Her þey Bayram’dan önce ‘Rojava’da devrimin zaferi için MLKP saflarýna katýlýn, Devrimi savunun!’ afiþlerinin asýlmasýyla baþladý aslýnda. Ülkenin dört bir yanýndan gelen SGDF’ye mensup gençler oyuncak götürecek ve Rojava’nýn yeniden inþasýna katýlacaklardý. Canlý bomba kendini patlatýp gençlerin birçoðu yere cansýz düþtüðünde ne tesadüftür ki eski SGDF Genel Baþkanlarý Figen Yüksekdað o gün yalnýz býrakacaktý onlarý Suruç’ta. Sosyalist Gençlik ‘TIR'larla IÞÝD’e silah taþýyan devlet, Kobane’ye oyuncak taþýyan devrimcileri katletti’ diye duyuracaktý olayý kendi sosyal medya hesabýnda. Asayiþin kendilerinden sorumlu olduðunu söyleyen zihniyet alanda arama yaptýrmadýðý güvenlik kuvvetlerine suçu atmakta gecikmeyecekti.
Tabi gecikmeyen sadece onlar deðildi. Patlamadan iki dakika sonra ‘SuruçtaKatliamVar!’ pankartý ile okullarý tatilde olan ODTÜ’lüler katýlmýþtý fail olarak devleti gösterenler kervanýna. Ayný hýzda Alman DPA haber ajansý da olayý servis etmiþ, Hollanda’da Türk büyükelçiliði protestolarýn yeri olarak belirlenmiþti. Ertesi gün Times gazetesi Erdoðan için ‘Kabadayý’yakýþtýrmasýný yaparak PYD ile iþbirliði yap diyecekti. Politikagazetesi.org imzalý ‘Suruçta katliam! AKP heap ver!! Afiþleri Türkçe ve Ýngilizce yayýlmaya baþlamýþtý yine ayný hýzla.
Kurd 24’ün sosyal medya hesabýndan ‘YPG Güçlerimiz Adýyaman’da vurdu. Çatýþmada 1 Baþçavuþ’u indirdi…! Haberi yayýlýyordu. Katil devlet diye tempo tutanlarýn hesap ver sloganý altýnda caniliklerini gizleyememelerinin bir göstergesiydi bu. Yaþlarý on iki ile on beþ arasýnda deðiþen gençlerin eline silah tutuþturarak daðlara ölüme gönderen zihniyetin ortada katil aramasýnýn þaþýrmýþlýðýydý belkide. En önemlisi Güneydoðu’da PKK’ya sýrtýný dayadýðýný açýklayan bir partiye oy veren asker ve polislerin bu olay sonrasý ne düþündükleriydi?
‘Gönül isterdi ki; bütün Kürtler Müslümanlýðý býrakýp Hristiyan olsun’ diye seslenen bir HDP’li vekilin ve arka bahçeleri olarak kabul ettikleri PYD ve YPG’nin IÞID üzerinden hükümet ve Erdoðan düþmanlýðýnýn gizli yönünü açýk eden beyanatlarýnýn da farkýnda deðiller. Türkiye’den IÞÝD’e katýlan yedi bin kiþinin çoðunun neden Doðu illerimizden katýldýðýný bile sorgulamaktan acizler. IÞID insanlýðýn baþýna bela olmuþ vahþi bir örgüttür açýklamasýndan sonra ölen þehidin faillerini kýnamamanýn gerçekliðinin de, ellerinde silahla Güneydoðu’da terör estirmenin vahþilikle farkýnýn ne olduðunun da . Farkýnda olamadýklarý daha neler neler…
Demirtaþ’ýn ‘Yandaþ gazeteleri okumayýn, yalan haberlerine inanmayýn’ diye söylediði anda örðüte yakýn haber siteleri, Kelime-i Tevhid’in yazýlý olduðu bir flamayý IÞID bayraðýný taþýyan biri Amara Kültür Merkezi’inin yakýnlarýnda yakalandý, diye servis geçiyordu. Yalan haberde asýl mercilerin kimler olduðu aslýnda iyi biliniyordu.
‘Siyasiler ortamý yumuþatmalý’ diyen þehit babasýnýn karþýsýnda Türk devleti yoldaþlarýmýzýn hesabýný verecek diye tehditlere baþvuran bir gruba, ölen yandaþlarýnýn asýl katillerinin kimler olduðu nasýl anlatýlabilirdi ki? IÞID, resmi olarak suçu hala üstlenmemiþken, Türkiye’nin yardým gönderdiði Suriye’deki Türkmen birlikleri ayný gün Lazkiye kentinin kuzeyindeki Osman Tepesini ele geçirmiþken, gözler ve gönüller asýl çevrilen oyuna kapatýlmýþtý. Ayný akþam Þanlýurfa’nýn Beydaþ mahallesinde dört iþ makinesinin sonraki günde Kaðýzman’da yedi aracýn yine ayný zihniyete sahip kiþilerce kundaklanmasý gözlerin daha çok kapalý olacaðýnýn kanýtýydý.
IÞID; Erdoðan dinden çýktý PKK’ya destek veriyor derken, PKK; Erdoðan IÞID’e destek veriyor açýklamalarýnýn yanýnda asýl soru IÞID ve PKK’nýn kime destek verdiði ile ilgiliydi. O kýsmý örðütün üst yöneticilerinin dýþýnda gerçekleri bilmeyen alt üyelere anlatýlamayacak bir döneme çoktan girilmiþti. IÞID’in uçaðý bile var, silahý kimler veriyor, anlamýyor musunuz?’ dediðimizde bile karþýmýzda ama Kobane veya ama Rojava’dan baþka bir þey diyemeyen bir kesim fitne ile sürülmüþtü sokaklara.
Paralelci medyanýn ‘IÞID, Türkiye’deki kamplarýnda mültecilere eðitim veriyor’ haberlerinin yanýnda, eski bir savcý olan köþe yazarýnýn Kurd 24’ün Astsubayý indirdik açýklamasýný paylaþmasýný da gördü bu süreçte Türkiye. Alýþýlmýþ davranýþlardan olduðu için artýk paralel medyanýn hangi cenahtan yana veya kimin karþýsýnda olduðunu ifade etmeye gerek yoktu.
Bunlarý yazarken Cizre’de, Diyarbakýr'da sözde devletten hesap soran zihniyet Ýstanbul Baþakþehir’de polis merkezine saldýrýyordu. Sabahýnda iki polisimiz Þanlýurfa’da baþlarýndan vurularak þehit edilecekti. ‘Ýki polis öldü, ne güzel bir gün’ diye paylaþým yapan provakatörlerde kendini göstermekte gecikmeyecekti. Garip olan þey Suruç haberleri için Twetter’a eriþim yasaðýný kendince tiye alýp‘Hoþgeldiniz, burasý 3. Dünya ülkesi Türkiye’ diye paylaþým yapan ünlü bir anchormanýn yasaklarý eleþtireyim derken ateþe sürüklenen bir ülkeyi göz önüne alamamasýydý. Gerçi her þey özgürlük demekti, unutmuþum (!)
Bu olay üzerine daha çok farklý bakýþ açýlarý ile yazýlar yazýlacak çok tartýþmalar yapýlacak anlaþýlan. O esnada ise Suruç’ta ölen insanlarýn kimlikleri tespit edilirken iki isim belirlendi, Polen ve Ezgi. Ezgi’nin naþý Ihlamurkuyu’daki Ümraniye Cem evinden Polen’in naaþý da yine Ihlamurkuyu’daki Merkez Camii’nden kalkacak diye aileler karar aldý. Gencecik yaþta toprapa düþen iki beden ve ailelerin aldýðý karar tüm yaþananlara ve bu topraklardaki insanlara çok þey anlatýyordu aslýnda. Tabi anlayana! Son yolculuða çýkýyorlar onlar þimdi, evet ‘Biri Cem evinden, diðeri Camii’den…’