BÝR ZAMANLAR TÜRKÝYE’DE -2 Varlýðým Amerikan varlýðýna…

Köroðlu-Tom Miks derken Amerika hepten kuruldu Türkiye’de baþ köþeye! Yýl 1954, bizim haritada bile yerini bulamadýðýmýz Güney Kore'yi 4 bin 500 askerle, Amerika'nýn peþine takýlýp savunmaya soyunduðumuz yýl yani. Ve tabi Celal Ýnce adýndaki tangocunun, "Amerika'yla Türkiye dosttur dünya durdukça" adlý plaðýnýn ABD konsolosluklarýnda halka bedava daðýtýldýðý yýldýr ayný zamanda. Ve de Celal Ýnce'nin ABD'de oturma ve çalýþma iznini anýnda kaptýðý dönemdir. "Ankara'yla Washington benzer birbirine... Týpký San Francisco'yla Ýzmir gibi..." diye baþlar bu þarký. Ama günümüzde sözleri deðiþti galiba "Washington'la Erbil benzer birbirine.." oldu, hele de ABD'nin PKK aþký baþladý baþlayalý! 

Özellikle Ýstanbul, Ankara Ýzmir gibi büyük kentlerde, Hollywood filmleri sinemalarý tutsak alýnca Amerikan modasý diye bir þey de baþladý. Amerikalý sýðýr çobanlarýnýn giydiði kot pantolon bacakta, mokasen "loafer"lar ayakta, dimdik, kýsacýk kesilmiþ saçlar kafada, Ýngiliz Generali Montgomery'nin üne kavuþturduðu "Mont" sýrtta, Türk gençliði attý kendini sokaklara! Sýradan bir ayakkabý 25-30 liraya satýlýrken, Amerikalý askerlerin, PX adý verilen özel maðazalarýndan alýp el altýndan Türklere sattýðý loafer'lar 200 liraya gidiyordu! Artýk Türk gençliðinin hayallerini bu giysiler ve elbette sarý saçlý kýzlar süslüyordu. 

Müzikte de tutsak olmuþtuk kadim dostumuza. Ne Müzeyyen Senar, ne Münir Nurettin Selçuk kalmýþtý ortalýkta. Zeki Müren hala Türk müziðini ayakta tutabilen tek kiþiydi. Ama büyük kentlerde yaþayan gençler için Elvis Presley bir ilahtý artýk. Türkçesi "sallan yuvarlan", Ýngilizce'siyse "Rock 'N Roll" olan bir müzikle tanýþmýþ ve onu pek sevmiþti yeni yetmeler ve de sosyetik beylerle han'fendiler. Elvis'in askere gidip Almanya'ya atanmasý bizim basýnýn da manþetlerindeydi. Elvis'in ardýndan Paul Anka'nýn "Diane" adlý þarkýsý ortalýðý kasýp kavurdu. Ve onlarý ayný tornadan çýkmýþ bir sürü delikanlýyla genç kýz izledi. 

Bu arada adýna hafif Batý müziði dediðimiz türü oluþturan þarkýlara Türkçe söz yazma fikri Sezen Cumhur Önal'ýn aklýna düþtü ve Erol Büyükburç adýnda bir delikanlý, reklamcýlar tarafýndan Türkiye'nin Elvis'i olarak sunuldu. Konserleri týklým týkýþ, plaklarý kapýþ kapýþ gitti yýllarca. 

Ýyi hoþ da, daha ne kadar sürecekti bu Amerika tutkusu? 

(Yarýn: Ve 60'lar...)