Hepimiz için çok deðerli bir kazanýmdýr: Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Baþvuru Hakký. Hatýrlayacaðýnýz gibi; 7. 05. 2010 tarihli 5982 sayýlý deðiþiklikle Anayasanýn 148 ve 149. maddelerinde çerçevelendirilmiþti. Bu baðlamda; “Herkes, Anayasada güvence altýna alýnmýþ temel hak ve özgürlüklerinden, AÝHS kapsamýndaki herhangi birinin kamu gücü tarafýndan ihlal edildiði iddiasýyla Anayasa Mahkemesi’ne baþvurabilir” hakkýna kavuþmuþtuk. Yürüyüþü þu þekildedir:
1- Bireysel baþvuru için kanunda öngörülmüþ idari ve yargýsal baþvuru yollarýnýn tamamýnýn tüketilmiþ olmasý zorunludur. 2- Yine bireysel baþvuru için güncel ve kiþisel bir hakkýn doðrudan etkilenmesi gerekmektedir. 3- Bireysel Baþvuru hakkýndaki karar, bir tespit kararýdýr, davanýn esasýyla ilgili, nihai baðlayýcý karar deðildir.
***
Kamuoyunda ‘’MÝT yardým TIR’larýnýn durdurulmasý’’ olarak bilinen ve görülmekte olan casusluk davasý civarýnda geçiyor tartýþma... Bireysel baþvuru da davanýn esasý ile ilgili olamaz zaten, zira esasa bakacak yetkili görevli mahkeme bellidir. Mezkur olayýmýzda AYM, gazetecilerin tutukluluðu hakkýnda bir tespit kararý vermiþ olsaydý, bireysel baþvuru sýnýrlarý içinde deðerlendirilebilirdi verdiði karar. Lakin bitmemiþ bir mahkemenin esasýyla ilgili bir karar açýklanmýþtýr.
Üstelik dava dönüþtürülerek! Casusluk ve Devlet sýrrýný ifþaat davasý iken, re’sen basýn hürriyetinin kýsýtlanmasý davasýna transfer edilmiþ bir dava ile karþý karþýyayýz. Böylece AYM, hem yerel mahkemenin, hem de temyiz mahkemesinin yetkilerini gasp ederek, usul bunalýmýna, adalet kaosuna yol açmýþtýr. Daha da mühimi hukuka güven sarsýlmýþtýr.
2010 yýlýnda kazandýðýmýz o çok deðerli “Bireysel Baþvuru” hakkýnýn, “Yargýçlar Hegemonyasý”na dönüþtürülmesini üzüntüyle izliyoruz. Lakin hukuk ve demokrasi kültürü dediðimiz þey, bu tür vahim hatalardan önemli ibretler çýkartarak ilerler. Vesayetlerden, darbe giriþimlerinden çok çekmiþ siyasi tarihimiz ve milli irade, elbette yeni elbiseleri içindeki bu yeni “el koyuþ” tarzýna karþý savunma ve mücadele imkanlarýný tahkim edecektir.
Yeni Anayasa ve Yeni Sistem arayýþýmýzýn altýndaki ana kriz hattýnýn Vesayetlerle Mücadele olmasý bu yüzden boþa deðil...
***
Medeni Hukuk Hocamýz Prof. Ýsmet Sungurbey’in iþlenen hukuk gaflarý karþýsýnda çýlgýna döndüðünde gürleyerek okuduðu bir beyit: “Kesb ile ta o kadar cehl olmaz/Cehlin ol mertebesi sehl olmaz” Yani; cehaletin bunca mertebesi, asla kolaylýkla kazanýlmaz...
Koskoca Anayasa Mahkemesi, bireysel baþvuru çerçevesini, kendi yetki ve görev alanýný bilmeyecek deðil. Koskoca profesörler, bidayet mahkemelerini bir kalemde çizip, oradaki tabii yargýçlarýn ellerindeki dosyalarý hatýr hutur çekiþtirerek davalarý dönüþtürme haklarýnýn olmadýðýný bilmeyecek deðil. Koskoca dað kadar Mahkeme, bir çýrpýda Yargýtay’ýn yerine geçip henüz bitmemiþ davayý bitmiþ gibi yapýp “aa.. olmamýþ bu” diyecek deðil... Koskoca AYM, kabul edilmiþ bireysel baþvurunun bir tespit davasý olduðunu, iade-i muhakeme olmadýðýný bilmeyecek deðil...
Bilmezler mi, hem de nasýl bilirler... Bunun için koskoca Anayasa Mahkemesi olmaya falan da gerek yok üstelik. Misal; Hukuk Fakültesi 1. sýnýf öðrencileri, Anayasa Hukuku sýnavýnda yukarýdaki beþ kolay soruyu yanlýþ cevapladýklarýnda küt diye sýnýfta kalýyorlar. Onlarýn suçu ne? Çocuklarý sýnýfta býrakýyorsunuz da, göz göre göre yanlýþ yapan koskoca profesörlere gelince sýra, dut yemiþ bülbüle dönüyorsunuz...
Niçin?
Bu kaotik durum, sisteme jüristokratik vesayet anlamýndadýr... Bir tür sistem içi kýsa devre... Normal akýþ dediðimiz ve kurumlarýn kanunda tarif edilmiþ yetki ve görev tertibine göre iþlemesine müdahale ederek, yetki ve görev durumlarýný devre dýþý býrakýp, yönetimi yüksek yargýçlara baðlamak! Yargýçlar Devleti kýsaca...
Sadece bu dava vasýtasýyla yaþadýðýmýz kargaþa bile, ciddi bir sistem týkanmasýyla karþý karþýya olduðumuzu vuruyor yüzümüze aslýnda. Ve darbeler tarihimizde yeni sofistike sayfalara geçtiðimizin resmidir bu... Artýk rütbeli cuntalarýn radyo basýp yönetime el koyduklarý günler geride kaldý. Þimdilerde daha bürokratik, daha jüristokratik, daha ince detaylý buhranlarýmýz var...
Bir de bazýlarý çýkýp, Anayasa Mahkemelerini toptan kapatalým demiyor mu? Peh Yarabbim! Al birini vur ötekine. Birisi kalkar hem yerel mahkemenin yerine geçer hem temyiz mahkemesinin yerini iþgal eder ayný anda... Diðeri kalkar toptan kapatalým der... Gel de Ýsmet Hoca gibi gürleme “Ol Cehlin Sehli Olmaz!” Muhakkak bir ilmi vardýr ki bunca cehalet kolay olmaz!