‘Birine çamur atmak istersen; senin elinin de kirleneceðini unutma!'

Geçenlerde, Ýslâm'ýn insan hayatý için ortaya koyduðu genel kurallardan birisinin, 'beraet-i zimmet asýldýr; / yani, kiþinin suçsuzluðu asýldýr..' ölçüsünü yazdýðýmda bazý okuyucular, 'O zaman hiç kimseye bir þey diyemezsin.. Bu da, kirli iþlere bulaþmýþ olanlarýn himayesine yol açmaz mý?' dediler.

Halbuki, meselenin özü de iþte o noktadadýr.

Sadece Ýslâm'da deðil, herhangi bir kanun sisteminde de, bir takým þüpheler, o kanun sisteminde geçerli olan þekilde ortaya konulamazsa, suçlanamayacak kimse kalmaz.

Meþhur 'darb-ý mesel'dir:

Hükümdarýn birisi, 'Bundan sonra, ülkemde küfredenleri en aðýr þekilde cezalandýracaðým..' diye bir ferman yayýnlar.

Adamýn birisi, bir hasmýnýn kendisine hakaret ettiði iddiasýyla mahkemeye müracaat eder. Hâkim, ile þikayetçi arasýnda þöyle bir konuþma geçer:

*'O kiþi sana ne dedi ?

-Ben senin gözünü seveyim dedi....

*Evlâdým, bunda bir þey yok..

-Hâkim bey, öyle bir söyledi ki, küfürden farksýzdý..

Kanun sistemleri, kendi hak anlayýþlarý üzerine bir takým suçlarý belirler.

Ýhtilâflý taraflar iddia veya savunmalarýný bizzat veya avukat aracýlýðýyla dermeyân ederler.

Neticede, yargýlama sistemlerinde hüküm iki türlü verilir:

1-Yargýcýn vicdanýna göre..

2-Elde mevcud belgelere göre..

Yargýç delile bakmaksýzýn, vicdanýna göre ceza verir veya vermezse, bu bir zulme de dönüþür.

Delillere gelince.. Bunlarýn mevcud kanun düzeni açýsýndan geçerli olup olmadýðýna göre hüküm verilir.

Nice hâkimler biliyoruz ki, 'Vicdanen inanýyordum ki, suçsuzdu, ama, kanunî delilleri çürütecek bir imkân olmayýnca ceza verdim' veya, 'Vicdanen inanýyorum ki, o suçu iþlemiþtir, ama, cezalandýrmak için kanunî delil olmadýðýndan ceza veremedim..' demiþlerdir.

Ýþte bunun için, 'Beraet-i zimmet asýldýr..' diyoruz.

Mafiatik kiþilerden olduðu söylenen birisi, uzun zamandýr, karanlýðýn içinden bir þeyler söylüyor youtube aracýlýðýyla, hattâ bazan kendisini de suçlayarak.. Sözleri doðru da olabilir, yalan-yanlýþ da..

Ama, bu konudaki mâkûl soru þudur: 'O kiþi açýklamalarýný niye, mahkeme önünde yapmýyor?'

Bugünlerde ikinci bir isim daha çýktý ortaya.. O da yurt dýþýna çýkmýþ..

Bu kiþi de, bir medya mensubunun kendisine; resmî bir makamdaki bir iþin hallinin 10 milyon Euro'ya baktýðýný; 'Ben iki taraf arasýnda kefilim, para bende olacak..' dediðini iddia etmiþ.. Suçlanan medyacý bu iddialarý kesin olarak reddetti.

Bir haným yazar, bu ikinci kiþinin 'Amerika'yý dolandýrdýðýný, Türkiye'ye 130 milyon dolar kadar kaçýrdýðýný, iyi de yaptýðýný, çok iyi bir insan olduðunu, onunla âbi-kardeþ iliþkisi ötesine geçmeyen bir bir irtibatýnýn olduðunu yazdý, sütununda..

Sonra ayný grubundan bir baþkasý, yurt dýþýndaki o ikinci kiþinin, kendisine de ulaþýp bir ses kaydýný dinlettiðini ve bunun üzerine konuyu, ayný yayýn grubundaki yetkililere bildirdiðini ve 3 kiþinin iþine son verildiðini' yazdý- söyledi.. vs..

Ama, ilgi çekici olan þu ki, yurt dýþýndan açýklamalar bu suçlanan kiþinin yerini Amerika ânýnda belirledi ve hemen Avusturya'da yakalattý ve tutuklandý.

Ama, daha ilginç olaný þu ki, Türkiye'nin Viyana'daki B.elçisinin bildirdiðine göre o kiþi, Türkiye'ye iade edilmesin istemiþ.. Avusturya Hükûmeti'nin, o kiþiyi Türkiye'ye deðil de Amerika'ya iade etmesi daha güçlü bir ihtimal..

Ama, karanlýktan mesajlar veren ilk kiþi ise, Birleþik Arab Emirliði'ndeymiþ gibi gözüküyormuþ, ama, onun nerede olduðunu da Amerika biliyor.. Ve, Amerikan emperyalizmine zarar vermedikçe onu daha çoook konuþtururlar.

Bunlar olurken, bir diðer geliþme daha oldu.. Amerikan makamlarý, Türkiye'deki bir özel tv. yayýnýnýn Viyana'da tutuklanan kiþi eliyle kurdurulduðunu da o konudaki iddianâmesinde yazmýþ..

O kanalý iþletenlerin yakýn dostlarýndan yozdilli bir kiþi bu durumu hangi saikle yazdýysa, imâ yoluyla, yazýnca, laik kesimin ünlü tv. programcýlarýndan birisi, küplere bindi. Bu yozdilli kiþinin, kendisinin ne kadar namuslu olduðunu en iyi bilen iki kiþiden birisi olduðunu söyledi, öteki de, bir tiyatrocu imiþ.. Yani, þahidleri de çok güçlü, kendi iddiasýnca nâmus âbidesinin..

Þimdi bu tv. programcýsý kiþi, o yozdilli kiþiyi tehdit ediyor, 'cenazeme gelme, sana hakkýmý helâl etmiyorum' diyor; vs..

Tam bu sýrada bir baþka medya mensubu da, ekranlardan, en büyük muhalefet partisinin 40 milyon lirasýnýn buharlaþtýrýldýðýný ve bunlarý kimin yaptýðýnýn bilindiðini ileri sürdü; elbette, medyacý diliyle, 'iddia ediliyor..' diyerek..

Medyada, 'Açtýrma kutuyu, söyletme kötüyü.. ' kabilinden bir itiraf ve suçlama furyasý baþlamýþ gözüküyor. Pekmez döküldüðü zaman ona konan sinekler, ya da, antik Yunan masallarýndaki Pandora'nýn kutusunun açýlmasý ve içinden yýlan, çiyan ve akreplerin her tarafa saçýlmasý misali.

Bunun için diyoruz ki, 'beraet-i zimmet asýldýr..' Delilimiz yoksa, evet, herkesi mâsum saymaya gerek yok; ama, kanunen suçlamak için geçerli deliller yoksa, geride temiz kimse kalmaz.

Ünlü yazar Tolstoy'un 100 yýl öncelerdeki ve bu yazýnýn baþlýðýnda aktarýlan sözünü bir daha okuyabiliriz.