Basit ifadesiyle, 24 Haziran, Cumhurbaþkanlýðý hükümet modelinin yürürlük kazandýðý tarihtir.
Baþka da bir þey deðildir.
Bütün hayatý “birinci cumhuriyet”in (yani Atatürk’ün kurduðu cumhuriyetin) fenalýklarýný anlatmakla geçmiþ liberal tayfa, “Eyvah, birinci cumhuriyet bitti, durum daha da kötüye gidecek” kývamýnda “korkutucu” yazýlar yazýyor.
Öyle mi oldu
Birinci cumhuriyet bitti mi?
Neredeyse tek mesaisi “Ermeni tezlerini” doðrulamak olan bir profesör þöyle yazmýþ: “Ýkinci cumhuriyet, týpký birincisi gibi kendi gerçekliðini kuracak ve yeni yetiþen nesiller bu gerçeklik içinde düþünecek ve hareket edecekler. / Acaba bu ikinci cumhuriyetin kurulmasý tamamlanmadan ve henüz daha vakit geçmeden, bizler nasýl bir Türkiye istediðimiz üzerine konuþabilecek miyiz? / Ýstediðimiz cumhuriyetin, aslýnda bu iki cumhuriyetin de yýktýklarýnýn yeniden anlamlandýrýlmasýyla mümkün olduðunu görebilecek miyiz? / Yýkmanýn gerekmediðini, geleceðin birikmiþ kültürel zenginliðin üzerine beraberce inþa edilebileceðini öðrenebilecek miyiz? / Yoksa bu iþ artýk gelecek kuþaklara mý kaldý?”
Profesör “eyvah” tonunda konuþmuyor ama “var olan”ýn sona erdiðini tespit ediyor; “yýkýcýlýk” potansiyeli yüksek birinci cumhuriyetten, “yýkýcýlýk” potansiyeli yüksek (ve yýkan) ikinci cumhuriyete geçtiðimizi söylüyor.
Birinci cumhuriyetin neyi yýktýðý, ikincisinin neyi yýkacaðý meselesi bahsi diðer; profesörümüz þekvacý olduðu birincisinin Ermenilere (ve bütün gayrý Müslimlere) büyük haksýzlýk yaptýðýný zaten yýllardýr yazýp duruyor; haklý sayýlabilecek görüþleri var. Ama ikincisinde onu korkutan nedir, bilmiyoruz.
Ýkinci cumhuriyetin “kendi gerçekliðini” kurmasý mý?
Bundan korkmalý mýyýz?
Madem bir “deðiþim”den söz ediyoruz ve bir þeylerin deðiþtiðini kabul ediyoruz, “var olan”ýn üzerine gelen “yeni”nin kendi gerçekliði üzerine kurulmasýný neden felaket olarak görüyoruz?
Profesörün yazýsý, bizim Hasan Cemal’i paniðe sürüklemiþ...
Daha doðrusu, Hasan Cemal anlamadýðý, anlamak için çaba sarf etmediði, çaba sarf etse de anlayamayacaðý yazýdan yola çýkarak öyle bir yazý yazmýþ, öyle bir cahil cesareti sergilemiþ ki, insanýn “Birinci cumhuriyetin entelektüel birikimi buysa, bir an önce yýkýlsýn” diyesi geliyor.
Diyor ki, “Evet, Ýkinci Cumhuriyet kapýsýný açtýlar, ama daha iþin baþýndalar. / Erdoðan'la Saray iktidarýnýn iþi öyle sanýldýðý gibi kolay deðil. / Mesafe aldýklarý bir gerçek... / Ama buna karþý mücadele var. / Ve adý demokrasi mücadelesi olan bu kavga devam edecek. / Erdoðan bu kez karþýsýnda demokratik cumhuriyet ittifakýný bulacak. / Bu demokrasi koalisyonu, ‘Millet Ýttifaký’na HDP ve Kürtlerin katýlýmýyla birlikte siyaset sahnesinde yerini neden almasýn?”
E, hadi ittifakýnýza HDP’yi dâhil edin, daha beter olun da, siz neyi tartýþtýðýnýzý zannediyorsunuz?
Birincisi, cumhuriyet yýkýlmýþ, yerine baþka bir cumhuriyet kurulmuþ deðil.
Sadece “hükümet modeli” deðiþti.
Cumhuriyet ayný cumhuriyet... Kurucusu ayný, baþkenti ayný, sýnýrlarý ayný, bayraðý ayný... Kurumlarý da yerli yerinde...
Ýkincisi, cumhuriyeti numaralamak siz gevþek Kemalistlerin ve Fetullah yetiþtirmesi liberallerin bir marifeti...
Menderes’i asan konsorsiyum, yaptýðý darbeye “ikinci cumhuriyet” adýný vermiþti. Siz de alkýþlamýþtýnýz. Fetullah’ýn darbesi baþarýlý olsaydý, Mehmet Altan’ýnýz çýkýp, “Ýþte hayalimdeki cumhuriyet” diye hava atacaktý.
Üçüncüsü, HDP olmadýðýnda “Kürtler” siyasete katýlamýyor mu? AK Parti’ye, MHP’ye, ÝYÝ Parti’ye, CHP’ye oy veren Kürtleri nereye koyacaðýz? Kürt saymayacak mýyýz? Kürt sayýlmanýn biricik ölçütü terör örgütünün siyasal uzantýsý HDP’ye oy vermeleri mi?
Bu ne aymazlýktýr!
Bu ne cehalettir!
Hatta bu ne terbiyesizliktir!
Dördüncüsü de þu olsun:
Muharrem Ýnce kazansaydý, “Birinci cumhuriyet yýkýlýyor, eyvah!” diye aðlamayacaktýnýz.
Bilakis, meydanlara fýrlayýp, “Diktatörü devirdik, ikinci cumhuriyeti kurduk” diye terör estirecektiniz!