Cumhuriyet gazetesinin her bir þeyi olan Akýn Atalay, “Ahmet Kekeç’e tokat gibi cevap” sloganýyla yazýsýný üç-beþ gün þurada burada gezdirdi, hakiki þamarla karþýlaþýnca sustu.
Sorularým vardý bu beyefendiye. “Gazetenizi niçin paralel örgütün emrine tahsis ettiniz?” diye sormuþtum. “Bilinen en müfrit cemaat karþýtýydýnýz. Ne oldu? Ne deðiþti de, Fethullah Gülen ismi geçtiðinde kelebekler uçuþuyor gözlerinizde?”
Her soruma açýk, anlaþýlabilir, kývýrtmadan, “delikanlýca” cevaplar verdiðini (vereceðini) söyleyen Akýn Atalay beyefendi susmayý tercih etti.
Cirmine bakmadan, bir de gazetecilik dersi verdi: “Bu gazetede en sýký muhaliflerimiz, en sevmediklerimiz için bile tetikçilik yapýlmaz, habercilik yapýlýr.”
Haberciliklerine bir örnek verdim: Ýran’da idamla yargýlanan Zencani’nin hiçbir açýklamasýnda, “Türkiye’de rüþvet daðýttým” diye bir ifade yer almýyor... Ama gazeteniz Cumhuriyet, Zencani’nin Türkiye’de 8.5 milyon dolar rüþvet daðýttýðýna iliþkin bir haber yaptý. Namuslu ve þerefli bir insan iddiasýný kanýtlar. Neye dayanarak bu haberi yaptýnýz?
Cevap gelmedi.
Gelecek gibi de görünmüyor.
O zaman, cirmine bakmadan gazetecilik dersi veren Atalay’a ikinci sorumu yöneltiyorum
Gazeteniz, Bursa’daki canlý bomba eylemini, “Tekbirlerle patlattý” baþlýðýyla duyurdu. Düpedüz yalan yazdý. Daha doðrusu, yalan yazdýnýz.
Hiç utanmadýnýz mý bu baþlýðý atarken? Allah’tan korkmadýnýz mý? “Bu yaptýðýmýz en hafif ifadesiyle ahlaksýzlýktýr” demediniz mi? Demeyecek misiniz?
Böyle mi devam edeceksiniz gazeteciliðinize?
Tescilli bir provokatör ve yalancý olan Can Dündar’ýn arkasýnda durmaya devam mý edeceksiniz?
Hadi þu “tokat gibi” cevaplarýnýzdan birini daha salýn da, insan içine çýkamaz hale geleyim.
- HAMÝÞ:
Buraya kadar olan kýsýmda “yalancý”yý okudunuz.
Bundan sonrasý “egosantrik” kiþilik Nuran Yýldýz’la ilgili.
Polemik sevmez Nuran Yýldýz, çaktýrmadan polemik yapýyor. Üstelik sürekli alan deðiþtiriyor. Yani, lafý ortaya atýp kaçýyor.
Laf kalabalýðýna getirip sýyýrmak yok Nuran Haným. Önce sorduðum soruya cevap verin
Size ne zaman, nasýl, hangi ifadeleri kullanarak “olmadýk hakaretlerde” bulunmuþum? Bir örnek verebilir misiniz?
Sizinle polemik yapmaya bayýlmýyorum.
Bir tarihte, baþkasýnýn gizliliðine (mahremiyetine) iliþkin çok ayýp bir tutumunuzdan dolayý eleþtirmiþtim.
Hâlâ ayýplarým o tutumunuzu...
Dedikodu bilgileriyle yazý yazmak, “öðretmen” iddiasýndaki bir kiþiye, hele bir hanýmefendiye yakýþmýyordu.
Bunu yazdým.
Belli ki, bu uyarým “travma” oluþturmuþ sizde.
Eskiden beni ciddiye alýrmýþsýnýz... Mahallenin aðýr abisi olabilirmiþim... Çok ihtiyaç varmýþ buna... Bu imkâný tepmiþim... Popülizm uðruna heba ettiðim dilimden dolayý artýk ciddiye almýyormuþsunuz...
Bütün bunlardan bana ne hanýmefendi!
Ýster ciddiye alýn, ister almayýn.
Ben sizi ciddiye alýp, “Ne zaman olmadýk hakaretlerde bulunmuþum” diye soruyorum. Siz mugalata yapýyorsunuz. Söyleyin ki, özür dileyeyim.
Hayýr, soruma cevap vermek yerine, “Ergenekon soruþturmasý” dönemindeki tutumumla beni itibarsýzlaþtýrmaya (yargýlamaya) çalýþýyorsunuz.
Ergenekon konusunda, baþlangýçta ne düþünüyorsam, ayný þeyleri düþünüyorum.
Bir darbe hazýrlýðý olduðuna, dostlarýnýz arasýnda bulunduðunu tahmin ettiðim kiþilerin de bu hazýrlýklarýn içinde yer aldýðýna (en azýndan bir darbeye hayýr demeyeceklerine) hep inandým. Bana, Þener Eruygur’larýn, Ýlker Baþbuð’larýn, Hurþit Tolon’larýn, Çetin Doðan’larýn masum olduðunu anlatmayýn.
Bu kanaatimi hep yazdým ama iddia ettiðiniz gibi, Fethullah Gülen’e (ve cemaatine) ölçüsüz övgülerde bulunmadým; sevmem kapalý devre yapýlarý ve iliþkileri. “Yargýsýz infaz” yapmadým. Köþemde “tutuklanacaklar listesi” yayýnlamadým, “Onlar gazeteci deðil, terörist” þeklinde cümleler kurmadým. Arþiv ortada... Ergenekon soruþturmasýný desteklemekle birlikte, gazetecilerin tutuklanmasýna karþý çýktým. Hiç hazzetmediðim Soner Yalçýn’lar dahil... Kuddusi Okkýr’a reva görülenlere üzüldüm, bu üzüntümü kaç kez yazdým. Bir vesileyle dostunuz olduðunu öðrendiðim Ýlker Baþbuð’un tutuklanmasýný bile karþý çýktým. Baþbuð hakkýndaki iddianameyi çok “özensiz” bulduðumu (13 yaþýnda örgüte sýzmakla itham ediliyordu, insaf
diye bir þey kalmamýþtý) sayýsýz yazýmda ve televizyon konuþmamda dile getirdim. (Nagehan Alçý’yla ortak programýmýzda en çok Ýlker Baþbuð’a yapýlan haksýzlýklarý konuþtuk. Ýyi ki arþiv diye bir þey var.)
Buna raðmen, sorumluluðum nispetinde hesap vermeye hazýrým.
Beni, hâlâ arkasýnda durduðum tutumumdan dolayý sigaya çekeceðinize, önce “gazeteciliðinizi” (öyle ya, ayný zamanda gazetecisiniz siz) hatýrlayýn.
Bir vesileyle dostunuz olduðunu öðrendiðim Ýlker Baþbuð Paþa’ya, “Anayasa Mahkemesi üyesi Paksüt’ü kabul ederken neden Genelkurmay’ýn ýþýklarýný karattýnýz? Neden AK Parti’nin kapatýlmasý için gayret gösterdiniz?” diye sorun, ondan sonra baþýma ahlak abidesi kesilin.
Beni okumamakla cezalandýracaðýnýzý söyleyerek, çaktýrmadan takdir yetkisini de uhdenize alýyorsunuz. Bu ne bencillik!
Ben sizi okumaya devam edeceðim ama muhatap almayacaðým.
Egonuzun ve huysuzluklarýnýzýn takipçisi olamam bu saatten sonra.
Problemlerinizi kendiniz çözün. Ayrýca ne haliniz varsa görün!