1994 Nisan’ýnda hava kuvvetlerimize baðlý uçaklar Þýrnak’da iki köyü bombaladýlar.
Köylerde PKK’lýlar falan yoktu, güneþli bir gündü, dýþarýda oynayan çocuklar, çocuklarýnýn peþine düþen kadýnlar öldürüldüler, köylerin isimleri Kuþkonar ve Koçaðýlý köyleri
Dönemin Baþbakaný Prof. Dr. Tansu Çiller idi, inanýlmaz bir demeç verdiðini hatýrlýyoruz, köyleri PKK’nýn ya da baþka devletlerin uçaklarýnýn bombaladýðýný açýkladý.
Genelkurmay ise o günden bugüne o tarihte, o saatlerde oralarda uçaklarýnýn varlýðýný kabul etmedi.
Aradan yirmi sene geçti, malum bu konular, 34 vatandaþýmýzýn, çoluk çocuk, kendi uçaklarýmýz tarafýndan kalleþçe katli dün de, bugün de askeri konular sayýlýyor, ilgili askeri savcýlar hep takipsizlik kararý verdiler ve geçtiðimiz hafta itibariyle de dosya zaman aþýmýna uðradý.
Bu zaman aþýmý durumu, vatanýmýza, milletimize, ordumuza, çift baþlý yargýmýza, askeri savcýlarýmýza, anayasadan bu çift baþlý yarý tuhaflýðýný yirmi seneden beri deðiþtirmeyenlere, Adalet Bakanlýðýmýza, o gün, yirmi sene önce o uçaklardan bombalarý köylülerin üzerine atan pilotlarýmýza, savcýlardan bilgi saklayanlara hayýrlý olsun.
Bu dava gibi baþka çok önemli davalarda da zaman aþýmý gündeme geldiðinde beni zararlý düþünceler alýr, götürür.
16 Mart 1978 günü Ýstanbul Üniversitesi’nin kapýsýnda, herkesin gözleri önünde, daha da ilginci polisin gözleri önünde bir katliam gerçekleþti.
Bu korkunç olayýn ayak izleri, Hrant Dink dosyasýna kadar uzandý, devletin karanlýk dehlizlerinde kayboldu gitti, bu dosya da zaman aþýmýna uðradý.
12 Eylül 1980’den hemen önce gerçekleþen DÝSK Genel Sekreteri Kemal Türkler cinayeti de geçtiðimiz sene herkesin gözü önünde zaman aþýmýna uðradý demiyorum, zaman aþýmýna uðratýldý, bu örnekleri çoðaltmak da mümkün.
Son yaþanan zaman aþýmý faciasý da 1994 senesinde Kuþkonar ve Koçaðýlý köylerinin bombalanarak 34 köylümüzün öldürülmesi olayý (Benzer davasý).
Bu son olayda inatçý bir avukat, Diyarbakýr Baro Baþkaný Tahir Elçi, meselenin üzerine gidiyor, o tarihte bölgede askeri uçaklarýn varlýðýný, Genelkurmay’ýn ýsrarlý inkarýna raðmen, baþka resmi kaynaklardan kanýtlýyor.
Geçerken þu soruyu da soralým, bir soruþturmada Genelkurmay’ýn bilgi saklamasý nasýl bir þeydir, bir suç teþkil etmez mi?
Yoksa esas suç olan böyle gayrý milli sorularýn mý aklýmýza gelmesidir?
Ýç hukuk yollarýndan sonuç alamayan avukat dosyayý AÝHM’e taþýyor ve AÝHM Türkiye’ye çok aðýr bir ceza kesiyor, ceza sadece tazminat deðil, AÝHM Türkiye’den tüm sorumlularýn cezalandýrýlmasýný, dosyanýn sonuca baðlanmasýný istiyor.
Bu aþamada ise baþka bir ilginç durum yaþanýyor, Türkiye (Adalet Bakanlýðý) bu utanç verici dosyayý AÝHM’de Büyük Daire’ye (temyiz diyebilirsiniz belki) taþýyor ama Allah’tan bu temyiz talebini AÝHM’in ilgili kurumu kabul etmiyor ve ceza kesinleþiyor.
Bu iþin sorumlularý, hukuktan bilgi saklayanlar kimlerdir bilemiyorum, bilmek de istemiyorum, bilsem bir vatandaþ olarak miden daha da kalkacak ama bildiðimiz 34 vatandaþýmýzýn kendi uçaklarýmýz tarafýndan kalleþçe katli konusunun bugün itibariyle zaman aþýmýna uðradýðýdýr.
Bu olayda yaþamýný yitiren üç yaþýnda bir kýz çocuðu da var, adý Zahide, Zahide’nin masum ruhunun bu olayýn zaman aþýmýna uðramasýna neden olan pisliklerin peþini, ilahi adalet varsa, asla býrakmayacaðýna inanýyorum.
Lafý uzatmayalým, bu korkunç olayda 1994’den günümüze tüm hükümetlerin, askeri yetkililerin çok ama çok büyük vebali var.
CHP de, iþin ucu askere dayanýyor diye mi, konunun aydýnlatýlmasýnýn milli çýkarlarýmýza aykýrý olduðunu düþünüyorlar herhalde, bu meseleyi muhalefet alanýna taþýmýyor, bu zaman aþýmý CHP’ye de hayýrlý, uðurlu olsun.