Býrakýnýz, kumpas kursunlar... Býrakýnýz, devleti ele geçirsinler

Paralel yapý soruþturmasýnda gözaltýna alýnan polis þeflerine neden kelepçe takýlmýþ, tartýþýlan mesele bundan ibaret bazýlarýmýz için... Öyleyse biz de önce bu konudaki fikrimizi söyleyelim: Kaçma ihtimali bulunmayan veya kolluk kuvvetlerine direnmeyen sanýklara kelepçe takýlmasý elbette gereksiz. Yargý süreçlerini itibarsýzlaþtýran görüntüler bunlar. Önceki gün gözaltýna alýnmýþ olan kiþiler vaktiyle ordu komutanlarýný, üniversite profesörlerini, tanýnmýþ gazetecileri gözaltýna alýrken böyle bir hassasiyet göstermemiþ olsalar bile... 

Ne var ki önceki gün baþlatýlan yargý operasyonunu sýrf sanýklara kelepçe takýldý diye itibarsýzlaþtýrmaya çabalayanlar da kimseyi kandýramazlar, boþ yere uðraþmasýnlar.

Cemaat medyasýnýn bu polislere sahip çýkýp “Bu çocuklarýn tek suçu iktidarýn yolsuzluklarýnýn üzerine gitmek” diyerek masumiyet iddiasýnda bulunmalarý anlaþýlýr bir durum. Ama “liberal” ve “sol” aydýnlarýmýzýn ve özellikle de “hem liberal hem sol” aydýnlarýmýzýn“telekulak” sanýklarýna, kitap yazdý diye uyduruk suçlamalarla insanlarý hapse atanlara, yatak odalarýna kamera yerleþtirip þantaj yapanlara vs... sahip çýkmalarýnýn ayrý bir tuhaflýðý var.

Liberaller öyle de solcular farklý mý? Geçmiþte Ergenekon yargýlamalarýnda yapýp edilenlerden en fazla müþteki olan solcu gazetelerin paralel yapýya karþý baþlatýlan yargý operasyonunu dudak bükerek karþýlamakla kalmayýp üstüne üstlük “cemaatçi polis”lere sahip çýkan bir tavýr takýnmasý ve bu zavallý polis þeflerinin tek günahýnýn yolsuzla mücadele olduðu yalanýna borazan olmasý da ibretlik bir durum...

Örnek isterseniz Cumhuriyet gazetesinin dünkü birinci sayfasýna bakabilirsiniz. Bir süre önce de Ergenekon sanýklarýnýn yeniden yargýlanmasý giriþimine açýkça karþý çýkan bu gazetenin anlaþýldýðý kadarýyla toplumsal ve politik geliþmelere yaklaþýmýný belirleyen tek bir ölçüt var: Bu iþ hükümete yarýyor mu, yaramýyor mu?

Hükümetin kazanç hanesine yazýlmasý muhtemel bir geliþme söz konusu ise karþý çýkýyorlar... Hükümetin zarar göreceðini düþündükleri geliþmelere ise var güçleriyle destek olmaya çabalýyorlar... Dolayýsýyla geçmiþteki kanlý kavgalar, giderilemez görünen çeliþkiler bir tarafa býrakýlýyor ve mevcut siyasi iktidar karþýsýnda tek yumruk olunuyor...

Elbette böyle bir tablo toplumdaki saðlýksýz kutuplaþmanýn saðlýksýz bir neticesi... AK Parti iktidarýnýn bütün karþýtlarýný birleþtirebilen böylesi bir kutuplaþmanýn ve toplumdaki gerginliklerin bir an önce kontrol altýna alýnmasýna ihtiyacý var.

Ama diðer taraftan, siyasi iktidar açýsýndan endiþe duyulmasýndan ziyade baþarý olarak görülebilecek bir boyutu da var önümüzdeki tablonun: Mevcut iktidar toplumsal hayatta o kadar baskýn bir rol oynuyor ve bütün politik-ideolojik atmosferi tek baþýna domine edebiliyor ki iktidarýn politik-ideolojik çizgisine muhalefet eden kesimler muhalefetlerini yine hükümetin ideolojisine müracaat ederek gerçekleþtirebiliyorlar... Bir bölümü kendisi özgün bir tez ortaya koyamadýðý için iktidarýn politik anlayýþýnýn antitezini savunmaktan ibaret bir politika izliyor. Bir bölümü ise adeta kendi ideolojik iddiasýnýn iflasýný ilan etmiþçesine iktidarýn ideolojisine sahip çýkarak muhalefet etmeyi deniyor. Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nun aday yapýlmasý örneðinde olduðu gibi...

Uzun lafýn kýsasý, memleketimizin hem liberallerinin hem de solcularýnýn “paralel devlet” meselesine bakýþ açýlarý bu konudaki geliþmelerin hükümetin lehine mi aleyhine mi olduðuna göre deðiþkenlik gösteriyor.

Hükümet zarar görecekse devletin veya toplumun uðrayacaðý zararý toleransla karþýlayabiliyorlar. Ýtiraz eden olursa, “O kadarý da olacak artýk, ne yapalým...” tepkisi veriyorlar.

Adeta, hani þu Liberallere yakýþtýrýlan meþhur mottoyu hatýrlatacak þekilde, “Býrakýnýz kumpas kursunlar, býrakýnýz devleti ele geçirsinler... Yeter ki þu hükümetten kurtulalým...” diyorlar.

Bana sorarsanýz, sol-liberal aydýnlarýmýzýn önce bu kafadan kurtulmalarý lazým.