Biraz ciddiyet lütfen...

Bayýlýyorum doðrusu ‘sol’ ile ‘liberal’ kliþelerini birlikte kullanan aydýnlarýmýza; gerçekten bayýlýyorum... Kendi aralarýnda öylesine ‘verimli’ tartýþmalar yürütüyorlar ki, literatüre katkýlarýndan mahrumiyetimiz bizler için büyük eksiklik...

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) üçüncü ‘sol grubu’ teþkil eden birileri geçen hafta Ýstanbul’da bir toplantý düzenlemiþ... Ýki gün boyu Türkiye’nin güncel sorunlarý üzerine konuþup tartýþmýþlar... Bu arada ‘sol-liberal’ dostlarýmýz da yabancý konuklarla görüþlerini paylaþmýþlar...

Toplantýdan haberdar olmamýzý saðlayan Radikal yazarý, toplantýda yaptýðý kýsa konuþmayý takiben, bir tanýdýðýnýn, ‘Ak Parti’nin bazý icraatlarýnýn demokratik meþruiyeti yoksa da iktidarda bulunmasýnýn demokratik meþruiyeti var’ tezine þiddetle karþý çýktýðýný belirtiyor...

Ýtirazcýya göre, AKP’nin iktidarda bulunmasýnýn da ‘demokratik meþruiyeti’ yokmuþ, aksini iddia etmek demokrasi mücadelesi açýsýndan tehlikeliymiþ...

“Nasýl yani?” diyeceklere itirazcýnýn karþý-tezinin gerekçelerini sunayým: “Seçim barajý yanýnda medyayý tamamen kontrol ediyormuþ ‘AKP’, devlet organlarýný emri altýnda çalýþtýrýyormuþ ve seçimlere hile karýþtýrdýðý için sandýktan çýkan sonuçlar saðlýklý deðilmiþ...” Ýktidarýn aslýnda ‘gasp edildiði’ imasýnda bulunuyormuþ itirazýn sahibi...

Allah akýl, fikir, iz’an versin, daha ne diyeyim...

Esas tezin sahibi tanýdýðýnýn bu görüþüne katýlmadýðýný yazdýðý için, “Ak Parti’nin iktidarda bulunmasýnýn demokratik meþruiyeti yok” iddiasý üzerinde yoðunlaþmayý düþünmüyorum. Radikal yazarý saðolsun, onun sayesinde, bazý aydýnlarýn nasýl bir zihin periþanlýðýna kendilerini mahkum ettiklerini yeniden öðrenmiþ olduk.

‘Sol’ bir siyasi hareket ülkemizde galiba bu yüzden baþarýlý olamýyor. Gözünün önünde cereyan edenleri doðru deðerlendirmekten mahrum bir kafayla nasýl baþarýlý olunur ki?

Yazarýn kendi tezini, yani ‘Ak Parti’nin iktidarda bulunma meþruiyeti olduðu halde bazý icraatlarýnýn bu meþruiyetten yoksun olduðu’ tezini unutmuþ deðilim. O da sorunlu ve o da kendilerini ‘sol-liberal’ olarak tanýmlayan aydýnlarýn yaþadýðý kafa karýþýklýðýný ele verir cinsten...

Uygulanan yüzde 10 barajý yüksek ve bu uygulama içerisinde ‘temsilde adalet’ eksikliðine yol açma ihtimalini barýndýrýyor; bu tamam; ancak söz konusu olan bugünkü Meclis ise, bu Meclis, neredeyse yüzde 95’e varan bir ‘temsil’ gücüne sahip...

Hangi icraatý Ak Parti’nin, “Çoðunluk oyunu aldým, ne istersem yaparým” anlayýþýný yansýtýyor ve dolayýsýyla ‘demokratik meþruiyet’ taþýmýyor acaba?

Bu soruyu sorduktan sonra uzun uzun düþündüm ve aklýma ‘Çamlýca’ya cami’ dýþýnda pek bir icraat gelmedi... Kamuda baþörtüsü yasaðýný kaldýrmak için 11 yýl bekleyen bir hükümetten söz ediyoruz. Söylem temelinde bazý yanlýþlýklar yok mu? Var elbette; ancak onlarýn çoðu icraata dönüþmedi. Hem söylem, insanlarýn kulak vererek tercihte bulunduklarý meþru siyasetin bir aracý deðil midir?

Kitlesel hareketlere müdahalede orantýsýz güç kullanan devlet birimleriyle ilgili soruþturma ve yargýlamalar ise halen sürüyor.

Ýktidar partisinin, kendisine oy verenlerin eðilimlerine deðil de ‘sol-liberal’ bir ajandaya uygun icraatlar yapmasý mý bekleniyordu? Ya da geçmiþte askerden izin alýndýðý gibi þimdi de onlara sorarak icraat yapmasý mý?

Muhalefet, muhalif aydýnlar olacak elbette, iktidarý kýyasýya eleþtirecekler de; ancak bu düzeyde bir eleþtiri kendilerine olan saygýyý törpüler...

Avrupalý konuklar da iþittiklerine þaþýrmýþlarsa hiç þaþýrmam.