1-Tarih Yapýldýðý Gibi Deðil De, Yazýldýðý Gibi Mi Öðrenilir?
Bir resmî tören veya tatil gününü sabýrla atlatabildik.. Aman Allah'ým; 50-60 yýl öncelerdeki ve Ýngiliz iþgali altýndaki Ýstanbul'dan, 15-20 arkadaþýyla gizlice yola çýkýldýðý iddialarýna kadar yalanlar, yakýþtýrmalar yine devam etti, gün boyu; devletin resmî ekranlarýndan..
Halbuki, Osmanlý Sultaný'nýn geniþ yetkilerle donatarak ve emrinde 60 kadar subay, astsubay, 25 kadar gemi personeli, yeteri kadar da at.. Gizli filan deðil, Ýngiliz iþgal kuvvetleri komutanlýðýnýn izin belgesini haiz bir vapur yolculuðu..
Konu, Osmanlý Sultaný Muhammed Vahîduddin'in, daha önceden tanýdýðý ve Veliahdlik döneminde Almanya'ya yaptýðý resmî seyahatte, kendisine 'seryâver' unvanýyla emir subaylýðý yapan, 37 yaþýnda bir general / paþa'sýný, o tanýþýklýðýn da etkisiyle, Ordu Müfettiþi olarak, bütün askerî ve mülkî erkân üzerinde hükmetme salâhiyetini haiz bir yüksek rütbe ve unvanla yola çýkarmasýdýr.
Elbette bütün bunlar için para da gerekli.. Ali Fuad (Cebesoy) Paþa, hâtýratýnda, söz konusu vapur, Galata Köprüsü altýndan harekete geçmeden önce, dayýsý Dâhiliye Nâzýrý (Ýçiþleri Bakaný) olan dayýsý Mehmed Ali Bey'in, heyetin baþýndaki isme 2500 altýn verdiðini yazmýþtýr.
1936 yýlýnýn 18 Mayýs akþamýna gelelim.
O akþam, muhtevasý mâlûm bir sofra..
Sofra sahibinin etrafýndakilere bir suali var:
'-Bilin bakalým, yarýn hangi gün?'
Kimse bilemez..
Kendisi verir cevabý:
'Yarýn Samsun'a gidiþimin Yýldönümü..'
Bunun üzerine, sofrada bulunan Dâhiliye Vekili Þükrü Kaya, hemen Valiliklere bir yýldýrým telgrafý gönderip, 'sabahleyin ülke çapýnda törenler düzenlenmesini' emreder. O zamana kadar, ülke çapýnda böyle bir kutlama yoktur.
Evvelki gün, sabahýn erken saatlerinden itibaren, ekranlardan, saatlerce yine çocukluk yýllarýmýzdan beri söylenen utandýrýcý ve yeni nesillerin körpe dimaðlarýnda putlar yontmaya yönelik, 'Bir çift mavi gözden fýþkýran nur..' söylemlerine kadar, neler-neler..
Tarihin yüzlerce yýllýk derinliklerinden gelen ve nice büyük felaketler ve kahramanlýklar yaþamýþ olan müslüman bir halký, tek bir kiþinin önünde eðilmeye, ona þükran borcunu edâ ettirmek adýna, onu ikonlaþtýrmaya, bu milletin hayatýnda bir baþka örnek yoktur. Hattâ, günümüz dünyasýnda da, böyle bir ilkel ve sefil anlayýþ, Kim Ýl Sung'un Kuzey Kore'sinden baþka bir yerde de kalmamýþtýr.
2- Siyasette zarafet sergilemek yerine, dilini frenleyemeyen bir haným..
Bir siyasî partinin baþkanlýðýný yapan bir haným, tamam, iktidara gelmek istemektedir, týpký diðer muhalefet güçleri gibi.. Eleþtiri hakkýný kullanýr.
Ama, dilinin frenini kontrol edemeyen bu haným, -hem de, Amerikan emperyalizminin, Erdoðan'ý, 'antisemitizm yaptýðý' iddiasýyla suçladýðý gün- ; halkýn büyük ekseriyetinin sevdiði için seçtiði Erdoðan'a, 'Netanyahu' benzetmesi yapabilecek kadar seviyesizleþmiþtir.
Ama, Erdoðan ile, Yahudiliðin de, Hristiyanlýðýn da, Ýslâm'ýn da kutsal bildiði Kudüs'de, en barbarca ve ahlâksýzca firavunluklar sergileyen Netanyahu ile, sûreten insan olmak dýþýnda bir benzerlik kurulabilirse; baþkalarý da, bu hanýmý cismanî benzerlik açýsýndan baþkalarýna benzetebilirler.
Haydi, Kudüs'ün kudsiyetinden habersiz isen, o zamâne firavununun sadece þu son 15-20 gündür Gazze'de yaptýðý korkunç bombardýmanlar altýnda sivil- savunmasýz insanlar, bebekler karþýsýnda, bir anne hassasiyeti bile de hissetmedin mi?
Bu haným siyasetçinin bu kadar çarpýk bir mantýkla konuþmasý karþýsýnda, söyleyecek söz bulamýyor; onun seviyesizliðine düþmemek için aðzýmýzý kapatýyoruz. Onun kendisini bu çirkinlikten, üzerine de sýçrattýðý muzahrafâttan temizliyebilmesi için, milletin huzuruna çýkýp, 'Bir çirkin laf ettim, saçmaladým.' diye, hem Cumhurbaþkaný'ndan, hem de milletten özür dilemelidir. Yoksa, bundan sonra çok sert tepkiler alacaðýný bilmelidir.
3- 'Antisemitizm sadece Yahudi deðil, 'samî ýrk düþmanlýðý'dýr.
Arablar ve Yahudilerin, Hz. Nuh'un oðullarýndan Sam'ýn soyundan geldiðine inanýlýr. Dilleri de birbirine çok yakýn olan bu iki kavme de (sâmi deðil, a sesi uzatmadan) samî ýrký denilir.
Bir farkla ki, arablar Hz. Ýsmail kolundan, Yahudiler ise Hz. Ýshak kolundan gelirler. Yani, emmioðullarýdýrlar.. Ama, Ýsmail'in annesi bir köle kadýn olan Hz. Hâcer olduðundan, o ve nesli, daha düþük seviyede görülür; Hz. Ýshak ise, bir 'hür kadýn' olan Hz. Sâre'den dünyadan gelmiþtir.
Samî ýrk ve antisemitizm meselesinin özü budur.
Ama, hele de 2. Dünya Savaþý öncesi ve esnâsýnda Nazi Almanyasý'nýn takib ettiði 'Yahudileri toplumdan tamamen dýþlamak siyaseti'ne, 'sami ýrk karþýtlýðý' mânâsýnda antisemitizm denilmiþtir.
Eðer mesele, samî ýrk karþýtlýðý ise, o zaman arablar da 'samî' ýrkdandýr ve onlara karþý olanlara da ayný 'anti-semitizm' suçlamasý yapýlmalýdýr.
Ama, emperial dünya bu suçlama silahýný, sadece sionist Yahudilerin karþýtlarýna karþý ateþlemekte ve mazlum çocuklarýn, kadýnlarýn, ve savunmasýz-silâhsýz sivillerin hayatlarýnýn ve yaþama alanlarýnýn korkunç bombardýmanlar altýnda ezilmesine seyirci kalýnmakta ve dahasý, sionist Yahudilerin zulmüne karþý çýkýp, mazlum Filistinlilerin savunulmasý bile 'antisemitizm' olarak nitelenmektedir.
Ama, gün olur, bu silâh da geri teper.. Ve o zaman, zavallý Yahudilere yine biz Müslümanlardan baþka kimse sahib çýkmaz.