Biri yer biri bakar kýyamet ondan kopar

MAÐDURUN kötüye, zalimin kurbana dönüþtüðü bir öykü anlatýyor Elena. Özel mülkiyete izin vermeyen SSCB dünyanýn en müsrif zenginlerinin þato taklitlerinde yaþadýðý, yeni zengin bir sýnýfýn har vurup harman savurduðu bir ülkeye dönüþtü. ABD’nin finans baþkenti New York’taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin yerinde yeller esiyor, Wall Street’te protestocular kamp yapýyor. Böyle hýzlý yazýlan bir tarihin içinde hemþirelikten emekli bir dul ne yapar? Hele iþsiz oðlundan iki de torunu varsa? Dünyanýn neresinde olursa olsun zor bir durum. Ama günümüz Rusya’sýnda geçince katý komünizmden vahþi kapitalizme sýçramanýn yarattýðý toplumsal ve ruhsal karmaþanýn simgesi haline geliyor Elena. Zvyagintsev onun açmazýndan bir kara film üretiyor.

Dönüþ ve Sürgün’ü izlemiþ olanlar Zvyagintsev’in nasýl bir estet olduðunu bilir. Onun titizliðini ve zarafetini, özellikle sinematografi ve oyuncu yönetimindeki mükemmeliyetçiliðini tekrarlayan bir seyirlik içinde biri yiyip biri bakarken kýyametin nasýl koptuðuna tanýk oluyoruz. Film baþladýðýnda Elena’nýn yaþadýðý evin “nesi” olduðunu kavramakta güçlük çekiyoruz. Hizmetçisi mi hanýmý mý? Belli ki tamamen ekonomik nedenlerle evlenmiþ olduðu yaþlý ve zengin Vladimir ona tam anlamýyla bir eþ gibi davranmýyor. Aralarýndaki karý koca iliþkisinde bir hiyerarþi var. Bir eþ, bir hemþireden daha ucuz ve avantajlý besbelli! Elena ailesine yardým etmek için adamýn huysuzluðuna katlanýyor. Oðlu ise tam bir asalak ve annesini saðmal inek gibi görüyor.

Adamýn saðlýðý bozulunca, görüþmediði asi kýzýyla arasý düzeliyor. Bu da, adamdan büyük torununun hayatýný kurtaracak büyük miktarda para beklentisi içinde olan Elena’yý zora koþuyor. Bütün umutlarýný baðladýðý mirastan mahrum kalacak olma kaygýsý da dengesini iyice bozuyor. Kiliseye giden, vicdanlý, ahlaklý bir kadýn olan Elena’nýn önüne çok zor bir seçim çýkýyor: Torununkine karþýlýk kocadan ve iþverenden öte bir tür “efendi” olan adamýn hayatý. Sistem ve birey iliþkisi ancak bu kadar iyi özetlenebilirdi. Yaþlý adamý servetini (kýzýna býrakacaðý mirasý) korumaya yönlendiren içgüdü ile Elena’yý torununun askerlik bedelini ne pahasýna olursa olsun bulmaya yönelten içgüdü farklý deðil. Para bir araç, ama ulaþýlmaz ve vazgeçilmez bir araç!

KOMÜNÝZM KÝLÝSEDEN VAZGEÇÝREMEMÝÞTÝ

Rusya’da yeni yeni biriken servete ortak olabilenle olamayan arasýnda bir uçurum var bu filme bakýlýrsa. Atýl ve iþsiz kalanýn tek varlýðý umutsuzluk. Onur vs. fazlasýyla lüks onlar için. Yeni zenginlerinki ise para... Onlara da merhamet ve dayanýþma savurganlýk gibi geliyor.

Zvyagintsev, cimri, kuralcý, titiz Vladimir’in o þýk apartman dairesinde kurduðu faþizan düzenin sevgisiz boþluðunu birebir yansýtýyor objektifinden. Elena’nýn oðlunun her daim serilip yatýþý, tembelliði, gelininin oportünist hali de ayný derecede sevgisiz bir ortam yaratýyor. Ama en çarpýcý olan yeni zengin semtinden oðlunun oturduðu varoþa giden zahmetli yolda Elena’nýn hali! Sýnýfsýz toplum ideali çökmüþ olan bir ülkede sýnýf ayrýmýnýn geldiði noktayý o kadar iyi tanýmlýyor ki!

Elena eski kuþaktan, çalýþmanýn erdem olduðu dönemden kalmýþ. Yeni düzende emekli maaþýyla sürünmenin yerine bulabildiði tek çareye sýðýnmýþ. Yeniden çaresiz kalýnca gözü dönüyor ve onun ne kadar “insan” ve “sistem dýþý” olduðunu idrak ediyoruz. Komünizm onu kiliseden vazgeçirmemiþ ama kapitalizm günah iþleyecek hale getiriveriyor!

FÝLMÝN KÜNYESÝ

Orjinal adý: Elena Yönetmen: Andrey Zvyagintsev
Senaryo:  Andrey Zvyagintsev, Oleg Negin
Oyuncular:
Nadejda Markina, Andrey Smirnov, Elena Lyadova, Aleksey Rozin
Görüntü:
Mihail Kriçman
Müzik: Philip Glass