Birand ve Ateþ ‘gizli din’ mi taþýyordu?

Þaþýranlar arasýnda sizler yoksunuz biliyorum; ama Mehmet Ali Birand ile Toktamýþ Ateþ’in ölümünden duyulan keder ve cenazelerine gösterilen ilginin onlarý yakýndan tanýyan pek çok kiþiyi bile þaþýrttýðýnýn farkýndayým. Özellikle cenaze törenlerine kalabalýk katýlým þaþýrttý onlarý...

Turgut Özal ile Necmettin Erbakan’ýn cenazelerinin ardýndan yüzbinlerin yürümesinden de þaþýrmýþtý ayný kiþiler...

“Bu kadar sevildiklerini bilmiyorduk” diyen nicesini sizler de duymuþsunuzdur; ayný cümle Birand ve Ateþ’in ardýndan da tekrarlandý.

“Ne alâkasý var?” demezseniz, onlarýn bu durumunu, gelini Lady Diana’nýn ölümüne ülkesi insanlarýný aþan büyük global ilgi karþýsýnda Ýngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ’in duyduðu þaþkýnlýða benzeteceðim. Tatillerini ancak kazadan üç gün sonra bozabilmiþti Kraliyet Ailesi...

‘Modern zamanlar’ özelliklerini en çok ölümlere verilen tepkilerde belli ediyor. Bu zamanlarýn en belirleyici mecrasý televizyon; insanlar günlerinin önemli bir bölümünü onun karþýsýnda geçiriyor ve popülerlik de artýk ekranlardan kazanýlýyor. Aracýya gerek kalmýyor kanaat oluþturmasý için; sýradan insan kanaatini kendi oluþturuyor ve popüler þahsiyetler hakkýnda verdiði hükmü baþkalarý ne derse desin kolayca deðiþtirmiyor.

‘Kanaat önderi’ sayýlanlar ile herkesin kahramanlarýný kendilerinin yaratabileceði hissini yayma çabasýndaki medya için kötü bir haber bu. Özal’a cumhurbaþkanlýðý koltuðunu Hint fakirinin çivili tahtasýna döndüren,

Erbakan’ý gözden düþürmek için hiçbir fýrsatý kaçýrmayan medyaya raðmen yürümüþtü cenazeleri arkasýnda yüzbinler...

Henüz topraklarý taze Birand ve Ateþ’in cenaze törenlerine, her iki deðeri yakýndan tanýyanlardan çok daha fazla, yollarýnýn hiç kesiþmediðini sandýðým sýradan insanlar koþup geldiler.

‘Cami cemaati’ diyebileceðimiz insanlar...

Neden acaba? ‘Gizli din’ mi taþýyordu Mehmet Ali Birand, ‘Atatürkçü’ ve ‘lâik’ olduðunu iddia etmesine raðmen yoksa aslýnda ‘Ýslâmcý’ mýydý Toktamýþ Ateþ?  

Güldüðünüzün farkýndayým; ancak yine de ülkemizdeki ‘aydýn’ geçinen bazý tiplerin zihniyet dünyalarýnýn fukaralýðýný düþünürseniz yerinde sorular bunlar...

Hep kategorik davrandýklarý, baktýklarý her þeyi siyah/beyaz görmekten yana olduklarý için, kendilerinden esirgeneceðini bildikleri ilginin kendilerine benzeyen baþkalarýna gösterilmesi onlarý böyle düþünmeye sevk ediyor olabilir.

Ayrýca sevk etmeli de... Ýçinde yer aldýklarý medyanýn onlara reva gördüðü onca tezvirata raðmen Birand ve Ateþ’i baðýrlarýna basan sýradan insanlarýn motivasyonunu anlamaya çalýþmalýlar.

Ýnsanlar popüler þahsiyetleri deðerlendirirken öncelikle onlarýn ‘iyi’ mi ‘kötü’ mü olduðuna bakýyorlar... Birand ve Ateþ kimsenin kötülüðünü istemeyen ‘iyi’ birer in sandý. Yanýlmadýklarýný törenlere yansýyan ‘iyi aile babasý’ görüntüsüyle de anlamýþtýr onlarý son yolculuðuna uðurlayan kitleler...

Bir de ‘samimiyet’... Ýkisi de ‘hakiki’ ve ‘samimi’ insanlardý. Göründükleri gibiydiler. Yapmacýk taraflarý yoktu.

En önemlisi ise ‘ülke sevgisi’... Birand ülkenin Batý usulü bir demokrasiyle ileriye gideceðine inanýyordu, Ateþ de Atatürk’ün genel vizyonundan sapmadan günün deðerlerini de içeren bir yeni sentezle... Farklýlýklara hoþgörüyle yaklaþýlmasýndan yanaydýlar; insanlar da onlara hoþgörüyle mukabelede bulundu.

Gösterilen ilgiyi hak ettiler.