne memleket, ne vatan, ne ezan, ne bayrak, ne de Yasin suresi kalýrdý geriye... Gökten indirilmiþ Ebabiller misali, kurþunlarýn önüne geçtiniz. Þimdi “okyanus ötesindeki Fil Sahipleri” düþünsünler. Sizler, Allahýn seçip de kendine ayýrdýðý Ýsmailler, koçlar, kurbiyyet harikasý isimlersiniz...

Annenle konuþtum, sesi bir gül bahçesi gibiydi Yasin. Bir ders gibiydi sesindeki teslimiyet, iftihar, emniyet. Diplomaný aldýlar babanla. Hukuk Fakültesi böyle güzel mezun vermemiþtir, ismini en tepeye yazdýk, yýldýzlarýn arasýna... Seni yetiþtirenler, ne çok þeye göðüs germiþti. Annen Zehra Hocaným ile Baban Osman Hoca, o 28 Þubat günlerinde. “Topyekun Savaþ” ilan edilmiþ bir halkýn öðretmenleriydi oysa onlar. Suçlarý okumak ve okutmak, suçlarý Elif, suçlarý Be, suçlarý KafKef...

Hepsi geride kaldý, sürgünler, meslekten atýlmalar, itilip kakýlmalar, tehditler, takipler, soruþturmalar... Hepsi geride kaldý derken... Öðrencileriyle yeniden buluþmanýn verdiði coþkuyla mekteplerine geri dönmüþlerken... Bu sefer de seni, Yasin’i, yavrularýný hedef almýþtý Deccal... 28 Þubatla semirmiþ o kötücül, o gözü kara nefret, bu kez memlekete yöneltmiþti cüretini... Vatan, bayrak, ezan, sela, ne varsa yakýp yýkmak azmiyle köpürmüþken... Sen ve þehit arkadaþlarýna toslamýþtý cinayetleri... Kötülüðün yalazýný durduran þehitlerdensin Yasin, bin kere razý olsun Rabbimiz sizden ve ne güzel anne baba imiþ ki onlar, sizleri yetiþtiren...

Ya-Sin... Ve’l Kur’anil Hakim...

Ya-Sin ki kalbidir Kur’aný Kerim’in der büyükler... Kur’aný, kalbinden vurdu zalimler...

Yasinciðim güzel þehidim. Þahidin Kur’aný Azimüþþandýr mahþerde. Melekler mübaþirin, Vekilin Allahtýr Mahkeme-i Kübra’da... Hz. Hüseyin Efendimize, Kerbela’da þehit düþen Ehli Beyt evladýna, ne olur selamlarýmýzý söyle...