PKK destekçisi politik bir azýnlýk dýþýnda kimsenin “Türklükle, Türk olmakla” bir alýp veremediði yok.
Dolayýsýyla, Danýþtay’ýn “Andýmýz” uygulamasýna yürürlük kazandýran kararýný “Türklük” ekseninde tartýþmak abesle iþtigaldi, hem de ayýptýr.
Danýþtay, bu kararýyla, yürütmenin alanýna girmiþ, bir diðer ifadeyle yetki gaspýnda bulunmuþ ve icranýn takdir hakkýný yok saymýþtýr.
Dahasý, kendini “yürütme”nin yerine koymuþtur.
Bu kararý, öncelikle, “hukuk” düzleminde tartýþmalýyýz.
Danýþtay “yerindelik denetimi” yapabilir mi?
Bunu konuþmalýyýz...
Danýþtay’ýn da üzerinde titremesi gereken anayasamýza göre, icranýn takdir yetkisinde bulunan hiçbir konuda, hiçbir yargý ve anayasa yargýsý oraný “yerindelik denetimi” yapamaz.
Daha da önemlisi, icra tasarruflarýnýn “bilimsel temelini” sorgulayamaz... (Yasa ve yönetmeliklerin anayasaya uygunluðunu hallettiler, þimdi de “bilim”e uygun olup olmadýðýný tartýþýyorlar; üzerlerine vazifeymiþ gibi!), icranýn takdir alanýnda bulunan konularda kafasýna göre yasa ve yönetmelik vazedemez.
Neymiþ?
Bu metin yerleþik ve istikrar kazanmýþ bir uygulama imiþ ve 1933 yýlýndan beri okutuluyormuþ...
Danýþtay, gerekçesini böyle açýklýyor...
Peki, Danýþtay, dönemi itibariyle “yerleþik ve istikrar kazanmýþ” ama yürürlük imkâný bulamadýðý için sakýt olmuþ diðer uygulamalar konusunda niçin ayný iþgüzarlýðý sergilemiyor?
Niçin hepimize þapka giydirip Türkiye’yi “mantar tarlasýna” çevirmiyor?
Niçin, gece gündüz þehir hoparlörlerinden Klasik Batý Müziði çaldýrmýyor?
Niçin bazý (yasaklý) unvanlarýn kullanýlmasýna izin veriyor?
Niçin yine dönemi itibariyle “yerleþik ve istikrar kazanmýþ” bazý yasaklarýn (mesela ezan yasaðýnýn) izini sürüp, bugünkü görece özgürlükler ortamýnýn bilimsel temelini sorgulamýyor?
Danýþtay niçin görevini yapmýyor?
Üstelik “yerleþik ve istikrar kazanmýþ bu uygulamalar” devrim yasalarýnýn bir emriydi... “Andýmýz”a benzemiyor...
Danýþtay, “Andýmýz” gibi tali bir meselede sergilediði cevvaliyeti niçin devrim yasalarýndan esirgiyor?
Bakýn gerekçeli kararýn ilk cümlesinde ne deniyor: “Bu baðlamda; idarenin yetki sahibi olduðu alanlarda yapacaðý düzenlemelerde, haklý bir neden olmadan yerleþik istikrar kazanmýþ uygulamalarýndan ayrýlmasý, sahip olduðu serbestiyi düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin baðlý olduðu eþitlik ilkesine aykýrý kullanmasý anlamýna gelecektir.”
Danýþtay’ýn “kötü Türkçe” örneði olan bu açýklamasýndan þunu anlýyoruz: Ýstikrar kazanmýþ uygulamalardan vazgeçemeyeceðimiz gibi, “istikrar kazanmýþ uygulamalardan ayrýlmak” anlamýna gelen yeni tasarruflarda da bulunamýyoruz.
Madem öyle, metne (sonradan) “Gösterdiðin ülküde...” filan gibi laflar sokuþturulup Andýmýz tahrif edildiðinde Danýþtay’ýn aklý neredeydi? Yani, dönemin “darbecileri” istikrar kazanmýþ uygulamalardan ayrýldýklarýnda niçin müdahalede bulunmadý?
Danýþtay diyor ki, “Öðrenci Andý kaldýrýlmadan önce bilimsel ve pedagojik araþtýrma yapýlmadý.”
Öyle mi?
Peki, öðrenci andý yürürlüðe konulduðunda bilimsel ve pedagojik araþtýrma yapýldý mý?
Doktor Reþit Galip hangi bilimsel öncüllerle bu iþe kalkýþtý?
Nazilerden öykünme “içtima düzeni” hangi pedagojik testlerden geçirildi de, yürürlüðe konuldu?
Hadi yürürlüðe konuldu... Niçin kaldýrýlamýyor?
Kutsal bir metin midir bu?
Nas mýdýr?
Dogma mýdýr?
Hani bütün savaþýmýnýz “dogmalara” karþýydý ey yargýçlar?
Hani “gökten indiði varsayýlan” dogmalara karþý “bilimin ýþýðýný” þiar edinmiþtiniz? Bu konuda Atatürk’ten el almýþtýnýz...
Nedir bu bilim dýþýlýk?
Nedir bu arkaizm?
Hatta nedir bu gericilik?
Bu “gericilik merakýnýz”, bir gün, yine Doktor Reþit Galip mamulâtý olan “Türkçe ezan” uygulamasýna yürürlük kazandýrmayý da içerecek mi?
Þimdiden bunun alýþtýrmalarýný mý yapýyorsunuz?