Birgün...

İsrail şu haberi iyi okumalı.
“11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cuma namazını İstanbul’da Fatih Ormanı Camii’nde kıldı. Çıkışta gazeteciler Gül’e, yeni yapılan cumhurbaşkanlığı sarayı ve çözüm sürecini sordu. Gül soruları yanıtsız bıraktı ve şöyle konuştu: “Hayret ettim. Gazetecisiniz, dünyada yer yerinden oynuyor. İsrail’in Kudüs’te bütün Müslümanların kutsal mekanlarına saldırıları. Zannettim ki bunlardan sorarsınız. Siz sormadınız, ben söyleyeyim. İsrail’in bu yaptığı, yapılabilecek en akılsız, en düşüncesiz bir iş. Sadece Filistinlilere değil, sadece Araplara değil bütün Müslümanlara hakaret ve rencide etmek. Bütün Müslümanları kışkırtmaktan başka bir şey değil. Şiddetle telin ediyorum.”

O, Türkiye’nin11’inci Cumhurbaşkanı. Sorulmayan bir soruya cevap verme ihtiyacı hissediyor. Çünkü yüreği susmuyor. Çünkü bir vahşet var.

“İsrail’in bu yaptığı, yapılabilecek en akılsız, en düşüncesiz bir iş.

Sadece Filistinlilere değil, sadece Araplara değil bütün Müslümanlara hakaret ve rencide etmek.

Bütün Müslümanları kışkırtmaktan başka bir şey değil.”

Bu üç cümle, İsrail çılgınlığının, hem bir Müslümanın yüreğinde açtığı yarayı ortaya koyuyor hem de küresel barışı düşünen bir diplomat bakışıyla yine İsrail yönetiminin nasıl akılsız bir işe giriştiğinin altını çiziyor. Eminim ki konuşmasına devam etseydi, bu vahşet karşısında İsrail’in Amerika’nın Ortadoğu politikalarını nasıl çıkmaza sürüklediğini seslendirirdi.

İsrail ve Amerika şu haberi iyi okumalı:

“Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bursa’da toplu açılış törenine katıldı. Törende konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ortadoğulu bir Müslümanın sözlerini aktarırken duygulanarak hem ağladı, hem Davutloğlu’nu ağlattı.

Halkın gösterdiği bu sevginin sebebini açıklarken duygulanan Arınç, “Bu sevginin bir karşılığı, sebebi var. Bir olay beni ve başbakanımızı çok duygulandırdı. Yabancıydı. Suriyeli, Iraklı, Mısırlı olabilirdi. Veya Ürdünlü idi. Arapça konuştu. Sarıldı. Başbakanımızı bırakmak istemedi. ‘Siz müslümanların izzetisiniz. Müslümanlar sizinle izzet buluyor’ dedi.

Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Kudüs’ün halini görüyorsunuz. Mescid-i Aksa Camii’ni kirletenleri görüyorsunuz. Bütün dünyada sizin gibi kardeşlerimizin ne kadar büyük tepki gösterdiğini biliyoruz. Dünyada pek çok İslam ülkesinde suskunluk, bir vurdumduymazlık var. Bu insanın söylediği çok güzel.

Bize olan duada başka bir şey var. Eğer İslam ümmeti, eğer onurlarını kaybettiklerini görüyorsa, mescitlerinin ayak pisliği ile pislendiğini görüyorsa, bir Müslüman Türkiye başbakanınına ‘İslam ümmetinin izzetidir’ diyorsa ne mutlu bize. Biz dünyadaki sadece 1,5 milyar Müslümanın değil, mazlum ve mağdur bütün insanların hamisiyiz. Haksızlığa uğrayan, dünyanın neresinde bir kitle varsa, hayırsever bir milletiz.”

Haberde söylenenler ayrı bir anlam taşıyor hiç kuşkusuz. Ama Başbakan’ın ve Başbakan yardımcısının göz yaşları daha başka bir anlam taşıyor. Bu göz yaşlarının içinde öfke var, bir beklentiye hemen cevap verememenin hüznü var, bir umuda ma’kes olmanın sorumluluğu var.

İsrail bütün bunları anlar mı? Anlamalı.

Bir Müslüman ırkçı olmaz. Yani ne bir kavmi kutsallaştırır ne de lanetler. Onun için ant-i semitizm, yani Yahudi karşıtlığı Müslümanın işi değildir. Ama şunu söyleyeyim: Eğer bütün dünyadaki Yahudiler Netanyahu ya da Liberman türünde olsaydı, herhalde bütün dünya ant-i semit olurdu. İyi ki, Netanyahu vandallığına, Liberman gözü dönmüşlüğüne itiraz eden insanlığını unutmamış Yahudiler var. Ama, dünyadaki Yahudi imajını, gittikçe daha çok Netanyahu vandallığı ya da Liberman gözü dönmüşlüğü temsil ediyor. IŞİD’’den asla farklı değil, üstelik dişine kadar silahlı bir devlet terörü uygulama niteliğinde. IŞİD’den asla farklı değil, tek farkı, dünya medyasındaki siyonist etkinliğinin örtbas gücüne sahip olması... 

İsrail’in bu vandallığının Ortadoğu’da Amerika’nın nerede durduğuna dair derin tartışmalar olduğu bir zamanda gerçekleşmesine bakıldığında, İslam dünyasında Amerika’nın zaten yerlerde sürünen itibarının çamura bulanmasına yol açtığının altını da çizmek gerekiyor.

BİR GÜN...

Böyle başlayan cümlelerin derin hesaplaşmaları içinde barındırdığını unutmamak gerekiyor. Bugün İslam dünyasında milyonlarca yüreğin “Bir gün” diye başlayan cümleler kurduğunu kimsenin unutmaması lazım.

Bir gün Kudüs kurtulacak.

Bir gün İslam dünyası mazlumiyetten kurtulacak.

Bir gün bütün dünya Müslümanları, tam da kendilerine layık olan “İzzetle buluşacak.”

Bir gün...